Memorial Kayseri Hastanesi'nde Prof.Dr. Sedat Çağlı, çeşitli hastalıklar, yapısal nedenler, hava şartları ve travmalara bağlı olarak gelişebilen burun kanamalarının günlük yaşamı olumsuz etkilediğini bildirdi. Prof.Dr. Çağlı, burun kanamaları konusunda doğru bilinen yanlışların çözüm olmak yerine, şikayetlerin daha da ağırlaşmasına neden olduğunu da kaydetti. Birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan burun kanamasının, burnun ön ya da arka kısmında olabileceğini vurgulayan Prof.Dr. Çağlı, şöyle dedi:

"Dış ortama açık olan insan burnu, oldukça zengin bir damar ağına sahiptir. Bu derece hassas bir organ olan burun, olumsuz hava şartlarından ve travmalardan kolayca etkilenir. Ön burun kanamaları çocuklarda ve gençlerde daha sık görülür. Genellikle burun karıştırma gibi küçük travmalar, solunan havanın kuru olması nedeniyle oluşan mukozal yaralar, alerji ve üst solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle kanamalara sık rastlanır. Burnun arka bölümünden kaynaklanan kanamalar ise ilerleyen yaşlarda daha sık görülür. Hipertansiyon, tümör, kan sulandırıcı ilaç kullanımı arka burun kanamalarının önemli nedenleridir."

Burun kanamalarında travmanın, önemli bir neden olduğunu kaydeden Prof.Dr. Sedat Çağlı, şunları bildirdi:

"Küçük çocuklarda buruna yabancı cisim sokma ve karıştırma, erişkinlerde ise sert hareketlerle burnun karıştırılması kanamaya yol açabilir. Kaza ya da kavga sonucu buruna darbe alınması da burun kanamasına sebep olabilir. Burun içi, mukoza denilen bir yapıya sahiptir. Mukoza dış ortamdan alınan havayı nemlendirerek ısıtır. Dış ortamdaki hava çok kuruysa, ön bölgedeki mukoza çabucak kuruyup tahriş olacak ve burun içi kanamaya yatkın hale gelecektir. Çok güçlü sümkürme de, damarları etkileyerek kanamaya yol açabilir. Ayrıca burundaki kemik eğrilikleri de kanamalarda önemli bir etkendir. Eğrilik, mukozal yüzeylere batarak burun kanamasına neden olabilir. Grip, nezle ve sinüzit gibi enfeksiyonlar için kullanılan burun spreylerinin yanlış kullanımı da kanama nedenleri arasındadır."

Prof.Dr. Çağlı, burun kanamalarında çok doğru bilinen yanlış uygulamaların yapılmaya çalışıldığını, bunların fayda yerine zarar verdiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Burun kanamalarında baş geriye atılarak, burun içine peçete ya da pamukla tampon yapmak ve enseye su tutmak doğru bilinen önemli yanlışlardandır. Kanamanın durmasına hiçbir etkisi olmayan bu uygulamalar, kanın genize akmasına neden olmaktadır. Ön burun kanamasını durdurmak için burun ucundaki yumuşak kısım bir elin baş ve işaret parmağı arasına alınarak baskı uygulanır. Oturur pozisyonda baş öne eğilerek 10 dakika kadar beklenmelidir. Burun ve yanağa, bir beze ya da poşete sarılı olarak buz koymak damarlarda büzülmeye sebep olacağından kanama miktarını azaltacaktır. Bu şekilde kanama durursa sümkürmekten kaçınılmalı, başın kalp seviyesinden yükseğinde bir pozisyonda istirahat edilmelidir. Hipertansiyona bağlı burun kanamalarında ise öncelikle tansiyonun düşürülmesi gerekir. Çoğu zaman tansiyonun düşmesiyle burun kanaması da kendiliğinden durur. Bunun için hastaya doktor yönlendirmesi ile ‘dilaltı’ olarak bilinen ve kısa sürede etkili olan tansiyon ilaçları verilir. Bu sırada hastaya başını öne eğerek oturur durumda beklemesi ve ağzına gelen kanı yutmaması söylenmelidir. Çünkü yutulan kan midede bulantı hissi ve kusmaya yol açabilir. Kusma da tansiyonu arttıran başka bir nedendir."

Tansiyon düşmesine rağmen kanama devam ediyorsa, KBB uzmanı tarafından endoskopla burun içine bakılarak kanamanın yerinin tespit edildiğini kaydeden Prof.Dr. Çağlı, "Kanayan damar yakılır ya da tampon uygulanır. Buna rağmen kanama devam ediyorsa, büyük damarların bağlanması ya da anjiyo ile damarın içten tıkanması gerekebilir. Bilinen bir diğer yanlış da tansiyon yüksek olduğunda olan kanamanın, beyin kanamasını önlediğidir. Kan basıncı bir miktar düşse de, yüksek tansiyon hastalarının burnu kanamadan da beyin kanaması olabilir. Bunun için tansiyon hastalarının ilaçlarını düzenli almaları ve tuzdan kaçınmaları önerilir" ifadelerini kullandı.