Genel Sekreter Halil Güner'in yaptığı açıklamada, "Son derece tehlikeli ve ölümcül olan ebola virüsü, Afrika ülkelerinden dünyaya hızla yayılmaktadır. Afrika coğrafyasına seyahat edenlerin, özellikle de işadamları ve sağlık personelinin virüs hakkında bilgilendirilmeleri ve Afrika ülkelerine seyahatleri esnasında maymun, goril, şempanze, meyve yarasası, orman antilopu, kirpi gibi virüs bulaştırma anlamında yüksek riskli hayvanlarla temas etmemeleri, bu hayvanların etlerini yememeleri, enfekte insanlara doğrudan temas etmemeleri, enfekte bir kişinin kanı ya da salgılarından (dışkı, idrar, tükürük) uzak durmaları ilk alınacak önlemlerdir." dedi.

İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Şefi Doç. Dr. Şükran Köse ise virüsün tehlikesine binaen hazırlamış olduğu uyarıcı ve bilgilendirici metinde şunları kaydetti: “Batı Afrika’da Mart 2014'te başlayan, yüzlerce can alan, Dünya Sağlık Örgütü tarafından felaket olarak yorumlanan ebola virüs hastalığı (eski adıyla ebola kanamalı ateşi) salgını, tüm dünyada korku yaratmaya devam ediyor. Tahmin edilenden çok daha hızlı yayılan salgın, tarihin en büyük ebola salgını. Virüsten en çok etkilenen üç ülke Sierra Leone, Gine ve Liberya. Düşük de olsa dünyaya yayılma riski olan hastalık ülkemizde bulunmamaktadır."

Ebola virüsünün doğal rezervuarı şu ana kadar ispat edilememiştir. İnsanlara hayvanlardan bulaştığı tahmin edilmektedir. Maymun, goril, şempanze, meyve yarasası, orman antilopu, kirpi gibi yüksek riskli hayvanlarla temas, bu hayvanların doku, organ ve vücut sıvılarıyla temas, çiğ etlerinin yenmesi veya ölmüş hayvanlarla temas, bulaşmaya sebep olur. İnsan enfeksiyonu oluştuğunda, enfekte insanlarla doğrudan temas yoluyla insandan insana bulaşır. Bunlar, enfekte bir kişinin kanı ya da salgılarıyla doğrudan temas, enfekte salgıların bulaşmış olduğu objelerle temas, defin işlemleri sırasında cenazeye doğrudan temas, hasta bakımıyla uğraşırken enfekte salgılarla temastır. Cinsel yolla da bulaşabilir. Bulaşma, hastalığın belirtileri ortaya çıktığı zaman başlar. Hastalık belirtisi ve bulgusu olmayan hastalar bulaştırıcı değildir. Kuluçka süresince bulaşma olmaz. Hava, yiyecek ve su yoluyla bulaşan bir hastalık değildir.

Hastalık tipik olarak ani başlangıçlı yüksek ateş, üşüme, titreme, halsizlik, kas ağrısı, boğaz ağrısı, baş ağrısı şeklinde başlamaktadır. Bu belirtileri bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısı, ileriki dönemlerinde ciltte döküntüler, tansiyonun düşmesi, vücudun çeşitli yerlerinden kanamalar (burun, ağız, makat, göz ve diğer bölgeler) izler. Laboratuvar tahlillerinde böbrek ve karaciğer enzimlerinde artma, kan beyaz küre sayısında düşme görülür.

Hastalığın insan ve hayvanlar için özel bir tedavisi ya da aşısı bulunmamaktadır. Hastalık durumunda destek tedavi uygulanmaktadır. Aşı geliştirmek için çalışmalara devam edilmektedir.