Prof. Dr. Bala Başak Öven, kanser hastalığının önlenmesi ve hastalık aşamasında yapılması gerekenlerle ilgili bilgiler verdi. Sözlerine bir kanser hastasının moralinin yüksek olmasının ne kadar önemli olduğunu açıklayarak başlayan Öven, "Kanser sadece vücudu etkilemekle kalmaz, duygu ve düşünceleri de etkileyip kişide endişeye sebep olabilir. Kanser tanısıyla baş etmenin önemli bir bölümü duygu ve kaygıları tanımaktır. Endişe ve duygularla baş etmek, insanları daha mutlu kılar ve hayat kalitesini artırır. Kanser hastaları ve yakınları sürekli iyi gözükmek zorunda hissederler. Bu kişilerde baskı yaratır, üzüntü, depresyon korku ve endişe normal tepkilerdir. Kişinin stresinin azaltılmasının, kanserli hastanın yaşam süresinde değişiklik yaptığı konusunda net veriler bulunmamaktadır. Hastalara hastalıkları ile ilgili yeterli bilginin verilmesi, endişe, stresi azaltarak yaşam kalitesini artırabilir. Ruh sağlığı ve duygusal destek hasta ve yakınlarının kanserleri ve tedavileriyle daha kolay başa çıkmasını sağlar. Bu yüzden etraftan alınan bilgilere kulak asmadan uzman hekimlere danışılmalı ve onların söyledikleri dikkate alınmalıdır" diye konuştu.

Kesin nedeni bilinmiyor

"Yediğimiz bazı besinlerin kanser tipleriyle ilişkili olduğunu biliyoruz, ancak kansere neden olan kesin sebepleri belli değildir" diyen Bala Başak Öven, "Şeker tüketimi doğrudan kanser oluşumunu, yayılımını veya kanserin ilerlemesini arttırmaz. Ancak şeker ve şekerli içecekler diyetteki kalori miktarını artırarak kilo artışına sebep olabilir. Kilo artışı meme kanseri, bağırsak kanseri gibi bazı kanser türleriyle ilişkilidir" ifadelerini kullandı.

Cep telefonu kanser yapar mı?

Kulaktan dolma bilgilerin en fazla olduğu konulardan biri olan fazla cep telefonu kullanımının vücutta kanser hastalığına yol açıp açmayacağına ilişkin de konuşan Prof. Dr. Öven, şunları kaydetti:
Cep telefonlarının yaygın olarak kullanılmasıyla, cep telefonlarının güvenliği ile ilgili tartışmalar da arttı. Cep telefonları radyofrekans dalgaları yayar. Özellikle beyin tümörleri ve baş-boyun tümörlerine neden olup olmadığı tartışmalıdır. Cep telefonları, yakındaki baz istasyonlarına radyofrekans dalgaları göndererek çalışırlar. Bu bir çeşit elektromanyetik alan oluşturur. Radyodalgaları, mikrodalga gibi radyofrekans dalgaları da non-iyonize radyasyon formudur. Bu direk DNA hasarı yapacak güçte enerjiye sahip değildir. Radyofrekans dalgalarının, X ışınları gibi güçlü radyasyon etkisi yoktur. Cep telefonu kullanan ve kullanmayan beyin tümörlü hastalar karşılaştırıldığında cep telefonu kullananlarda beyin tümörünün daha fazla olduğu gösterilememiştir. Ayrıca daha yoğun telefon kullanıcılarında da risk artmamıştır. Bununla ilgili beyin tümörü saptanan 5 bin kişiyi değerlendiren büyük bir çalışmada, beyin tümörü riski ile telefon kullanım sıklığı veya süresi arasında ilişki gösterilememiştir. Fakat bilinen sebebin kansere yol açtığını söyleyebilmek için yüzyıllar boyunca maruziyet olmalıdır, cep telefonları daha 20 yıldır kullanıldığı için ileride nasıl bir sağlığa olumsuz etkisi olacağını söylemek güçtür.

Kozmetik-meme kanseri ilişkisi

Kozmetik ürünlerin meme kanserine neden olduğu iddiasına ilişkin de bilgi veren Öven, kozmetik ürünlerin geniş bir yelpazede olduğunu ve vücutta meydana gelen şikâyetlerin alerjik reaksiyondan da kaynaklanabileceğine dikkat çekerek, "Ürün kullanımı kesilirse şikayetler kaybolur. Fakat hangi kozmetiklerin veya içeriklerinin daha ciddi sağlık problemine yol açtığı net bilinmemektedir. Meme kanser riskinin ile antiperspiranların (ter önleyici) kullanımına ait yeterli veri bulunmamaktadır. 2002'de 813 meme kanserli kadın ve 793 hastalıksız kişi karşılaştırıldığında antiperspiran, deodorant kullanımı veya koluk altı traşlama arasında fark bulamamışlardır. Paraben pek çok makyaj ürününde (ruj, maskara, fondöten, traş kremi, losyon, güneş kremi) kullanılan koruyucu kimyasal bir maddedir. Bu madde ciltte emilir ve zayıf östrojen etkisi mevcuttur. Östrojen, özellikle meme kanserine bilinen risk faktörüdür. Fakat paraben ile meme kanseri arasında ilişki gösterilememiştir. Sık kullanılan kalıcı saç boyaları içerdiği kimyasallar nedeniyle saç foliküllerini etkileyebilir ve kanserojen olabilir. Özellikle geçmişte kullanılan ve kanser yapıcı olabilen kimyasallar içeren saç boyaları içindeki maddeler son yıllarda değiştiğinden kullanımları daha güvenlidir. Meme kanseri ile saç boyası kullanımı arasında ilşki gösterilememiştir. Özellikle bazı yeni ürünler bitkisel bazlı olup, bu konuda endişelenen hastalar için önerilebilir." şeklinde konuştu.

Kontrolü aksatmayın

"Kanser günümüzde artık önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır" diyen uzman hekim, sözlerini "Pek çok kanser türünün oluşumu yaşam koşullarının iyileştirilmesi, sigarayı bırakma, alkol tüketiminin azaltılması, fiziksel aktivitenin azaltılması ve sağlıklı beslenme ile azaltılabilir. Kanseri erken evrede yakalayabilmek için sağlıklı bireylerde belli aralıklarla tarama testleri yapılması önerilir. Tarama testleri, kanser bulguya sebep olmadan saptamaya yardımcı olur. Meme, bağırsak, rahim ağzı ve akciğer kanseri gibi hastalıklarda tarama testleri ile kanser yayılımı olmadan erken saptanıp tamamen tedavi edilebilmek mümkündür." ifadeleriyle tamamladı.

Nasıl beslenmeli?

Prof. Dr. Bala Başak Öven'in kanser riskini azaltmak için beslenme konusundaki önerileri şöyle:
Bol bol taze meyve ve sebze tüketilmesi (günde 2-3 porsiyon),
Rafine şeker yerine tahıl tüketimi artırılmalı,
Kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalı,
İşlenmiş et tüketimi kısıtlanmalı (salam, sucuk, sosis),
Sağlıklı kiloda kalmak için gayret edilmeli.