Ergenlerin psikologlara en fazla geliş sebepleri arasında internet ve telefon kullanımı olduğunu belirten Samsun'da özel bir hastanede görev yapan psikolog Cansu Karamustafa, "Günün gelişen teknolojileri arasında internet ve telefon her yerde var. İnsanlar dışarıda oturuyor. Birbirleriyle konuşmaktan ziyade telefona bakma veya yemek geldiğinde 10 dakika yemek yenmiyor fotoğrafı çekiliyor. Kahveler geliyor hemen fotoğrafı çekiliyor. Hayattan o anda zevk almak yerine hep bir dışarıya bakıldığında 'Ben çok güzel bir hayat yaşıyorum' mesaj verme algısı oluşturuluyor. Bunu özellikle ergenlerde daha fazla görebiliyoruz. Hatta telefona bakmadığı zamanlarda kendilerinde tedirginlik hissediyorlar" dedi.

Bir ergenin en fazla 1-2 saat telefonuna bakamadığını ifade eden Karamustafa, "Kliniğe gelen ergenlere en uzun ne kadar telefonuna bakmadığını sorduğumda bana 1-2 saat bakmadıklarını söylüyorlar. O da okulda olduğu zaman bakamadığını söylüyorlar. Telefonlarına bakmadıkları zaman da kendilerini gergin hissettiklerini söylüyorlar. Bunlar genelde ortaokul ve lise öğrencileri oluyor. Evde ders çalışırken bile bir elde telefon olup, sosyal medyayı takip ediyorlar. Buna bağlı olarak ödevler yapılmıyor, ders çalışmada çok ciddi azalmalar var. Sabaha kadar uyumama sürekli telefona bakma hali söz konusu oluyor. Bu gençlerin günlük işlevselliğini çok fazla etkiliyor. İletişim alanında çok ciddi azalmalar oluyor. Bu sorunlarla gelen ergenlerin aileleriyle de görüştüğümde onlarda da çok fazla telefon kullanımı var. Hatta bu kullanımın yaş aralığı çok fazla düştü. 3-4 yaşındaki çocuklar da bile telefon görebiliyoruz. Şu anda yetişkinin giremediği yerlere bile çok kolaylıkla girebiliyorlar. Çocuk evde kim varsa onu model alır" diye konuştu.

'Aile sözleşmesi' yapılsın

Ebeveynler bir araya gelip kendi aralarında 'Aile Sözleşmesi' imzalamasının çocuklar üzerinde etkisinin olacağını belirten Karamustafa, "Hayat devam ettiği sürece internette bizim içerimizde olacak. Bunu tamamen kapatamayız. Zararları var ama sağlıklı bilgilere de erişiliyor. Yani bir ödev için, bir şey araştırmak için yararlı ve etkin kullanıldığı taktirde olumlu yanları da var. Ama bu olumlu ve olumsuz yanları da çok iç içe geçmiş durumda. Aynı zamanda çok fazla bilgi kirliliği de var. Çocuklar çok fazla farkında olmadan yanlış sitelere girebiliyorlar, yanlış kullanımlar söz konusu olabiliyor. Kimi zaman bunların farkında bile olmuyorlar. Benim kişisel gözlemim ergenleri interneti çok kullanımına iten sebeplerden biri de bir şeylerden kaçış olarak görüyorum. Yani okulda çok başarılı değildir, ailevi iletişim anlamında problemler vardır. O an telefona ve internete sarılış onun için bir kurtuluş oluyor. O sorunları telefonu kullandığı zaman hissetmiyor. Bunlar artık ergenlerde kayıplara sebepler oluyor. O yüzden terapi sürecinde aileyi de kapsayan bir yöntemin belirlenmesi gerekiyor. Ebeveynler hep birlikte bir araya gelip kendi aralarında bir sözleşme imzalayabilirler. Yani 'şu saatlerde, şu günlerde internet kullanımı olabilir' diye yapabilirler. Sözleşmeye aileler teker teker isimlerini ve imzalarını atabilirler. Evin içerisinde ortak bir kural koyabilirler. Ama tabii ki bunları kırıcı veya kaba bir şekilde yapmak işe yaramaz. Onun yerine ortak bir sözleşme hazırlayarak internet, telefon gibi eşyaların kullanım zamanı ve saatlerini belirleyebilirler. Onun dışına aile belli etmeden de çocuklarının hangi sitelere girdiğini ve nelere baktığını takip etmesi gerekiyor. Zaten bunlarla ilgili internet filtreleri de var. Anne ve babalara da tavsiyem önce kendilerini de frenlemeleri gerekiyor" diye konuştu.