Sepsis hastalığının enfeksiyon odağı oluşturan mikropların kana yayılması ve vücudun savunma sistemini yok etmesi ile meydana geldiğini belirten Çiftçi, “Sepsis, kan zehirlenmesidir. Tüm dünyada yılda 31 bin 500 kişide sepsis görülüyor. Bu oran inme, kalp krizi, aids, kanser gibi bilinen hastalıkların görülme oranlarından da yüksek bir rakam. Hastanedeki ölümlerin yüzde 34'ü de sepsis nedeniyle oluyor.  Ne yazık ki bu oranlara sahip olması ve en ölümcül hastalık olmasına rağmen en az bilinen hastalık. Yapılan araştırmalarda “Sepsisi biliyor musunuz?” sorusuna ülkemizde 100 kişiden 90'ı hayır yanıtını vermiştir"açıklamasını yaptı.

"EVDE KALAN ANTİBİYOTİKLERİ KULLANMAYIN"

Hastaların bir önceki rahatsızlığından dolayı aldığı, bitmeyen, evde kalan antibiyotikleri kullandıklarını belirten Çiftci, "Kullandığımız her yanlış antibiyotik mikroplara direnç kazandırır ve vücudumuzun florasını bozarak savunma sistemimizi zayıflatır. Antibiyotik tedavisinde her saat gecikme ölüm oranını yüzde 7 artırır. İlk saat içinde sepsis tedavisi başlanırsa yüzde 20,6 saatten sonra başlanırsa yüzde 70 oluyor. O yüzden ilk 6 saat çok önemli” diye konuştu.

SEPSİSE EN DUYARLILAR KANSER HASTALARI

Basit bir boğaz ağrısının bademcik iltihabına neden olabileceğini, doğru ve zamanında tedavi edilmez ise de zatürre ya da menenjite çevirebileceğini belirten Çiftçi, zatürre, menenjit, idrar yolu enfeksiyonlarının da ölümcül olan sepsise dahi neden olabileceğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:

“Kanser hastaları bağışıklık sistemleri zayıf olduğu için sepsise en duyarlı hastalardır. Bu nedenle tüm hastaların özellikle kanser hastalarının yanında dezenfeksiyona çok dikkat etmeliyiz. Öksürürken ya da hapşırma anında elimizi ağzımıza kapatmalıyız. Toplumumuzda tokalaşma sarılma bir gelenektir. Fakat unutulmamalıyız ki birçok salgın hastalık bu yolla yayılıyor.”