İstanbul Bilim Üniversitesi 10. Onkoloji Günleri, "Meme Kanserinde Güncel Yaklaşımlar" ana temasıyla İstanbul Florence Nightingale Hastanesi'nde yapıldı. Türkiye'de meme kanserinin son 20 yılda 2 kattan fazla artmasına dikkat çekmek için düzenlenen etkinlikte, tedavi olanakları hakkında bilgi verildi ve hekimlerin kadınlara yönelik tavsiyeleri aktarıldı.

Prof. Dr. Vahit Özmen, etkinlik kapsamında açıkalamalarda bulundu. Meme kanserinin dünyada oldukça yaygın olduğunun altını çizen Özmen, geçen yıl tük dünyada 2 milyon 200 bin kadına meme kanseri teşhisi konulduğunu, bu sayının 20-25 bininin Türkiye'den olduğunu söyledi. "Türkiye'deki sıklık giderek artmakta" diyen Özmen, Bu artışta kadınların yaşam tarzındaki değişiklikler, doğurganlığın azalması, süt verme süresinin kısalması, erken adet görme, geç menopoz ve obezite önemli riskler olarak karşımıza çıkmakta." diye konuştu.

Tedavide başarı oranı arttı

Hastalığın tanısı ve tedavisi için ciddi gelişmeler yaşandığını kaydeden uzman hekim, "Tanıda ve tedavide hastaların, kişilerin genlerine bakılmakta. Bir risk grubunda olup olmadığını tükürük testi yapılarak araştırılabilmekte. Ona göre taramanın sıklığı belirlenmekte. Meme kanseri teşhisi konulanlarda ufak bir tümör parçasından tümörün genetik yapısına bakılarak kemoterapi yapılıp yapılmayacağına karar verilmektedir. Ayrıca kendi merkezimizde hastaların yüzde 80'inde memeyi koruma şansımız var. Bu, onlar için bir avantaj. Onkoplastik cerrahide hastaların sağlıklı bir şekilde memesi korunarak ve estetik olarak iyi bir görüntüye yaşamlarını sürdürmeleri mümkün" dedi. Şu anda Türkiye'de yaşayan ve meme kanseri teşhisi olan 100 binin üzerinde kadının bulunduğunu belirten Özmen, "Tedavide başarı oranı artık yüzde 100'e yaklaştı. Eskiden, 20 yıl önce, meme kanserinde ortalama yaşam süresi yüzde 86 ise bugün yüzde 90'ın üzerinde. Elimizde çok özel ilaçlar, tedavi yöntemleri, cerrahi teknikler, ameliyatlar, onkoplastik cerrahi, radyoterapi var. Türkiye, dünyada meme kanserinin tedavisinde ücretsiz olarak tüm olanakları hastalarına sunan ender ülkelerden bir tanesi." değerlendirmesinde bulundu.

Mamografi tek yöntem

Hastalığın tanısında kullanılan mamografi yöntemi hakkında da bilgi veren Özmen, mamografi hakkında yanlış kanılar oluşturan söylemlerin olduğunu vurgulayarak, "Bugün mamografi, meme kanserinin erken tanısında kullanılan ve meme kanserinde ölümleri ciddi şekilde azaltan tek yöntem. Elimizde başka bir şey yok." ifadelerini kullandı. Özmen, mamografinin ABD'de ve Avrupa'da 50 yıldan fazla süredir kullanıldığının altını çizerek, yanlış bilgilerle kadınların olumsuz etkilenmemesi gerektiğine işaret etti.

Kanserlerin yüzde 5-10'u kalıtsal

Etkinlikte konuşan İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ahmet Okay Çağlayan ise, kanserin kompleks bir genetik hastalık olduğunu belirterek meme kanserinin de farklı olmadığını söyledi. Kalıtsal kanser vakalarının, toplam kanser hastalıklarının yüzde 5-10'unu oluşturduğunu dile getiren Çağlayan, "Biz genetik testler uygulayarak kalıtsal kansere yatkınlığı olan kişileri tespit edebiliyoruz. Böylelikle koruyucu izlemeye alabiliyoruz ve kanserleri erken tespit edebiliyoruz. Ona yönelik tedavi de mümkün olabiliyor." dedi.

Korunmak için neler yapılmalı?

Prof. Dr. Özmen'in hastalıktan korunabilmeleri için tavsiyeleri ise şöyle:

Haftada en az 5-6 gün egzersiz yapılmalı. Düzgün, mevsime ait meyve ve sebzelerle beslenmeli ve obeziteden kaçınılmalı. 20 yaşında muayene başlamalı ve kontroller aksatılmamalı. 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra her yıl muayene olmalı.