Moralimiz bozuk olduğunda genelde uyumayı ve olayı unutmayı tercih ederiz. Ancak uzmanlar uyumanın hiç de çözüm olmadığını söylüyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Uzman Psikolog Özge Genlik, morali bozuk olanın uyumaması gerektiğini söylüyor. Gerekçe ise, beynin dinlendiğinde kötü gelen şeylerin daha da belirgin bir hale gelmesi. Genlik aynı zamanda insanlara günde 5 defa kendisini dinlemesini de tavsiye ediyor. "Her gün 5 dakika boyunca tek başınalık deneyimleriniz olsun." diyen Genlik, bu sürede bedendeki değişen hislerin takip edilmesini söyledi.

Beynimizin, vücudumuzdaki tüm sinir ağıyla sürekli irtibat halinde olan milyonlarca sinir hücresinden oluşan esnek ve her an dönüşüm halinde olan muhteşem bir organ olduğunu anlatan Uzman Psikolog Özge Genlik, “Olumlu duygular deneyimlediğimizde; nöronlar arasında daha fazla ve güçlü bağlar kurulur çünkü beyin olumlu duygulanımlar deneyimlediğini algıladığında “endorfin" salınımını artırır. Bu da parasempatik sinir sisteminin aktifleşmesini sağlar; kendimizi daha dingin, rahatlamış, mutlu, iyi hissederiz"  dedi.

Uzman Psikolog Özge Genlik sözlerine şöyle devam etti: “Olumsuz duygular deneyimlediğmiz de ise beyin organizmanın bütünselliğini korumak, onu hayatta tutmak için kortizol salınımını artırır, böylelikle sempatik sinir sistemi aktifleşir ve beynin korteks alanındaki işlevsellik azalmaya başlar. Kişi konsantrasyon güçlükleri deneyimler, geçmiş deneyimlerini hatırlamakta güçlük çekmeye başlar ve içgüdüsel davranmaya yönelir. Kendimizi gergin, huzursuz hisseder, otomatik eylemlerde bulunuruz.

Duygularınızı yönetin!

Beyin; vücudu yönetir, kontrol eder, organizmanın çevreye uyumunu sağlar. Yaşamımızda bilinç sadece %3 oranında etkili; kalan yüzde 97'si bilinçaltı mekanizma tarafından yönetilmektedir. Bu bağlamda sürekli odaklandığınız düşünceyi, beyin organizmayı hayatta tutacak kadar önemli bir olgu zannettiği için siz farkında olmasanız da tüm enerjisini o duygu, düşünce üzerine toplar. Bu nedenle üzüntü duygusunu deneyimliyorsanız daha fazla üzüntü hissetmeye başlarsınız. Beyin nöronları da kendi aralarındaki iletişimde üzüntü duygusunu çağrıştıran diğer anıları da çağırırlar ve böylece bu duygu daha da güçlenir, büyür. Halbuki dış dünyayı ilk algılayan kalptir. Kalp, tıpkı beyin gibi sürekli dönüşüm gerçekleştiren sinir hücrelerine sahiptir. Kalbin oluşturduğu hormonlar; duygusal hafıza, hisleri algılama, mekan-çevre algılama, problem çözme de önemli ölçüde rol oynamaktadır.

Günde 5 dakika kendinizi dinleyin!

Gün içerisinde kendi kendinizle konuşun. 'Duygularım, düşüncelerim, eylemlerim' aynı hizada mı? Hangi eylemler gerçekten bana ait?' sorularını sorun. Sessizlik alanları oluşturun, her gün 5 dakika boyunca tek başınalık deneyimleriniz olsun. Sadece nefesinizi gözlemleyin ve bedendeki değişen hisleri takip edin. Hayal edin; gününüzün 20 dakikasını nasıl bir hayat deneyimlemek istediğinize dair hayal ve düş kurmaya ayırın. Bunu yaparken renkli boya kalemlerinizi kullanarak resim ya da mandala çizmek beynin sağ yarım küresini aktif hale getirecek, böylece yaratıcılığınız gelişecektir. Olanı olduğu gibi kabul edin. Dış dünyayı, diğer insanları yargılamak, eleştirmek yerine her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi tercih edin ve sadece kendi benliğinizde dönüşüm gerçekleştirmek için enerjinizi harcayın. Tebessüm edin, sokakta yürürken yüzünüzde tebessüm olsun. Her gün en az bir kişi ile kendi bilgi ve tecrübelerinizi paylaşmayı tercih edin."