12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından Türkiye'de Nihat Erim, Ferit Melen ve Naim Talu ara dönem hükümetleri kurulmuştu. Bu süreç sonrasında Türk siyasetinde ilginç bir deneyim yaşandı. Uzlaşmaz gibi görülen iki siyasi parti; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milli Selamet Partisi (MSP) biraraya geldi ve hükümeti kurdu...
1971 koşullarında iki partinin bir "ortaklık" kurmasını imkansız görenler, Bülent Ecevit'in liderliğindeki CHP'nin laik; Necmettin Erbakan'ın liderliğindeki MSP'nin İslamcı kimliklerini tezlerine kanıt olarak ileri sürüyorlardı. Peki bu imkansız gibi görülen koalisyon nasıl kuruldu?
Koalisyon görüşmelerini MSP adına Oğuzhan Asiltürk, CHP adına Deniz Baykal yürüttü. Deniz Baykal ve Oğuzhan Asiltürk'ün görüş birliği yaptıkları konu millilikti. Nitekim kısa süreli bu koaliyon sırasında, Türk dış politikasının en önemli zaferlerinden biri olan Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştirildi. ABD'nin büyük baskısına direnilerek Haşhaş ekimi Türkiye'de serbest bırakıldı. Anadolu köylüsü rahat bir nefes aldı.
* * *
Bugünkü koalisyon görüşmeleri, Baykal'ın oynadığı rol, Meclis Başkanlığı süreci, Baykal'ın CHP tarafından Meclis Başkanlığı'na aday gösterilmesi, akla ister istemez 1970'leri getiriyor. 
Oysa bugünkü yaşananlar, 1970'lerden son derece farklı.
AKP ve CHP koalisyonu kurulabilir. 
Ancak bu olası koalisyonun kimliği millilik olmaktan uzaktır. 
HDP'ye ailecek oy verip vermediği tartışılan bir kişinin CHP'de Genel Başkan Yardımcısı olabildiği süreçte, CHP adına koalisyon sürecinin "millilik" vurgusu ile yürütülmesi imkansız gözükmektedir.
AKP, zaten "çözüm sürecinde" gösterdiği performans ile "millilik" konusunda geçer not almaktan uzak bir siyasi partidir.
Kısacası bugünün CHP'si CHP değil YCHP; bugünün MSP'si MSP değil AKP'dir. Dolayısıyla CHP-MSP koalisyonunu YCHP-AKP koalisyonu ile kıyaslamak anlamsızdır... Şapkadan tavşan çıkar ama YCHP'den CHP, AKP'den MSP çıkmaz. Olası bir koalisyonun temel mantığının millilik olması imkansızdır. Küresel sermaye çevrelerinin bu koalisyonu ısrarla önermeleri, CHP ve AKP yönetimlerinin durdukları yeri göstermesi açısından önemlidir.
* * *
Bu koşullarda, bugünün CHP'sinde "millici" bir çizgide yer alan Baykal'ın tasfiye sürecinin Baykal'ın siyaset-dışı bir makam olarak değerlendirilen Meclis Başkanlığı'na adaylığı ile sürmesi kuvvetle muhtemeldir.