Seçime çok kısa bir zaman kaldı. 
CHP'yi gözlemliyorum...
Ermenilere soykırım yapıldığını savunan İstanbul 2. Bölge 1. sıra milletvekili adayına destek toplantısında CHP'li Sezgin Tanrıkulu "geçmişle yüzleşme" çağrısı yapmış. 
Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları durumunda "açılım sürecini" sürdürme vaadinde bulunmuş.
Aynı Kemal Kılıçdaroğlu, Zaman Gazetesi'ne verdiği mülakatta, hükümetin uygulamalarını CHP'nin 1930'lardaki uygulamalarına benzetmiş. "Şu anki uygulamalar tek parti döneminden daha kötü" demiş.
Vekil adayları arasında cemaatçiler boy göstermiş. Örneğin CHP'nin Kocaeli adaylarından Cuma Karavar, "100 tane çocuğum olsa hizmet hareketinin okullarına gönderirim" demiş.
CHP Şanlıurfa'da aşiret adayına ilk sırayı vermiş. Elazığ ve Ağrı'da da benzer durumlar söz konusu...
* * *
CHP yenileniyor; doğru. Ancak etnik milliyetçilikle, cemaatçilikle, aşiretçilikle yenileniyor. Eşitlikle, özgürlükle, dayanışmayla değil. Atatürk ile hiç değil!
CHP kendi seçmen tabanının "kerhen" vereceği oylara güvenerek eksensiz bir partiye dönüşüyor.
* * *
Kendini kaybeden herhangi bir siyasal oluşum kazansa da aslında kaybediyor...
Kaybetse de...
Bu bağlamda seçim sonuçları CHP'nin başarısını/başarısızlığını değerlendirebilmek için anlamlı bir ölçüm aracı olarak gözükmüyor.