Değerli okurlarım, ekonomik krizin etkisini gündelik yaşamda da iyiden iyiye hissettirdiği bir sürecin ortasında seçimlere gidiyoruz.

Bu süreçte 2002 yılından itibaren kesintisiz iktidar konumunda olan AKP'nin propaganda stratejisinin önemli bir unsurunu oluşturan televizyon reklam kampanyasında ilginç bir nokta görülüyor. "Geçmişi unutmayalım" temalı reklam filmleri, AKP öncesi dönemi bir başarısızlık hikayesi olarak sunduktan sonra, AKP'li yılları "altın yıllar" olarak gösteriyor. "Geçmişi unutmayalım" sloganıyla da son buluyor.
Kanımca, 2018 seçimlerine gidilen şu günlerde AKP'nin reklam stratejisi, AKP'nin toplumsal desteği yitirmekte olduğunun en somut göstergesi. Nitekim geçmiş seçim stratejilerinden farklı olarak AKP, yeni seçmen kazanmaya yönelik bir kampanya izlemekten ziyade, mevcut muhafazakar seçmenini kaybetmemeyi hedefliyor. Muhafazakar seçmenin eğilimlerindeki değişimleri veri olarak kabul ediyor ve seçmeni partide tutmanın hesabını yapıyor. "Geçmişi unutmayalım" derken, aslında AKP'li yıllardan bir "altın çağ miti" yaratıyor. Bu güzel zamanları unutma diyerek, günümüz kötü zamanlarının aslında geçici olduğu izlenimini uyandırmaya çalışıyor. Yani günümüzün iktidar adına bir başarısızlık hikayesi olduğunu dolaylı olarak kabul ediyor.

Bu strateji, seçmen tercihleriyle ilgili AKP yönetiminde varolan bir kuşkunun doğal bir sonucu. AKP, kendi seçmenine belki de ilk kez güvenmiyor. Yıllardır kayıtsız şartsız destek aldığı kitlenin bir kısmının, özellikle gençlerin CHP'ye sempati duyacak kadar ezberlettirilen geçmişle arasına mesafe koyduğunu gözlemliyor... Diğer taraftan MHP'yle ittifakın, bir kısım AKP oyunun MHP'ye kaymasını kolaylaştırıcı etkisinden de çekiniyor. Güneydoğu'da AKP oylarının HDP'ye kaymasından endişe ediyor. Olası kayıpları "aman ha" söylemiyle, bir korku tasavvuru yaratarak engellemeye çalışıyor. Negatif bir propaganda yürütüyor.

Bunun karşısında CHP ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce dinamik bir seçim kampanyası yürütüyor. Umutsuzluk değil umut aşılamaya çalışıyor. Bugünü tartışarak AKP'yi eleştiriyor. Siyasi iktidarın uygulamalarını ve iktidarı elinde tutanları karikatürize ederek, güldürerek ve düşündürerek pozitif bir duruş sergiliyor. Örneğin "senin de paşanım" sözü Kemal Sunal mizahı üzerinden seçmene aktarıyor. Üstelik aynı pozitiflik Millet İttifakı'nın diğer unsurlarında da gözlemleniyor. Akşener'in esprileri ve Karamollaoğlu'nun güleryüzü muhalif güçlere yeni bir dinamizm katıyor...