Kiminin zor gününde dostu olmuştur sigarası, rakısı; kiminin çaresizliğinde bir umuttur tanrıya yakarışı, duası. Sen; Büyük Altaylıyım diyenin en zor gününde umudu oldun, hayatla bağı. En acılı günde yalnızlık sende kayboldu, mutlu günümüzde coşkulu şarkıların odağı oldun, coşku katlandı. Sanki gizli bir tılsımın vardı. Kız arkadaşla bozuşsak, aileyle gider yapsak, dersler tepetaklak olsa, yapayalnızmış gibi hissetsek; sen hep orda olmayı başardın. Gariptir, en kötü günlerimde sen hep kazanmayı bildin. Sanki beni her seferinde teselli eder gibi Büyük Altay olduğunu gösterdin. Sen Büyük Altaysın; hayatları boyunca daha 3 ay öncesine kadar Altay galibiyeti görmemiş dostlar sizi rencide edeceğiz diye posta koyduklarında, yarın hastaneye gelmeye yüzünüz olmayacak dediklerinde, en kötü gününde çıktın sahaya, rakibine sahayı dar ettin. Ertesi gün 'Altay; hep büyük Altay hocam' dedirtip onları mahcup ettin, başımızı öne eğdirmedin.

Bugün, belki de 101 yıllık tarihinin en zor günlerinde kazanmak zorunda olduğun bir maça çıkacaksın. Sen, Büyük Altaysın, inanıyoruz başaracaksın. Bugün benim için, onun için değil, sadece kendin için arman için ve dün toprağa verdiğimiz, minik kuş yüreğiyle her zaman senin yanında olmaya gayret eden Egecan kardeşimiz için savaş ve ayağa kalk.

Tıp Fakültesinde henüz öğrenciyken, şimdi çocuk psikiyatrı olan Trabzonspor taraftarı Alper isimli dostum, o zamanlar için benim ifade edemediğimi saptamıştı. 'Altay sadece bir spor kulübü değildir, Altay bir ülküdür' diye. Evet; Altay bir ülküdür, Altay bir semboldür. Bu yıl 2.Ligde Kırklareli, Düzyurt ile oynadı, küme düşse seneye 3. Ligde Kırıkkale ile Bayburt ile oynayabilir. Altay'a yürek vermişler için bu çok önemli değildir; ha Kırklareli ha Kırıkkale, ha Düzyurt ha Bayburt. Ama Sen Büyük Altaysın, buralarda olmayı hak etmiyorsun. O sebeple o arma için, o armayı bu anlamları katan duygular için Altay formasını giyip bugün sahaya çıkacak futbolcu kardeşim, sen de hayatta bazen yenilmiş, bazen de haksızlıklarla mücadele etmek zorunda kalmış olabilirsin. Ama bugün ihtiyacın olacak güç, formasını ıslattığın armasını taşıdığın o kutsal ruhun içinde yer alacak, sen sadece sana yakışır şekilde savaş.

Türk Dil Kurumu'na göre sembol, duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne ya da işaret, remiz, rumuz, timsal, simgedir. Charles Baudelaire "Şer Çiçekleri" isimli şiir kitabıyla, özellikle "Correspondances" adlı şiiriyle sembolizmin en büyük öncüsüdür. Bu şiir, sembolist estetiğin ilkelerini mısraları içinde barındırır. Sembolizm adını da, bu şiirdeki "Tabiat bir mabettir, insan orada sembol ormanları içinden geçer" mısrasından almıştır. Şiire göre tabiat bir tapınaktır, bir semboller ormanıdır. O canlıdır ve insana bir şeyler söyleyen varlıktır. Duyumlarla duygular arasında, kokular, renkler ve sesler arasında bir ilişkisi vardır.

Tribünde 'Sen hayatımın anlamı diye bağıran, aldığım her nefes anlatıyor seni diyen' genç için sen bir mabetsin. Bizler seninle sembol ormanları içerisinden geçiyoruz. Hayatımıza anlam kattığımız duyumlar, duygular, seninle vücut buluyor. Unutma sen bir ülküsün, sen sembolsün, sen Büyük Altaysın...