Tarih 24 Nisan 2012...
Türkiye Yazarlar Birliği, Türk Dil ve Edebiyat Derneği ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Anayasa'nın Dili" sempozyumunda Başbakan R.T. Erdoğan bakın ne demişti: "...Türkçe ile felsefe, bilim yapılmaz, bilim dili kurulmaz deniyor. Bunların tamamı ırkçılık kokan açıklamalardır. Irkçılık ihtiva eden bir düşünüş biçimidir. Dünyadaki tüm diller gibi Türkçe de zengin kelime hazinesiyle, bu dili açıklama yapan herkese sonsuz, sınırsız, engin bir muhayyile sunabilecek güce sahiptir..."
Tarih 24 Aralık 2014...
49. TUBİTAK Bilim ve Teşvik Ödülleri törenine katılan Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan bakınız bu kez ne diyor: "En büyük sıkıntılardan birini de maalesef dilde yaşadık. Bizim son derece zengin; bilim yapmaya, üretmeye son derece müsait bir dilimiz varken, bir gece yattık sabah kalktık baktık ki o dil yok. İşte şimdi yabancı dillerle, kelimelerle bilim öğrenen ve öğreten bir ülke derecesine getirildik. Binlerce kelime ve kavram unutturuldu. Sözlüklerden çıkarıldı. Kelime ve kavram üretmeye son derece elverişli olan dil yapısı adeta törpülendi. Şu anda Türkçe'nin olağan kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız. Ya Osmanlıca ya da İngilizce, Almanca, Fransızca kelime ve kavramlara başvuracaksınız. Bu sorunlar devlet eliyle değil bilim insanları eliyle aşılacak sorunlardır".
Değerli okurlarım, 24 Nisan 2012 tarihinde R.T. Erdoğan başbakan iken "Türkçe ile felsefe, bilim yapılmaz, bilim dili kurulmaz" diyenleri ırkçılık yapmakla eleştirip, Türkçe'nin zengin bir kelime hazinesine sahip olduğunu dile getirmiştir.
24 Aralık 2014 tarihinde ise R.T. Erdoğan Cumhurbaşkanı iken, kendi söylediğini kendisi yalanlamıştır. Kendi kendini ırkçılıkla itham etmiştir.   

* * *

Aradan sadece 2 yıl 8 ay geçti...
Bu ne yaman çelişkidir?
Bu çelişkinin kaynağı sakın Eğitim-Bir-Sen ile Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun, "Latin harfler kaldırılsın" teklifi olmasın?...
Gündoğdu, "Osmanlı bizim ecdadımız. Osmanlı bizim dedelerimiz. Biz dedelerimizle gurur duyuyoruz. Harf inkılabı ile koparılmış olan köprünün yeniden kurulmasını istiyoruz" sözleri ile iktidarın Osmanlı değirmenine Osmanlıca'yı taşımıştı...

* * *

Bu tartışmada bakıyorum başbakandan ses yok. Bakanlar... Sadece bakıyorlar. AKP vekilleri seçim telaşına erken girmişler. YCHP ve MHP desen...

***

Rıfat Ilgaz ne güzel söylemişti oysa:
"Bak, devrim ne güzel! /Barış ne güzel!/ Dayanışma, özgürlük,/ Hele bağımsızlık.../ En güzeli sevgi./ Sev Türkçeni çocuğum./ Dilini sevenleri sev...

***

Peki ya Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk?
"...Arkadaşlar bizim ahenktar zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz..." Mustafa Kemal Atatürk (9 Ağustos 1928).

* * *

Sessizlik var.
Kimseden ses yoksa, ses bayrağımıza; Türkçemize sahip çıkmak sizin görevinizdir. Ses olsaydı da sizin; bu toprağın insanlarının görevi olacaktı.
Yanılıyor muyum?