Bugün bayramın son günü. Öncelikle bu satırları okuyan tüm dostlarımın bayramını kutlarım. Çocukken çok sık duyduğum bir cümleydi: 'Nerede o eski bayramlar'. Yaş ilerledikçe bu cümleyi bizler daha sık kullanır olduk. Bu yıl bayram sohbetlerine bir hafta sonra yapılacak seçimlerin yorumları da ekleniyor sıkça. Ama ben yine de şunu görüyorum. Nerede o eski seçimler?

Ülkenin yönetim şeklinin yeniden yorumlanacağı, ülkenin önündeki belki de 100 yılı etkileyecek seçimler öncesinde sizce de çok büyük bir durgunluk ve sessizlik hakim değil mi? Evimizin önünden geçen propoganda araçları artık yeter dedirtmiyor. Hatta acaba hangisi geçiyor diye merak uyandırıyor. Eskiden tek tele 5 partinin bayrakları asılıyken şimdi çok nadir eski gelenek parti bayraklarını görebiliyoruz. Basından görebildiğim kadarıyla sadece Muharrem İnce'nin mitinglerinde coşku ve heyecan var. Gece geç saatlerde bile 10 binlerce kişi köy kasaba peşinde, takip ediyor. Miting alanlarının en etkili ismi ve bu başarısı ile 16 yıldır hep tek başına iktidar olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin mitingleri geçmişe göre çok sönük. Televizyonda siyasilerin seçim konuşmalarının izlenme oranları Acun'ların yarışmalarını bırakın, sıradan yerli filmlerin bile gerilerinde. Eskiden milletçe siyasilerin TRT'deki son gün konuşmasını beklerken, bu seçimde Erdoğan, İnce ve Akşener TRT'de seçim konuşması haklarını kullanmayacaklarını açıkladılar. Bu durumda nerede o eski seçimler demekle haksız değiliz sanırım.

Yüz yüze konuştuğumuz insanların da kafası oldukça karışık. Sokakta günlük derdindeki birçok kişi ile görüştüğümde 'Henüz düşünmedim' yanıtını alabiliyorum. Çok deneyimli, başarılı gazeteci ve muhabir kuzenim Devrim Gürkan da şaşkınlığını ifade etti. Onun da görüştüğü kişiler içinde genel seçimde oyumu barajı geçsin diye HDP'ye, cumhurbaşkanlığında ise Meral Akşener'e vereceğim diyen bile varmış. Meral Hanıma oyunu vermesinin sebebi ise terörle gerçekten tek mücadele edebilecek kişinin o olduğuna inanmasıymış. Belli ki bir grup var, ne olursa olsun oyunu aylar, yılar öncesinden belirlemiş ve asla değişmeyecek. Bir grup sürekli stratejik düşünüp ülkeyi kurtarma derdinde. Ama büyük bir çoğunluk var. Bu kişiler konuşmuyor, yorum yapmıyor, kime oy vereceğini işaret etmiyor. Büyük bir sessiz çoğunluk var. En basitinden kararsızım diyor, ya da karşısındakinin duymak istediğini söylüyor.

AKP ilk iktidar olduğunda hep büyük sürprizlere imza atmıştı. Hatta şu isyanı muhalif kişilerden çok sık duyuyorduk. Kim bu 3 kişiden bir kişi. Sonrasında kim bu 2 kişiden birine dönüşmüştü bu sitem. AKP, bunu sessiz çoğunluk olarak tanımlamıştı. Bugün seçimlerin galibini yine sessiz çoğunluk belirleyecek. Bu sefer sessizlik her zamankinden daha keskin. Bu sessiz kişilerin tutumu geçmişte olduğu gibi AKP lehine olursa iktidar devam edecek. Ama bu sessiz çoğunluk 1983 seçimlerinde Özal'a, 2002 seçimlerinde Erdoğan'a verdikleri desteği bir muhalif lidere verirse ülkenin geleceği yepyeni bir yol kazanacak. 1983'te darbeci generallerin baskısı, 2002 seçimlerinde ise hem 28 Şubat hem de o dönemin aydın görünen kişilerin baskısına bir tepkiydi verilen oylar. Sizce bugün sessiz kalanlar neden sessiz kalıyor. Bunu sadece 1 hafta sonra göreceğiz.