Artık yeter, çek elini ülkemden... 
Başaramayacaksın... 
Üstelik pahalıya patlayacak yaptıkların; tıpkı önceden olduğu gibi... 
Zaaflarımızı iyi biliyorsun sevgili emperyalist... 
Bölebilirsin; ama unutma ki gereğinde birleşmeyi de biliriz... 
Basını ele geçirebilir veya korkutup susturabilirsin; gazetede yazı yazmamızı, televizyonda konuşmamızı engelleyebilirsin... BİZ yine de bir yolunu bulur, halka ulaşırız. 
Darbe yapabilirsin, BİZ'i hapse atabilirsin veya öldürebilirsin... Daha da çoğalırız, o zaman... 
İçimizdeki hainleri elde edip yönlendirebilirsin; hoşgörü düzeyimiz yüksektir, ama zamanı gelince onları bulup cezalandırmayı da biliriz. 
Kısacası yaksan, kül etsen de, küllerimizden yine doğarız. 
Evet, Atatürk artık yok ve bir daha da gelmeyecek; ama ilkeleri, devrimleri, yaptıkları, vasiyeti ortada. 
Bize seslenirken, nedense hep senden bahsetmiş Atatürk. Her şeyi öngördüğü gibi, senin küçük emellerin ve çıkarların uğruna her yola başvurabileceğini; iktidardakilerin seninle işbirliği yapabileceğini; aymazlık, sapkınlık, hatta hainlik içinde bulunabileceğini bile öngörmüş... 
Daha ileri gitsen, muhalefettekileri ele geçirsen bile, unutma ki BİZ varız. 
BİZ kim miyiz? 
Önceden birkaç kez toslamıştın BİZ'e... Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, örneğin... 
'Çılgın Türkler'iz BİZ... Atatürk'ün çocukları, gençleriyiz... Sağımız solumuz belli olmaz, hiç ummadığın anda ortaya çıkar, seni alt ederiz. 
İyisi mi ayağını denk al, BİZ'imle iyi geçin. 
BİZ barışçıyız, sen de ol! 
Gözün doysun, artık... 
Gel el ele verelim, daha güzel bir dünya bırakalım, çocuklarımıza...
 
Haftanın Sözü: "Millet ve memleketin çıkarları gerektirdiği takdirde insanlığı oluşturan milletlerden her biriyle uygarlık gereğinden olan dostluk ve siyaset ilişkilerini, büyük bir duyarlıkla takdir ederim. Ancak, benim milletimi tutsak etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım!" Mustafa Kemal Atatürk