Görkemine yakışır biçimde İzmir’in en yüksek binasında (ikiziyle birlikte) düzenlenen, bugüne kadar Türkiye’de açılan en kapsamlı Bedri Rahmi Eyüboğlu retrospektif sergisine sonunda gidebildim.

Folkart Sanat Galerisi’nde bizleri hem Bedri Rahmi’nin yaklaşık 200 eseri, hem de Bayraklı’da süren dönüşümün yansıması olarak iç içe geçmiş gökdelenler ile gecekonduların manzarası bekliyordu. Gözlerimizi dışarıdaki tezat ve karmaşa dolu görüntüden içeriye çevirip sergiyi gezmeye başladık.

Bedri Rahmi’nin bir dizesinden ve kullandığı “reis” hitap sözcüğünden ilhamla “Sevmek Güzel Meslek Reis” adı verilen sergiyi rehberli olarak gezmek için randevu almıştık. Bu sayede, Folkart’ta görev yapan Sanat Tarihçisi hanım, bilgiler vererek bize eşlik etti. Eserlerin yaklaşık %80’i sanatçının ailesinden, %20’si ise çeşitli koleksiyonlardan alınmış. Sergide resimlerin yanı sıra mektuplar, fotoğraflar, özel eşyalar, belgeler, şiirler ve sanatçının farklı dallarda ürettiği eserler bulunuyor. Ayrıca, 18 dakikalık bir belgesel gösteriliyor.

Bedri Rahmi, Türk resim sanatının en önemli isimlerinden. Sadece resim değil, yazma başta olmak üzere, gravür, seramik, heykel, mozaik, serigrafi, litografi, vitray ve şiir gibi birçok anlatım dilinde eserler veren Eyüboğlu, son derece üretken ve çalışkan bir sanatçı.  

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kendisi için “O, hayatın sarhoşudur. Kalabalığı sever, halk hayatının peşindedir. Gündeliği muhayyilesiyle (hayal gücüyle) giydirir.” dediği sanatçıyı İlhan Berk de kalender, içten bir halk adamı olarak anlatıyor.

Renkli kişiliği ve hayata olan aşkı eserlerine yansıyan Bedri Rahmi’nin Türk resim tarihindeki önemli yeri; çalışmaları tamamen özgün, Türkiye’ye ait unsurlar taşıyan ilk ressamımız olmasından ileri geliyor.

Sanatçı, Paris’te aldığı eğitimle izlenimcilik felsefesini kavrayıp Türkiye’ye dönen İbrahim Çallı’nın öğrencisi. “1930 kuşağı” olarak bilinen Türk ressamlarının önemli bir bölümü gibi Bedri Rahmi de Paris’te Andre Lhote’un kübist disiplini öğrettiği özel atölyesinde eğitim almış. Eyüboğlu, Paris döneminde Matisse’ten çok etkilenmiş, kübizmin “babaları” Braque ile Picasso’nun ve El Greco’nun eserlerini orijinallerinden inceleyip çalışma olanağı bulmuş.

Bedri Rahmi, Batı sanatının anlatım tekniğine dair öğrendiklerini kullanarak Türkiye’ye ait folklorik motifleri ifade ettiği özgün bir dil oluşturmuş. Türk Beşleri’nin müzikte yaptığı gibi, bir sanatçının kendi kültürünü özümseyip çağdaş teknikleri kullanarak evrenselliğe ulaşabileceğini göstermiş.

Birçok alanda çağdaş Türkiye’nin tohumlarının ekildiği Cumhuriyet Dönemi’nin sanatçılarından olan Eyüboğlu’nun arkadaş çevresi son derece etkileyici: Yahya Kemal, Aşık Veysel, Sait Faik Abasıyanık, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Fahrünissa Zeid, Nazım Hikmet... Zamanda yolculuk yapıp böyle arkadaşlarla bir sofrada oturmak nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyor insan. Yahya Kemal ile İstanbul aşkı ortak olan Bedri Rahmi’nin, Aşık Veysel’in kullanımı için evinde bulundurduğu sazı da sergide görebilirsiniz.

Hayattayken hem ülkesinde hem uluslararası alanda takdir, övgü ve ödüller alma şansına sahip olmuş Bedri Rahmi, Türk sanatının dünyada tanınmasında önemli rol oynamış. Büyük boyutlu mozaikler, sanatçının en bilinen çalışmalarından. Eyüboğlu, 1958 Brüksel Expo’sundaki Türk Pavyonu için yaptığı 227 metrekarelik çalışmasıyla altın madalya almış. Paris’teki NATO merkezi için, sonradan merkezle birlikte Brüksel’e taşınan 50 metrekarelik bir pano hazırlamış. Bursla gittiği ABD’de, New York Modern Sanatlar Müzesi (MoMA), “Zincir” adlı resmini satın almış.

Sergi dönüşü, modernlik timsali binalar ile derme çatma yapılar arasında yolumuzu bulmaya çalışırken, modernleşme yolunda kimliğimize sahip çıkmayı, “güzeli” aramayı ne zaman unuttuğumuza dair düşünceler geçti aklımdan.

Bedri Rahmi’nin, ustası Çallı’nın “sen artık oldun” dediği ilk resmi “Adalardan Bir Yar Gelir”i ve üzerinde çalıştığı son resmi de içeren bu sergiyi 12 Mart’a kadar gezebilirsiniz. Giriş de, rehberlik hizmeti de ücretsiz.