Ülkemizin de içinde olduğu coğrafya sevgi, hoşgörü, kardeşlik temalı birçok dini görüş ve felsefenin doğumuna ev sahipliği yapmış olsa da bu coğrafyada şiddet birçok zaman çözüm için ilk akla gelen ve uygulanan olmuştur. 2016 yılı içerisinde de şiddet bölgede başrol oyuncusu. Her gün birçok insan kocasız, kardeşsiz, babasız kalıyor ve bütün hayatları boyunca bu acıyla ve öfkeyle yaşamaya mahkum ediliyor.

Ülkemizde PKK terör örgütü 40 yıldır şiddeti çözüm aracı olarak düşündü ve 40 yılda 40 binden fazla insanın kaybına ve geride kalanlarının hayatlarını bu yeni kimliklerle yaşamaya mahkum etti. Terör ve şiddete ısrar çok fazla bir şey değiştirdi mi? Geldiğimiz noktada şiddetin çözüm üretmediği açık. PKK ve diğer şiddetten medet uman örgütlerin ortak şiddete tutunma gerekçesi asıl devletin şiddet uyguladığı. "Anarşizm" üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen felsefeci Toddy May'e göre 'onların yöntemlerine aynı araçlarla karşı koymak, sistemin saldırılarını meşrulaştırıyor'

Aslında şiddetsizlik düşünüldüğü gibi tamamen pasif bir tutum değildir. İnsanın kişilik savunma mekanizmalarından en sık başvurulanlarından biri pasif agresyondur. Mısır'da iktidarın el değiştirmesini hatırlayın. Yıllarca kanlı terör olaylarına imza atmış 'Müslüman Kardeşler' örgütü sistem değişimi hedefine ulaşamamışken Tahrir Meydanı'ndaki şiddetten uzak halk; devrimi gerçekleştirmeyi başardı. Gezi Direnişi'nin etkisi de bu sebeple çok güçlüydü ve iktidarın bu hareketten bu denli korkmasının ve şiddetle bastırmaya gayretinin altında bu endişe yer alıyordu. Zaten Gezi Direnişi'nin sonunu getiren de şiddete bulaşmış örgütlerin bu pasif halk direnişinde ön plana çıkma gayretleri olmuştu.

Devlet 40 yıldır şiddete karşı şiddet uyguluyor. Kayda değer bir ilerleme başardı mı? Terör örgütü 40 yıldır şiddeti kendi gücü haline getirmeye gayret ediyor. Başarabildiği tek şey kan ve gözyaşı selleri.
Hindistan Bağımsızlık hareketinin sembolü Gandhi'yi okumak, anlamak ve uygulamak Atatürk düşünce ve felsefesiyle yoğrulunca bu toplumlar için en büyük kurtuluş reçetelerinden biri haline geldiğine inanmaktayım. Şiddet, bu zengin coğrafyada insanların mutluluğunu, kardeşliğini engelleyen en büyük zehirdir. Bu zehri elinden düşürmeyenler gerçek düşmanlarımızdır.