Bu tümceyi söyleyen, Türk Sineması denildiğinde akla gelen Yeşilçam'ın tutkunu Mehmet Sönmez. Adını, yakın çevresinde olanlar dışında pek bilen olmaz. Bir de yönetmeninden artistine, set işçisine Yeşilçam emekçileri bilir. Bir de bizim Kemal Özdemir bilir. Nasıl bilmesin ki; Dönence Yayıncılık'ın editörü, sahibi olarak tutup, bizzat Mehmet Sönmez tarafından kaleme alınmış "Yeşilçam Setlerinde 45 Yıl" başlıklı kitabını yayımladığından bilir. Kitabı yayımladığında ne denli keyif aldığını, "Yayıncının notu" başlığı altındaki kısa metninin son tümcesi olarak şöyle okuruz: "Yeryüzünde tutkuları peşinden koşanlara selam olsun..."
       
Yıl 1960'lar. Kahramanımız Mehmet Sönmez, doğup büyüdüğü Sarıyer Bahçeköy'de yaşamını sürdürmektedir. Bahçeköy'deki Bilezikçi Çiftliği o yıllar sinemacıların peş peşe set kurup film çektikleri yerdir. Ne özelliği vardır Bahçeköy'ün, diye sorarsanız onu da yine Mehmet Sönmez'den öğrenelim: Bir kere Karadeniz'in burnunun dibindeki bu yerin doğal güzelliği ön plandadır. Dolayısıyla filmciler için hazır plato özelliğindedir. 1960'larda kalabalık olmadığı için sessizdir. Salt plato olmayıp filmcilerin gereksinme duydukları eşya, at, araba ne gerekli ise çiftliğe komşu köyden sağlanmaktadır. Örneğin kovboy filmi mi çekiliyor, hemen bir at arabası kontraplaklarla, tahtalarla kovboy arabasına dönüştürülüverir. Yine buradaki yerleşim, köy filmleri açısından tam anlamıyla tipik bir köydür. Bunun yanı sıra tarihi filmler, aşk filmleri mi çekeceksiniz, buyurun, Bahçeköy'den iyisini bulamazsınız. Geniş çayırlar her türlü çekime olanak sağlamaktadır. Çöl sahneleri için ise hemen yakınlardaki Karadeniz sahilleri; Gümüşdere, Kilyos, Ağaçlı kumluk alanlarında işte size çöl mekanları. Halk da filmcileri yıllardır benimsediğinden hiç sorun yoktur. Öyle bir içli dışlı olma vardır ki, figüran rolleri için köylü hemen hazırdır. Bir defasında sinema delisi Mehmet Sönmez, o sıra faal olan film setine doğru atını sürmektedir. Set işçilerinden birisi uzaktan gelen atlıyı görünce, onun da rolü bulunduğunu düşünür, "neredesin kardeşim, çekim başladı!" diyerek serzenişte bulunur. Oysa bizim Sinema Delimiz, o gün çekimlerini izleyeceği filme geç kaldığından atını tırısa kaldırmıştır. Aynı set görevlisi, Mehmet Sönmez iyice yanına yaklaştığında, "kusura bakma, seni oyunculardan birisi, zannettim" demek zorunda kalacaktır.
             
Geçen zaman içerisinde sinema dünyamızın insanları Mehmet Sönmez'i kendilerinden biri olarak kabul ederler. Bahçeköy'de en fazla sayıda film çeken Yönetmen Yavuz Yalınkılıç ile iyi dost olurlar. Yeni yeni ünlenmeye başlayan, henüz ameliyat olarak burnunu düzelttirmeyen yakışıklı Cüneyt Arkın'la da benzer biçimde aralarında dostluk oluşur. Yine Yavuz Yalınkılıç'ın, 1967 yılında çektiği "İmamın Gazabı" filminin başrol oyuncuları Erol Taş, Salih Güney, Yönetmen Yalınkılıç ve Görüntü Yönetmeni Kaya Ererez ile set aralarında çayırlıkta çift kale maçlar yaparlar.  
             
İşte Mehmet Sönmez setlerle böyle tanışır, içine sinemanın ateşi böyle düşer. Filmcilerin Bahçeköy'de, Sarıyer'de, Neşet Suyu'nda, Belgrat Ormanları'nda ardı ardına film çekmeleri Sönmez'in ateşini sürekli körükler. Bütün dünyası sinema olur çıkar. Sönmez, sinema tutkusu nedeniyle hiçbir işte tutunamaz ama yine de muhasebecilik filan derken yıllar sonra emekliliğini elde edecektir. Özellikle setlerinde bulunduğu filmleri daha sonraları sinemalardaki gösterimlerinde izlemek onun açısından ayrı bir kıvanç nedenidir.
             
Mehmet Sönmez'in, set tutkunu olduğu yıllardan bir anısı da şöyle:
Kocatepe'nin Üç Süvarisi adlı film çevrilirken gençlik hayallerimi süsleyen görüntülerin olduğunu da hatırlıyorum. Şimdiki gibi kostüm değiştirmek için karavanlar yok. Kim nerede yer bulursa orada soyunup giyiniyor. Erkekler için sorun yoktu fakat bayanlar için çok zahmetliydi. Onlar da topluca kaldıkları kahvehanenin tam karşısında bulunan evimizin alt katında soyunur giyinirlerdi. Biz de çocukluk işte; üst kata çıkar, tahta döşemenin aralıklarından onları dikizlerdik!
            
Sinema delisi Mehmet Sönmez'in, "Yeşilçam Setlerinde 45 Yıl" adlı Dönence Yayıncılık tarafından Kasım 2011'de yayımlanmış kitabı nasıl bulunur, bilemiyorum ama Türk Sineması'nın kalbi Yeşilçam'a ilgi duyanlar açısından ilginç bir kitap. İlginç olmanın ötesinde belgesel özelliği söz konusu. Kitabın diğer bir özelliği 1960'lar, 970'ler Yeşilçam'ında set fotoğrafçısı olarak çalışmış Güngör Özsoy'un hepsi birbirinden güzel fotoğraflarıyla varsıl kılınmış olması. O yıllardan belleğimizde yer etmiş aktörleri, aktristleri capcanlı karşımızda görünür kılıyor fotoğraflar.
            
Kaç kuşak bu Yeşilçam filmleriyle beslendi, desenize. Sinema delisi Mehmet Sönmez, kitabıyla bu beslenmenin kaynaklarına inmiş birisi olarak o yılları anımsayan bizleri heyecana sürüklüyor. İyi ki anılarını kitaba almış.
            
Ne diyor kitabın girişinde yayıncısı Kemal Özdemir?         
"Yeryüzünde tutkuları peşinden koşanlara selam olsun!.."
Selam olsun.