Siyasette en önemli ve en çok üzerinde durulması gereken konu ahlaktır bence.
Bu fikrimin iki yeni gerekçesi, Türk siyasetinde ahlak ile siyaset arasındaki bağlantının özellikle son yıllarda zayıflaması ve eşzamanlı olarak siyasetçinin amaca ulaşmak için her şeyi yapabilmesinin normal olarak kabul edildiği bir toplumsal zeminin inşa edilebilmiş olmasıdır.
Bir başka ifadeyle, ahlakın siyasette önemsiz bir ayrıntı olduğunu düşünenler sadece siyasetçiler olmamışlar, toplumun en azından yarısı da siyasetin ahlaksızlığını sorgulamama yoluyla bu tip siyasetin kurumsallaşmasının zeminini hazırlamıştır.
    
Referanduma gidilirken yaşananlar, siyaset-ahlak ilişkisinin Türkiye örneğindeki zayıflığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
    
Devlet imkanlarıyla yapılan temel atma törenleri ve açılışlar, parti miting sahalarına dönüştürülmüş, bu sahalarda "mitingcilerle" aynı görüşte olmayanlar ötekileştirilmiştir. Bakanlıklar, yine kamu olanaklarıyla birer firma gibi çalışıp, en çok izlendiği vakitlerde televizyonlara reklam vererek bir siyasi hareketin doğrudan ya da dolaylı propagandasını yapar hale gelmiştir. İktidardakiler, muhalif siyasi figürlere kurulan kumpasları bakanlık binalarında siyasi yatırım için bekleten, "gerektiğinde" gündeme getiren, ama "gereğini" bir türlü yapmayan, bu nedenle toplumsal algıda önem yitirenler haline dönüşmüştür. Siyaset, yargı ve medya dahil olmak üzere toplumun her alanına el atmış, gündelik yaşam bile bu süreçten etkilenir olmuştur. Yiğit, er meydanında belli olur. Er meydanına yani referanduma gidilirken, siyasal iktidar, diğer siyasal hareketlere türlü yöntemlerle propaganda hakkı tanımamış, örneğin muhalefetin propaganda afişlerini söken şehir vandalları, muhalif siyasetçileri döven vahşi yaratıklar, ellerini kollarını sallaya sallaya görevlerini yapmaya devam etmişlerdir. Seçim, siyasetin yarış meydanıysa, böyle bir yarış meydanına bu yöntemleri uygulayarak gitmek, yiğitlerin işi değildir.
    
Halk unutulmuştur. Halk uyuşturulmuştur. Onlarca yıllık iktidarında, emeklilerin hak edişleri hakkında hiçbir şey yapmayanlar, onları adım adım açlığa terk edenler, nedense referanduma bir ay kala promosyon rüşvetiyle propaganda yapmaya çalışmıştır. Devletin iş bulma kurumu durmuş durmuş, referanduma bir ay kala binlerce kişiyi üç aylık işçi haline getirme programını başlatmıştır. Referandum bitince iş de bitecektir. Sağlık Bakanlığı devlet kurumlarına sağlıklı yaşam için bisiklet dağıtma projesini her ne hikmetse referanduma bir ay kala hayata geçirmiştir. Her şey, referanduma göre programlanmış, referandum sonrası unutulmuş, unutturulmuştur.
Siyasette en önemli ve en çok üzerinde durulması gereken konu ahlaktır bence...
Referandum, bu nedenle halkın siyasetçiye, özellikle de seçtiği yöneticilere ahlakı hatırlatması için de tarihi bir fırsattır. Belki de son fırsattır...