Soytarılık etmeden güldürebilmek seni,
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe,
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun, bu son olsun!...
Yusuf Hayaloğlu

Ahmet Kaya'nın yıllar önce notalara döktüğü bu şiirde son bir çabayla ayrılığa karşı bir haykırış vardır. Malum gelecek hafta ülkenin kaderini belirleyecek çok kritik bir referandum söz konusu. Yapılan anketler oyların birbirine çok yakın olduğunu gösteriyor. Bir tarafta ülkeyi son 15 yıldır tek başına yöneten bir hükümetin talep ettikleri var, diğer tarafta ülkenin gidişatının son 15 yılda daha da kötüye gittiğini ve bu gidişatın ülkeyi felakete götürebileceğini ön gören bir taraf var. Son sözü elbette halk söyleyecek.
Ülkenin daha eğitimli ve ülke sorunları ile daha iç içe görünen kısmı gidişat ile ilgili endişelerini dile getirip uyarılar yaparken, bir taraf bir liderin etkileyici hitabeti karşısında seçim yapmayı planlıyor. Aslında yıllardır, eğitimli donanımlı kişiler gidişat için uyarılarda bulunuyoruz. Elbette ümidimiz halkımızın hak ettiği mutlu bir yaşamı sürmesi. Ama bazen bu çabalar şiirde olduğu gibi 'haksızlık etmeden doğan güneşe, bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi' saf ve çaresiz kalıyor.
Gelecek hafta seçim yasakları sebebiyle köşemden bu haftadan, ülkemin geleceği ile ilgili son çağrımı yapmak istiyorum. Eğer son 15 yılda tek parti hükümetinin icraatlarının başta sizi ve sonra ülkeye hayır getirdiğini düşünüyorsanız lütfen 'Evet' oyu kullanın. Ama eğer son 15 yıldaki icraatlar sizi, ailenizi mutlu etmediyse, ülkenin geleceğini sıkıntılı görüyorsanız lütfen bu gidişata bir 'Hayır' deyin.
Ülkenin belki de son dönemeçteki seçiminde, bu çağrım için de bu son olsun diyorum.