Bundan altı-yedi sene önce rastladığım bir haber ve ona eşlik eden fotoğraf beni derinden etkilemişti. Habere göre, Kütahya’da yaşlı bir kadına ait iki katlı ahşap evde yangın çıkmış, itfaiye aracındaki suyun yeterli olmaması üzerine belde sakinleri yan yana durarak kovalarla taşıdıkları suyu itfaiye aracına boşaltmıştı. Fotoğraf, kadın-erkek, genç-yaşlı onlarca belde sakininin oluşturduğu hilal şeklindeki iki uzun ve muntazam sırayı gösteriyordu.

Haberi gördüğümde, bir soruna seyirci kalmak yerine, kendiliğinden birlik olarak çözüm üretip elindeki imkanlar dahilinde harekete geçen, bu anlayıştaki bir toplumun sırtı yere gelmez diye düşünmüştüm.

Bu hadiseyle güzel bir örneği ortaya konan, Anadolu kültürünün önemli bir öğesi olan “imece,” bildiğim kadarıyla başka dillerde tam karşılığı bulunmayan, sadece Türkçe’de yer alan bir sözcük.

İmecenin değerini, Prof. Dr. Ali Nesin sayesinde geçtiğimiz günlerde bir kez daha hatırladık. Uluslararası Matematikçiler Birliği tarafından, matematik bilimine olağanüstü katkılarda bulunan bilim insanlarına dört yılda bir verilen prestijli Leelavati Ödülü’ne layık görülen Nesin, konuya ilişkin bir açıklama yaptı.

Nesin, açıklamasında, ödülü almasının sebebinin büyük ölçüde, Şirince’de 11 yıl önce açılan Matematik Köyü olduğunu söylüyor. Matematik Köyü ile diğer Nesin köylerinin (Sanat ve Felsefe), göz yaşartıcı birer imece örneği olduğunu vurgulayarak, Matematik Köyü’nün arkasında yüzbinler olduğunu ifade ediyor.

Köy’ün ilk kahramanlarından biri olarak andığı ilk bağışçının aktardığı kaynak tükenince halka sığınılmış. “İşçiden, köylüden, memurdan, öğretmenden, emekliden, gençlerden ve hatta harçlıklarını biriktiren çoluk çocuktan” yüz binlerce Dolar bağış toplanmış. Matematik Köyü, Babası Aziz Nesin’in ifadesiyle, “varından değil, yoğundan veren” halkın katkısıyla vücut bulmuş.

İnşa ise, Nesin Vakfı çocukları, Ali Nesin’in çocukları ve öğrencileri ile başka okullardan gelen öğrencilerden oluşan 14-24 yaş arası 50 kişilik bir gönüllü amele ordusuyla gerçekleştirilmiş. Ekip açık havada uyumuş, yemeklerini taşın üstünde pişirmiş.

Nesin’in önceden tanıdığı ya da tanımadığı yüzlerce hoca tatilinden, ailesinden fedakarlık ederek, yol parasını dahi kendi ödeyerek yazları Köy’de ders vermiş.

Nesin Matematik Köyü’nün ve onu takiben kurulan Sanat ve Felsefe Köyleri’nin çıkış noktasının ardında aynı mesele yatıyor: eğitim sistemimizin sorgulamaya, eleştirel düşünceye ve fikir üretmeye yeterince açık olmayan yapısı. Köylerdeki üretim/ düşünme/ çalışma süreçlerinin bir kırılma etkisi yaratması hedefleniyor.

Matematik Köyü, matematikte başarının önündeki iki temel engel olarak görülen başarısızlık korkusunu ve öğrencilerin probleme yoğunlaşmasına mani olan unsurları ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Sanat Köyü ise, öğrencilere karmaşık sanat yolunda olabildiğince derinlemesine öğrenme, anlama ve üretme alanı açmayı hedefliyor. Son derece değerli Türk ve yabancı eğitimcilerle, yıl boyunca hizmet veren bir sanat üretimi alanı teşkil ediyor. Yakın gelecekteki programı, mimarlık, minyatür, fotoğraf kitabı tasarımı, beton küçük obje üretimi gibi alanlarda atölye çalışmalarını içeriyor.

Nesin Köylerinin odaklandığı matematik, felsefe ve sanat alanlarının ortak noktası, üçünün de soyut düşüncenin gelişmesini sağlaması. Ali Nesin, 2015 yılında Artful Living’e verdiği bir röportajda, insanoğlunun en gurur duyduğu eserleri bu üç alanda verdiğini ifade ediyor. Her üç uğraş dalının da bir işe yarasın diye yapılmadığını, bu sebeple de her işe yaradığını söylüyor. Bir işe yarasın diye yapılan işlerin de gerçekten “bir” işe yaradığını, başka da bir işe pek yaramadığını dile getiriyor.

Nesin Köylerinin ve benzeri girişimlerin desteklenerek varlığını sürdürmesini diliyor ve Ali Nesin’in, aldığı ödüle ilişkin açıklamasının sonunda söylediği gibi, “daha nice imecelere” diyorum...