Hikâyesini duymuşsunuzdur. 1950'li yıllarda yaşamış, İzmir Saat Kulesi, İstanbul Boğaz Köprüsü, Galata Kulesi gibi mekânları kolay yoldan para kazanmak isteyen kurnazlara 'uygun fiyata' satması ile ünlü bir dolandırıcımız var. Adı Ziya Osman Sülün, namı diğer 'Sülün Osman'.

Bugünlerde Sülün Osman'ı bile kıskandıracak yeni dolandırıcılar türüyor memlekette. Çünkü iklim çok uygun. Tam Jet Fadıl vakasını atlattık, vatandaşlarımız artık bu tür kişilere para kaptırmaz derken Çiftlik Bank, Anadolu Farm, Birlik Beraberlik Çiftliği gibi yeni örneklerle karşılaştık.

Sülün Osman'ın mağdurları genellikle kolay yoldan para kazanmak isteyen niyeti çok da iyi olmayan kişilerdir. Çünkü İzmir Saat Kulesi'ni kapatıp her saate bakandan para almak, Boğaz Köprüsü'nün gelirine bilmem kaç liraya sahip olmak isteyen bir insanın iyi niyetli olduğu pek de düşünülemez. Dolandırıcılığı ya da hırsızlığı kutsadığımdan değil ama bu insanları bulup paralarını aldığı için de Sülün Osman'ın 'saf insanları kandırdığı' akla uygun gelmiyor açıkçası.
Bakın Sülün Osman bu konuda ne diyor. Ünlü dolandırıcı bir gün polis tarafından yakalanarak hâkim karşısına çıkarılır, hâkim Sülün Osman'a 'Oğlum, Galata Kulesi'ni satmaya utanmadın mı?' diye sorar. Sülün Osman'ın verdiği cevap oldukça ilginç ve düşündürücüdür, 'Komiserim, bu memlekette Galata Kulesi'ni satın alacak enayiler (gözü açıklar da diyebiliriz biz bunlara) olduğu sürece ben  bu kuleyi satarım, hiç kusura bakmayın' der.

Sülün Osman'ın hikâyesini tebessümle okumuştum. Ama bu hikâye değil gerçek. Hatta şu günlerde dün yaşananların bugün nasıl tekrar tekrar yaşandığını da gösteriyor. Sülün Osman aslında bize, bizim diğer yüzümüzü gösteren gerçek bir karakter. Onu yargılamak, aynı zamanda özeleştiri yapmak yani kendimizi yargılamak anlamına gelecektir. 'Sülün Osman suçlu mu?' diye sorarsanız eğer, evet suçlu. Ama bu suçta yalnız olduğunu söyleyemeyiz. O ne kadar suçlu ise onunla Boğaz Köprüsü'nü satın almak için pazarlık yapan ve parasını kaptıran kişiler de en az onun kadar suçlu.
'Sülün Osman, Jet Fadıl, Mehmet Aydın... vb.' dolandırıcı diyelim. Peki ya bu kişilerin peşine takılıp kolay yoldan para kazanmak isterken dolandırılanlar daha mı az suçlu? Ben pek masum olduklarını düşünmüyorum.

Maalesef işte böyle, toplum olarak her gün yeni Sülün Osman'lar yetiştirmeye devam ediyoruz. Onun yöntemi ile olmasa da bugün hâlâ insanların paraları, umutları, iyi niyetleri çalınıyor. Satanlara, alıp kaçanlara, sessiz kalanlara fazla kızmamak gerek; fırsatını bulsa İzmir Saat Kulesi'ni bile uygun fiyata satacak, satın alacak insanlar var bu ülkede. Biz en iyisi Nâzım ustaya kulak verelim. Ne diyordu Nâzım usta; 'Kabahat senin / demeye de dilim varmıyor ama / kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!..'