Çeşme güzeldir. Çeşme özeldir. Ancak suyu yoksa Çeşme'nin, neye yarar bunca nitelik. "Güzelliğin on par'etmez. Bu bendeki aşk olmasa." der bir şiirinde Aşık Veysel Şatıroğlu ve devam eder "Eğlenecek yer bulaman. Gönlümdeki köşk olmasa". Çeşme de böyle oldu. Çeşme'yi güzelleştirenler unutuldu. Varsa turist yoksa turist. Onlar da vatan evladı, çoğu da İstanbullu ama dört mevsimi bire bir Çeşme'de yaşayan ya da Çeşme-İzmir yolunu kış-yaz arşınlayanla bir olur mu? Oldu maalesef. Onlar aşık biz değilmişiz gibi. Onların gönlündeki köşk belli bizimkindeki değilmiş gibi. Görünen köy kılavuz istemez. Çeşme ellerin olalı beri yazdan yaza huy değiştirdi. Susuzluk hortladı Çeşme'de. Oysa Bodrum gibi Çeşme'nin de susuz kaldığı yıllarda çocuktuk henüz. Yarım asrı devirip, yetmişli yaşlara merdiven dayamışken hiç yakışmadı Çeşme'ye bu susuzluk.

Kişi başına tüketilen günlük su miktarı aynı zamanda uygarlık göstergesidir. Bir insanın biyolojik ihtiyaçlarını karşılaması ve yaşamını sürdürebilmesi için günde en az 25 litre su tüketmesi gerekir. Uygar insanın sağlıklı yaşaması için gereken içme, yemek pişirme, yıkanma, çamaşır vb. amaçlarla kullanacağı su dikkate alındığında, kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olmalıdır. Dünya genelinde kişi başına su tüketim miktarı sanayileşmiş ülkelerde 266 litre iken, Türkiye'de ortalama 111 litredir.

Selim Türsen geçen yılın susuz yazına dair yaşanan vahameti, 06.07.2016 tarihli köşe yazısında şöyle dile getirdi: "İnsanlığın Mars'ta bile suyun izlerini bulduğu bir çağda Çeşme'de musluklardan 48 saat damla su akmaması tam bir felaket. Özellikle Dalyanköy'ün yukarı kesimleri gibi yerlerde susuzluktan insanlar tuvaletlerini bile damacana suyla temizlemek zorunda kalıyor. Su satıcılarının keyfi yerinde, ama günlerce musluklarından su akmayan, akınca da ip gibi akan ev sahiplerinin İZSU'nun hayli hatırını saydıkları çok açık. Baraj yapıldıktan sonra Türkiye'nin en pahalı sularından birini kullansalar bile yıllardan beri susuzluğu unutan Çeşmeliler, nedense bu yıl su kesintilerinden kurtulamıyor. Arızaların biri bitiyor, biri başlıyor. Örneğin İZSU'nun 14 Haziran tarihli açıklamasında Dalyanköy'de ana boru arızası nedeniyle yapılan kesintinin 5 saat 30 dakika süreceği belirtilmiş. Kesinti bittikten sonra ise şöyle bir uyarı yapılmış: "Arızanın giderilmesinin ardından İZSU şebekesinin düşük kotlarında bulunan aboneler tarafından su kullanımı devam ettiği için şebekenin tamamen dolması zaman almaktadır. Çeşme üst kotlarındaki abonelere suyun ulaşımı daha fazla zaman almaktadır." Özetle, su geldiğinde vatandaş ve işyerleri su depoladığından daha yukarı kesimlerde oturan binlerce kişiye bir türlü su gitmiyor ya da çok az gidiyor. İşte o gün, bugündür o borular hala dolamadığı için insanlar damacana suyla yaşamaya çalışıyor. İZSU'nun Çeşme'nin dört bir yanıyla ilgili su kesintisi açıklamaları hemen her gün yapılıyor. Eğer bu kadar çok arıza oluyorsa sistem iflas etmiş demektir. Neden bu hale geldiğinin araştırılması gerekir. Eğer barajdaki su yetmiyorsa bu kadar hızla büyüyen bir yerin ihtiyacının neden daha önceden belirlenip tedbir alınmadığı sorusu akla gelir. Çeşme yaz aylarında özellikle bayramlarda nüfusu milyonu bulan bir yerleşim yeri."

Aynen yaşadık yazılanları. Genelde yaz aylarını Dalyanköy yukarı mevkiinde geçiren bir İzmirli olarak mahvı perişan olduk konuk komşu hepimiz. Yetkili ağızlardan en geç 2017 Mayıs'ında kesin çözüm getirileceğini duymanın rehavetiyle olsa gerek, imkan ihtimal vermedik benzer dramı yaşayacağımıza. Oysa tam tersi oldu. Aşağı mevki yerleşim birimleri bile nasibini aldı susuzluktan. Ne yaz aylarına ne de yaz aylarının hafta sonu nüfusuna benzer yaza denk gelen bayram nüfusu. Her tatil beldesinde olduğu gibi Çeşme nüfusu da üçe, beşe katlanır böyle günlerde. Bunca yaşanandan sonra Kurban Bayramı tatili nasıl geçer Çeşme'de hayal bile etmek istemem.

Dünyanın su sorunuyla karşı karşıya olduğu gerçeği ortada iken her ülke gibi ülkemizde geleceğe yönelik önlemleri şimdiden almak zorunda! Gerekli yatırımlar yapılmadığı ve önlemler alınmadığı takdirde önümüzdeki dönemlerde bu sorunu çok daha artarak hissedeceğiz, her yerde olduğu gibi Çeşme'de de. Özellikle çevre ve sağlık alanlarında yaratacağı olumsuzluklar önemli. Su hayattır, susuzluk ise bulaşıcı hastalıklara davetiye ve ölüm.