Anne olmak, bir kadına hayatın sunduğu en muhteşem lütuflardan biri kuşkusuz. Bu konuda herkesin hem fikir olduğuna eminim. Ancak yaşasın bebeğim geldi hoş geldi kapı süslemesini düşünmekle sınırlı olsa keşke dertler. Anneler önce oda süslemesine takılıyor, sonra hangi geceliği seçsem, kuaföre gitsem derken doğum öncesi en eğlenceli işlerle, doğum sonrası yaşanacak travmalardan habersiz mutlu mesut eğleniyor. İkramlar şöyle olsun, en güzeli benimki olsun. Tüm hastanedeki diğer bebek odalarını gezip fikir de alıyorsunuz bir güzel.

Tabi tahmin edilemeyen gelişmeler de oluyor. Mesela benim gibi erken doğumla inanılmaz hazırlıksız yakalanıp, doğumdan sonra bir arkadaşınızdan kendi geceliklerinden birini getirmesini de isteyebiliyorsunuz. Gözüm gibi saklıyorum bu geceliği.

Doğumun travma olduğunu söylerlerdi de yaşamadan anlamıyormuş insan. En zoru ‘süt olayı’ Süt olayı diyorum çünkü başlı başına bir olay. Bebeğiniz yanınızda da olsa, küvezde de olsa farketmez bir anneye süt baskısı yapmaktan çok hoşlanan bir Türk kadını tipi var. Sanki anneden o güne kadarki tüm hınçlarını bu süt baskısıyla çıkarırmışçasına, balyozla kafanızı yararmışçasına gelen o soru, ‘Sütün var mı, emiyor mu?’ Bir annenin vermek istediği cevap burada şu, ‘SA-NA-NE!’ verebildiği cevap ise şu, ‘ E çıkıyor işte, bakalım, emzirme hemşiresiyle görüşüyorum.’ Birden karnınızın boşaldığı yetmiyor, göğüslerinizde şiddetli bir ağrı ile yetmeyecek, yetecek, yarayacak ya da yaramayacak sütünüzün derdi birden bire etrafınızdaki tüm kadınların birinci meselesi haline geliyor. Bir anneye neden inek gibi sütünün gelmesi empoze ediliyor hiç anlamıyorum. Tamam anne sütü tabi ki önemli, bilimsel bir gerçek bu, ya annenin ruh hali? Bu kimsenin umurunda değil. İnsanlar takmışlar bir süte,  çocuk doğurdum üçünü de emzirdim sadece benim sütümü aldılar, Benim sütüm öyle bir yaradı ki mama vermediğime kimse inanmadı vs vs… E iyide bunlardan anneye ne? Erken doğum yapan annelerde zaten süt öyle şakır şakır gelmiyor. İşi gücü bırakıp annenin sütünün derdine düşmek mi işleri? Sanki yeni doğum yapmış kadının etrafına salınmış süt dedektifleri gibi sütün izini sürüyorlar.

Sütünüz yoksa ne olur? Valla hiçbir şey olmaz sevgili yeni anneler. Mama yer büyür. Mamanın olduğunu bilerek, sütünüzden de vazgeçmeyerek bir arttırma şansınız var. Ben böyle arttırabildim. Bunun en büyük nedeni hiç kimsenin ne dediğini takmamak ve bebeğime süt veremediğimde suçluluk duygusunu üzerime kara bir zırh gibi giymemek. Bebeğime verebileceğim en değerli şeyin sütüm olduğunu düşünmüyorum. Bir bebeğe verilecek en değerli hediye bence sevginiz. Suçluluk hissetmeniz üzerine programlanmış bir kara kadın grubu var etrafınızda kol gezen. Bu kadınları defettiğinizde zaten bir aydınlanma yaşıyorsunuz. 40-50 sene öncenin şartlarını bugüne uyarlamaya çalışan, sizi gazdan patlatacak o kuru börülceyi yediren kadınlardan son hız kaçın. Kapınıza geldiklerinde kapıyı açmayın, bebekle uyuyakalmışım deyin. Bu kara kadın grubuna ayıracağınız vakitlerde bir sağma makinesi edinin ve sütünüzü sağın, rahatlatan emziren anne çaylarından için. Az mı geliyor az gelsin ilaç niyetine veriyorum deyin ve sakın o bebeğinize en çok lazım olan güzel ruh halinizi bozmayın.

Bir bebeği annesinden daha iyi kimse düşünemez. Bir empatiye davet ediyorum sizi, çocuğunuzu sizden daha çok kim düşünebilir? Cevap ‘kimse’ değil mi? O halde yeni doğum yapmış anneye sütünü soracağınıza ona kendisini rahat ettirecek şeyler söyleyin. Bebeği küvezdeyse ve hem karnı hem yanı boş bir anneye, sütün kaçar sağmalısın demeyin mesela. Güçlü olmalısın o bebeğin sana ihtiyacı var deyin. Yanına getirilip zaten emerken göğüs ucu kopacakmış gibi hisseden bir anneye ama emmesi çok önemli sarılık olur demeyin mesela, tahin yağı götürün. Bazen konuşmayın, bir şeyler yapın. Tavuk suyuna çorba yapıp götürün mesela, üzüm hoşafı yapın, süt arttıran ve rahatlatan çaylardan alın ona. Hem hiçbir şey bilmeyip hem de bilmişliğiniz annenin gözünde sizi ‘zararlı madde’ olarak işaretlemesi dışında hiçbir işe yaramıyor. Sonra da sizi anlatarak dalga geçiyoruz. Bunu gerçekten yapıyoruz. Bence bırakın şu süt dedektifliği işini, ele güne gülünç olmayın.