Akdeniz Anemisi olarak da bilinen talasemi, kalıtımla geçen bir kansızlık hastalığı. Talasemi de genetik bir taşıyıcılık var. Anne ve babanın her ikisi de taşıyıcı ise, bebek talasemi hastası olarak doğuyor. Çoğunlukla genetik ile geçen hastalıklarda anne ve baba çekinik gen taşıdığını, bebekleri hasta doğduğunda anlıyorlar diyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kan Merkezi Müdürü ve Ege Talasemi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Aydınok, "Talasemi hastalarında kan nakli, yaşamlarının ilk yıllarında başlayan ve 2-3 haftada bir devam eden bir tedavi uygulaması oluyor. Bu hastaların kan almadan yaşamaları mümkün değil. Çünkü  talasemi hastalarının kanları, normal bireylerden daha hızlı yıkıma uğruyor. Normalde alyuvarların 120 gün yaşam süresi vardır. Bu hastalarda alyuvarların yaşam süresi kısa olduğu için kendi ürettikleri kan ile yaşamaları mümkün değil. Kan nakli onlar için hayat, yaşamsal bir zorunluluk" diye konuştu.

Kök hücre nakli gerekli

Talasemi hastalığının kesin tedavisi için kök hücre nakli gerekiyor. Ama kök hücre nakli için de sağlıklı, doku grubu da kardeşiyle uygun bir kardeş vericiye ihtiyaç var diyen Prof. Dr. Aydınok, "Kök hücre nakli olmasa da hastalıkla normale yakın bir yaşam süresi ve yaşam kalitesinde yaşanabilir. Sağlık politikaları hasta çocuk doğmaması yönünde çalışmalar içermektedir.  Hasta çocuk duygusal, fiziksel, ekonomik olarak ağır yükler getiriyor. Tabii çocuğun hasta doğması durumunda da yüksek yaşam kalitesine sahip olmaları için her türlü program uygulanmaktadır " dedi.

Risk altındaki çiftler saptanmalı

Prof. Dr. Aydınok, 33 ilde 2003 yılından bu yana taşıyıcılığın yüksek olduğu yerlerde, riskli çiftlere kan testi yapıldığını söyledi. Talasemi Derneği Başkanı olarak  hedeflerinin risk altındaki çiftleri saptamak olduğunu belirten Prof. Dr. Aydınok sözlerine şöyle devam etti: "Talasemi hastalarının evlenmelerine engel yok. Fakat çiftler evlenmeden önce kan testlerini yaptırmalı. Doğacak bebeğe anne karnında tanı konularak, taşıyıcılığın moleküler özelliklerine bakılır. Talasemi, tropikal sıcak kuşağı kapsayan bir hastalık. İzmir'de talasemi taşıyıcılığı yüzde 3-4 civarında. Dernek olarak bilimsel aktiviteleri, teknoloji transferlerini destekliyoruz. Hastaların dışardan kan almaları nedeniyle vücutlarında demir birikimi oluyor. Kalp, karaciğer gibi organlarda ne kadar demir birikimi olduğunun ölçümü Ege Bölgesi'nde sadece üniversitemizde var. Bunun dışında sosyal aktivitelerimizle talasemi hastalığının tanınmasına yardımcı oluyoruz."

Kan bağışı can bağışı

Ege Üniversitesi Talasemi Merkezi'nde 300 kayıtlı izlemde hasta olduğunu belirten Prof. Dr. Aydınok, "Ege Üniversitesi Kan Merkezi'nde hastalar için güvenli kan bulmakla sorumluyuz. Kan bağışı gönüllülük işi. Bağış yapacakların bir insanın yaşaması için kendi istekleriyle, düzenli kan vermelerini istiyoruz. Kan bağışı, can bağışıdır. Duyarlı ve bilinçli olan bağışçılar istiyoruz. Halkımızın her an kana ihtiyacı olan hastalar olduğunu düşünüp verecekleri destekleri bekliyoruz" dedi.

Nihal Işık