Bu Gezi'ciler ne biçim insanlar yahu! Duvara ne yazmışlar öyle, "Biz Gezi'ciyiz/Siz gidici!" Şimdide dillerine dolamışlar, "tamam" deyip duruyorlar. İyi ki, "şayet bir gün milletimiz 'tamam' derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz" diye bir söz söylemişim. Yıkıp geçiyorlar ortalığı. Benim, tamam, demem onlara malzeme oldu, muhalefetin fitilini ateşlediler. Ne kelimeymiş kullandığım... Hemen şarkısını da yazmışlar. Geç kalmaz Ekşi Sözlük'e de düşürürler.
       
Neyse. Tamamsa tamamdır kardeşim. Ne yani, toplamaya başlarım odamı. Masanın üstündeki, çekmecelerdeki şahsi eşyalardan başlarım. Önce aile fotoğrafımı atarım çantaya. Şahsi dedim de yahu bu odada, ne odası bu sarayda, ne sarayı bu coğrafyada şahsıma ait olmayan bir şey var mı ki!.. Hepsi benim!
        
Bu Muharrem İnce de iyi ki, "İlle Saray'da görüşelim" diye tutturmadı, yoksa taşınma hazırlığıma tanık olacaktı. Hem ben niye taşınacakları toparlayayım ki, Bekir toplasın. Onun muhaliflere söyleyecek sözü tükendi, sağda solda sineceğine gelsin çalışsın.
         
Bu arada densizin biri de tutmuş Karatay Diyeti'nden satırları not ettiği mektup göndermiş. Mektubun başlığı, "Karatay Diyetiyle 24 saat. Uykudan yiyecek içeceğe bir sürü öneri". Herkes dalga geçiyor. Dalgalı muhalefete karşı çıkmak ne zormuş böyle. Panzer, gaz, top, mermi çalışmıyor!
         
Esat'tan ses çıkmıyor şu sıralar. Sanırım pusuda.
         
Alo, Bekir, Saray'a gel, topla şu eşyalarımı!