Minibüslere kızıyor, sinirleniyoruz. Nedeni basit:
Trafikte aniden durmaları ve kurallara uymamaları...
Bu durum yolcunun hoşuna gidiyor. Daha çabuk gideceği yere ulaştığı için...
İzmir'in birçok yerinde kurallara uymadıkları, fazla yolcu taşıdıkları, özellikle özel araç sürücülerinin celladı gibi hareket ettikleri için kızıyoruz. Trafik polislerinin göz yummasına sinirleniyoruz. Ama hepsinden önemlisi var...
Çünkü 10 numara yağ, artık şehir içinde çalışan minibüslerin depolarında da kendine yer buldu. Her gün yüzlerce insanı taşıyan minibüs şoförleri, depolarına 'ölüm yağı' doldurarak maliyetlerini yarı yarıya düşürdüklerini söylüyor. İstanbul ve Ankara'dan sonra İzmir'de de bazı hatlarda bazı minibüs şoförlerinin bu tehlikeyi birkaç kuruş için göze almaları endişe yaratıyor.

Yasak ama...

Otobüs ve kamyonlarda daha çok şehirlerarası yollarda akaryakıt yerine kullanılan 10 numara yağı kullanmak aslında yasak.
Yasak olmasına rağmen minibüs depolarına yaklaşık 120 TL daha ucuza dolan 10 numara yağ el alından satılıyor. Ve bazıları tarafından rağbet görüyor. Bakım sırasında bu yağın alındığı da belirtiliyor. Bu patlamaya hazır minibüslerin bulunması, bunlara bu tehlikeyi yağı satanların da sıkı bir takip sonucu bulunması zor değil. Yetkililer açıklama yaparlarsa herhalde içimiz ve gönlümüz daha rahat edecektir.

Gölge bankacılık kabus mu?

Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, 'gölge bankacılık' işlemlerinin Türkiye'de suç sayıldığını belirterek, 'O nedenle tüketiciler Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan (BDDK) lisans sahibi olmayan kişi ve kuruluşlara mesafeli durmalıdır' dedi.
Ağaoğlu, Uluslararası Para Fonunun (IMF) yayımladığı Küresel Finansal İstikrar Raporu'nda gölge bankacılığın küresel gelişimi ve riskleriyle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde hızla geliştiğine dair tespitlerin yer aldığını söyledi.

Nasıl adlandırıyoruz

Türkiye'de yasaklanmasına rağmen resmi bankalar gibi borç alıp veren, yatırımlar yapan ancak bankacılık sistemine ilişkin düzenlemelere tabi bulunmayan finansal kuruluşların faaliyetlerinin 'gölge bankacılık' olarak adlandırıldığını ifade eden Ağaoğlu, tüketicileri bu tür finansal işlemlere yönelmemeleri konusunda uyardı. Türk bankacılık sistemi dışında olmalarından ötürü vergi ve karşılık ayırma gibi birtakım yükümlülükleri bulunmayan kuruluşlarca gerçekleştirilen finansal işlerde düşük maliyet avantajının gölge bankacılığı cazip kılıyor.

Böyle bir yapı yok

Türk finans sektöründe 'gölge bankacılık' diye bir yapı bulunmuyor. Bu tür kuruluşlar, kişilerden ve diğer bankalardan aldıkları mevduatları, daha yüksek faizli kredilere dönüştürerek kar sağlıyor. Ancak yaptıkları işlemler yasa dışı olduğundan bunun ciddi riskleri bulunuyor. Özellikle banka kredisi veya kredi kartı borcunu ödemekte zorlanan kişiler bu kuruluşların hedefinde bulunuyor. Tüketicilerin borçları kapatıldıktan sonra kendi faizleri de eklenerek yeniden borçlandırılıyor.

Aman inanmayın

Tüketici Kanunu'yla tüketicilerin yabancı para birimiyle borçlanması yasak. Buna rağmen Türkiye'de faaliyet izni olan bazı yabancı bankalar, müşterilerini yurt dışındaki kendi merkezlerine yönlendirerek, sanki bu işlem ülke dışında yapılmış gibi gösteriyor. Tüketiciler, içinde bulunduğu finansal sıkıntıdan kurtulmak isterken çok daha büyük sıkıntılara düşüyor.
Tüketicilerin büyük bölümü finansal işlemler konusunda bilgisiz, hatta okur-yazar seviyesinde bile olmadığından her an dolandırılma ve mağdur edilme riskiyle karşı karşıya bulunuyor. O nedenle tasarrufunu değerlendirmek isteyen veya borcunu ödeme güçlüğü çeken vatandaşlarımız, BDDK'dan lisanslı olmayan finansal kuruluşlardan uzak durmalıdır. Yani cep telefonlarımıza gelen mesajlara inanmamalıyız.


DİP EKSPRES

Dalgalardan elektrik üretimi

Dalgalarının gücü genellikle göz ardı edilen bir enerji kaynağı. Uzmanlar, deniz dalgasından elde edilecek enerjinin, elektriğin maliyetini düşürmenin yanında kıyı kasabalarına içme suyu da sağlayabileceğini söylüyor. Sahile vuran dalgalar, ciddi bir enerji akımı anlamına geliyor. Ancak, deniz suyu, dalgalarla birlikte alçalıp yükseldiğinden, bu enerjiyi elektriğe dönüştürmek, akarsu veya rüzgar enerjisinde olduğu kadar kolay değil. Amerika Berkeley Üniversitesi uzmanları, bu sorunu çözen bir sualtı cihazı tasarlamışlar.

Doğrudan elektrik

Marcus Lehmann: 'Cihazımız, enerjiyi doğrudan elektriğe dönüştürmüyor. Okyanus suyunu, içme suyuna veya elektriğe dönüştürme kararını biz veriyoruz' diyor.
Cihaz, dalgalarla alçalıp yükselen, halıya benzer bir mekanizmaya sahip. Bu mekanizma hidrolik basınç yaratıyor ve deniz suyunu kıyıya doğru pompalıyor. Basınçlı su, elektrik üreten türbinleri çalıştırmak için kullanılabilir. Ya da, mekanizmanın tuzu, sudan ayıran özelliği sayesinde içme suyu üretilebilir.

Bizden biri

Makine mühendisi Rıza Alam, cihazın kıyılardaki ekosisteme verebileceği zararı önlemek için, dalga sularının, sualtı yaşamı için elverişli olmayan 'ölü alanlarda' biriktirilebileceğini söylüyor: Alam, sadece bir metrekarelik dalganın, iki evin enerjisini karşılamak için yeterli olacağını ve ölçek büyüdükçe, kıyılardaki tüm kasabaların enerji ihtiyacının ucuz şekilde sağlanabileceğini söylüyor.