Sözün bittiği yerde sadece hepimizde ortak olan tek duygu, isyan kalır. "Yeter" noktasını çoktan geçtik. Terör ve terörist kavramları etrafında sürekli saldırı tehdidi altında olduğumuz/olacağımız mesajları ile başladık yeni yıla. Ve hepimizin en içten duygularla yığdığımız iyilik dileklerimiz karşılıksız kaldı. Bir hafta içinde iki büyük kentte eylemlerin gerçekleşmesi, gündem ve dikkatleri terör üzerinde odaklamaya yöneliktir. Sadece tahribat üzerine konuşmuyoruz, terörün seçtiği noktalardan, yaşam algılarımız, biçimlerimiz, tercihlerimiz üzerinden yürütülen tartışmalarla birlikteliği konuşuyor gibi, kültürel ayrış(tır)ma üzerinde çalışanların gayretlerinin arttığını da görebiliyoruz.
           
Anayasa ve siyasal kurumlarımız, yani rejim üzerine tartışmaların yoğunlaştırıldığı ve yönetim anlayışımızda köklü bir dönüşümün hazırlıklarının Meclis aracılığı ile yapıldığı ve önceki consensus (temel anlaşma) yerine, iktidar etrafında yenisinin inşa edilmeye çalışıldığı bir süreçten geçerken, tüm toplumu birlik olmaya davet eden sözcüklerin ortak adresi "terör karşıtlığı"!... Terörden yana olmak mümkünmüş gibi!...
           
Zaten lanet bir şeyi sürekli lanetliyoruz... Bu lanete karşı toplumsal mutabakat var ama nasıl durdurulacağı konusu belirsiz.
         
Bundan sonra en öncelikli sorunumuz sadece ve sadece terörün durdurulması olmak zorunda. Meclis'e düşen en büyük ve acil görev budur.
          
Kısa süre önce, sosyal medyaya düşen şu ifadede özetlenen; "Neden hiç İzmir'de patlama olmuyor?... yoksa  gavur gavura rahat rahat yaşıyorlar mı?" sözcükleriyle aktarılan düşmanlık ve hedef gösterme cesareti akıl alır gibi değil.  
         
Doğup büyüdüğüm güzel kente, aklı, bilimi, laikliği, demokrasiyi, hukuku, özgürlüğü, kısaca Cumhuriyet değerlerini özümseyerek yaşam biçimi olarak kabul ettiği için "gavur" damgasını vuran ve nefret anlayışlarını yıllardır çoğaltanların veballeri çok büyük; öyle ki, teröre karşı olma noktasında bile birlikte olmaya karşı köklü kırılmalar yaratılmış.
           
Bilinmelidir ki, hedef İzmir'den ibaret değil; buradan birilerinin TV ekranlarından gavurluk üzerinden tartışma yürütmesine tahammül edemeyecek kadar üzgünüz. İzmir düşmana ilk kurşunun sıkıldığı kenttir. Bundan böyle terörün kurşunlandığı kent olarak anılacaktır; terörü bitirmek için mücadelenin azim ve kararlılıkla sürdürüleceğinin mesajı bir kez daha güçlü bir şekilde verilmiştir.  
           
İzmir adliyesinin tüm çalışanları başta olmak üzere, hukuk camiamıza, emniyet teşkilatımıza ve adliye civarında olan herkese ve de İzmir'imize büyük geçmiş olsun. Canlarını ortaya koyarak felaketin büyümesini önleyen kahraman şehidimiz Fethi Sekin ve zabıt katibimiz Musa Can'a rahmet; ailelerine, yakınlarına, çalışma arkadaşlarına, tüm sevenlerine başsağlığı ve sabırlar; hastanedeki yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
          
Üst üste yaşanan terör eylemler nedeniyle ülkece üzüntümüz, acımız çok derin. Kayıp ve yaralılarımıza yüreklerimiz yanıyor.
          
Teröristlere kurşun sıkarak şehit düşen polisimizin yürekliliği ve cesareti direnişimizin gücü, İzmir bu direnişin simgesi olacaktır!... İzmir, tüm Türkiye'nin duygularına tercüman oldu ve "yılmayacağız" mesajını sadece sözle değil, yürekli direnişle verdi!...
          
Sonsuza kadar rahmet ve minnet duygularımız ile anacağımız tüm şehitlerimizin aziz ruhları şad olsun!...