Cuma akşamüstü bir ödül programında bu akşam Sizi Paris'e götürüyoruz teklifi getirilse, sanırım bu satırları okuyan hiç kimse böyle bir fırsatı kaçırmak istemezdi. Paris demek, sanat demekti, estetik, romantizm, aşk demekti. Maalesef Cuma akşamı Paris terörle, vahşetle, katliamla tüm dünyada anıldı. Bu bütün dünyada dengelerin yeniden kurulacağı olay sonrasında ne kadar anlayabilirsek o kadar çözüm üretebiliriz düşüncesiyle terörle ilgili eski ders notlarıma tekrar bakma ihtiyacı duydum.

Terörizm kelimesi ilk defa 1795'te kullanıldığında, bir devlet tarafından insanlarına karşı yapılan sindirme hareketlerini belirtiyordu. Yani yukarıdan gelen terörizmi. Tarihsel olarak, yukarıdan gelen terörizm, kurbanlarının sayısı ile diğer terör biçimlerini çok fazla geçti. 20. Yüzyılda bunun en dehşet örneklerine tanıklık ettik. Yahudi Katliamı, Stalin'in katliamları ve Pol Pot rejiminin ölüm tarlaları.
Bugün terörizm terimi çoğunlukla aşağıdan gelen ve var olan politik düzende karışıklık yaratma, onu yıkma yada basitçe ona karşı olan öfkeyi ifade etme girişimini belirtir. Aşağıdan gelen terörizm hareketleri en azından iki bin yıldır vardır. MS 1.Yüzyılda Judea'da iki Yahudi grup, Zealots ve Sicaric, etnik terörizm denilebilecek şeye başvurdular ve böylece Romalı işgalcilere karşı popüler bir ayaklanmayı denediler. 11. ve 13. yüzyıllar arasında Haşşaşin olarak adlandırılan bir Şii Müslüman mezhep gerçek İslamı bozmakla suçladıkları Müslüman liderlere suikast yaparak ideolojik dini terörizmi yarattılar.
Etnik terörist grup, başlangıçtaki etkinlikleri için mali desteğe gereksinim duyarlar. Terörizmi destekleyen devletler ve diğer örgütlerden yardım ister. Bir etnik terörist grubun ortaya çıkmasında yardımcı olan şey, aktif olarak terörist etkinliklerinin içinde yer almayan, ancak aynı etnik temeli paylaşanların en azından teröristlere gizli bir sempati duymaları ve bunun yanı sıra da kurbanlarına çok az acımalarıdır. Bu durum, liderin onlara katılacak izleyiciler bulmasını daha da kolaylaştırır.

Etnik terörizmde, teröristlerin etnik grubunun kurban olduğunun doğrulanması için masum insanlar kurban edilir. Ancak, terörist eylemlerin kendileri için çok fazla dehşet verici olduğunda, dünya topluluğu etnik grubun mağduriyetine duyduğu sempatiyi kaybeder.

Zihin ve İnsan İlişkileri Merkezi araştırmasında, etnik teröristlerin kimlik sorunlarının gelişim döneminde başladığı görülmektedir. Çoğu ebeveynler tarafından dövülme, ensest ya da başka tür olaylar şeklinde, kendi kişisel sınırlarını ihlal eden travmalar yaşarlar. Onların bu kişisel travmalara tepkileri daha sonra bir düşman grubun zulmüne uğramaları ya da işgalci bir ordunun üyeleri tarafından insan haklarının ihlal edildiği algıları ile birleşir. IRA üyesi 23 teröristle yapılan görüşmede, hepsinin daha önceki yıllarında travma yaşadıkları saptanmıştı. Kimisi babası tarafından dövülmüş, kimisi cinsel tacize uğramıştı. Birçoğu ise düşman olarak gördüklerinin elinde aşağılanmışlardı.

Terörist liderler, gençleri bombalı intihar saldırıları yapmaya sevk etmek ve bunu onlara telkin etmek için çeşitli teknikler kullanmaktadırlar. İster sezgisel, isterse de tecrübe yoluyla olsun erkek çocukların bir grup, çete, kulüp vb'nin üyeleri olarak yeni kimlikler aramak için ailelerine karşı çıktıkları zaman olan ergenlik geçişinin doğal psikolojisini iyi anlarlar. Tipik yeni üyeler, 17 ila 23 yaş arası (bazen daha genç) bekar erkeklerdir. Keşfe çıkanlar genellikle etnik çatışmadan zarar görmüş olanları seçerler. Gösterilerde dayak yemiş veya annesi yada babasını kaybetmiş olanlar, yetişkinlik dönemi dönüşümünü başarıyla tamamlamamış ve yabancılaşmış olanlar ve de mevcut politik ve ekonomik şartlarda pek fazla gelecek ümidi olmayanlar. Seçilen gemçler ufak gruplara ayrılırlar ve bu gruplarda topluca Kur'an okuyup ilahi söylerler. Teröristler, İslam'ın intiharı ve sivillerinin öldürülmesini yasaklamasına karşılık vermek için Kur'andan ayetler bulmuşlardır. Yeni katılanları, 'Allah'ın yolunda ölenleri ölü olarak düşünmeyin. Hayır, onlar yaşıyorlar ve rızklarını Rablerinin huzurunda buluyorlar' gibi Kur'an ayetlerini okumaya yöneltirler. Liderler mistik ve dini bir beraberlik yaratmak ve onlara özel bir kimlik yüklemek için 'sabır sabretmekten tükeninceye kadar sabredeceğim' gibi esrarlı pasajları yeni takipçiler grubuna okutup ezberletirler. Bir futbol takımı veya izci gurubunu bir araya getiren mekanizmalar terörist bir grup yaratmak için kullanılanlara benzer ancak sonuncusunda gizlilik üyelerini birbirlerine bağlar. İntihar bombacılarına, ebeveynlerine misyonlarından bahsetmemeleri tembih edilir. Böylece, ebeveynler bilinçli bir seviyede çocuklarını bekleyen kaderden haberdar olmazlar.

Bu hızlıca gözden geçirilmiş ders notlarında bile, bireyi, aileyi ve devleti yönetenleri uyaracak çok sayıda önemli ipucu olduğunu görüyorum. Terör üzerine yapılmış bilimsel çalışmalar dikkatlice gözden geçirilerek, yeni yüzyılın en büyük tehlikesi haline gelmiş ve yarın kimin canını yakacağı belli olmayan bu canavarın kaynaklarını kurutmanın yollarını bulmalıyız.