Yaklaşık bir ay önce Altay Kulübünün en üretken taraftar grubu olan 'Yüksel Ki Sen Kararsın Ay' grubunun üyelerinden Semih Çelikoğlu, Atina'da ziyaret ettiği Altay dostu 52 yaşındaki Panionios taraftarı Apostolos Mavrakis ile yaptığı görüşmeyi taraftar grubunun sitesinde paylaştı. 40 yaşına dek Türkiye'yi hiç ziyaret etmemiş birinin Altay'a olan sevdası kendisini uzun zamandır forumlardan tanıyan biri olarak beni hep heyecanlandırmıştı. Hepimizin gözyaşları ile izlediği Kasımpaşa finalini Yunanistan'da bizden sayamadığımız, ya da bizden olmadığını sandığımız birinin özel uydu taktırarak izleyip, bizlerle aynı duygularla takip etmesi birçok kişiyi şaşırtabilir. Ama aralarında sadece Ege Denizinin sularının bulunduğu; birbirine duygusal ikiz olan iki toplumun ortak özelliklerini bilenler için tanıdık gelecektir.
Toplum hareketlerini anlamada büyük teoriler üretmiş Eric Hoffer 1951'de yazdığı 'Kesin İnançlılar' kitabında şöyle ifade etmiştir: 'Her ne kadar aşırı Hristiyan, aşırı Müslüman, aşırı milliyetçi, aşırı Komünist ve aşırı Nazi arasında belirgin farklar bulunmaktaysa da, bunları harekete geçiren aşırılığın aynı kökten geldiği kabul edilebilir. Biz de komşularımızla çok farklı gözüksek de; onların maçlarındaki tribün ortamına aşinalığımız, toplumsal olaylardaki tepkilerimiz benzer bir kökten geldiğimizi düşündürebilir.
Türkler ve Yunanlıların birlikteliklerinden miras kalmış olan belli ortak özellikler vardır. Benzerlikleri; yiyecek, müzik, folklor, geleneksel mimari ve dillerindeki bazı ortak sözcüklerle ilgilidir. Bunlar önemli olsalar da ulusal kimlik için temel oluşturmazlar. Kültürel olarak dinleri ve dillerinin farklı oluşu yüzünden birbirlerine benzemezler. Beş yüzyıldır birlikte oldukları halde bu birlikteliğin öncesinde ve sonrasında tarihleri uzun ve farklıdır. Bu nedenle Türkler ve Yunanlılar hem farklıdır hem de birbirlerine çok benzerler.
Apostolos bahsettiğim bu güzel söyleşide önemli bir tespitte bulunmuş "Neredeyse 100 sene önceki savaşı ve yaşananları bir kenara bırakmak lazım. O savaşta yıllarca beraber yaşamış insanlar büyük emperyalistlerin propagandaları ile bu duruma geldi. Ancak çok daha yakın tarihte 2. Dünya Savaşı'nda Yunanistan'ı işgal eden Almanya'dan bir teknik direktör Yunan Milli Takımının başına gelebiliyor ( Otto Rehhagel'den bahsediyor ) ve herkes bunu hoş karşılıyorsa, 100 sene önce olanları tekrar tekrar hatırlamaya ve nefret beslemeye hiç gerek yok. Hükümetlerin oyunlarını bir kenara bırakıp kardeşçe yaşamasını bilmeliyiz. "
Son dönem ki yazılarımda Altay'ın cumhuriyet kimliğinin temsilcilerinden biri olduğunu iddia ettim hep. Cumhuriyetin kurucusu yüce Önder'in en önemli sloganlarından ve hayat felsefesinden biriydi 'Yurtta Barış; Cihan'da Barış'. Bundan birkaç yıl öncesine kadar kardeşim diye hitap ettiği bir lidere bugün diktatör olduğu teziyle savaş ilanı durumuna gelmek Atatürk'ün ve cumhuriyetin barışsever felsefesiyle uyuşmadığı ortadadır. Bununla birlikte bize düşman olarak benimsetilmek istenen Yunan halkına karşı Semih Çelikoğlu; Nedim Ekmekçiler, Apostolos Mavrakis ve birçok Altaylının pekiştirdiği dostluk duygusu ise cumhuriyetin temelini oluşturan eşitlik ve kardeşlik ilkesidir. Bu ilkelerin doğmasına öncülük etmiş; onları yaşatmış ve sahiplenecek Altay Kulübü kimliği ise Altay'ın bir kulüpten daha fazlası olmasını her zaman sağlayacaktır.