Fazla ayrıntıya girmeme de gerek yok sanırım, "Urbanizm" yabancı kökenli bir kelime. İki tuğla kalınlığındaki bizim şişirmeci TDK'nin sözlüğüne göre kelimenin tanımı olarak yalnızca "Şehircilik" verilmiş. Sözlük için "şişirmeci" diyorum, nedenini de açıklamalıyım. Her şeyden önce kelimenin kökeninin "İngilizce" olduğu belirtilmiş. Yanlış "bir", kelime "Latince" kökenli "Urban" kelimesinden geliyor. Yanlış "iki", "Urbanizm" öyle kısaca "Şehircilik" olarak tanımlanamaz. Doğrusu "Şehirlere yerleşim bilimi" olmalıdır. Bendeki "Larousse"ta, "Fransızca" olarak öyle yazıyor.

Bir şeyler daha karalayıp bu giriş bölümünü sonlandırayım. Bu kelime dilimize yeni girmiş sayılır. Gerçekten 1955 baskılı TDK sözlüğünde ve ardından 1972 baskılı "Okyanus Ansiklopedik Sözlük'te" "Urbanizm" kelimesine ve doğal olarak tanımına rastlayamıyoruz. Demek ki şehircilik kavramına verdiğimiz önemin azlığına bağlı olarak bu kelimeye de gerek duymamışız.
***
Gerçekten söyleyeyim "Urbanizm" hakkında yazı yazma gereğini neden hissettim bilir misiniz? Karşıyaka'mızda sırt sırta paralel iki sokağımız var (1715. Salah Birsel Sokağı, 1719. Şükran Kurdakul Sokağı). Baktım da gözlerime inanamadım. Evlerin numaraları sağdan çift olarak verilmiş paralelindeki sokakta ise soldan çift olarak verilmiş, kim bilir kaç sene önce. Oysa bildiğiniz üzere sokaktaki yerleşim birimlerine numara vermenin bir kuralı olmalı. Ve vardır da.

Ya o sokaklara isim verme uygulamasına ne demeli? Üzüntü ile izliyoruz, İzmir'imizde numaralı sistemden vazgeçilerek sokaklara isim verilme uygulaması ne kadar da yanlıştır. Ülkemizde her alanda benimsenmiş yerleşik isimler bile değiştirilip akıllara sığmayan isimler gündeme getirilebiliyorken, Atatürk isminin kaldırılıp kullanılmaması için ne pandominalar çevriliyorken. Diyeceğim o ki isimler tehlikelidir. Günlerin politik/siyasi ortamına göre bakarsınız değişiverirler. Siz bilir misiniz şimdiki Talat Paşa Bulvarı'nın ilk ismi "Voroşilov Bulvarı" iken "Celal Bayar Bulvarı"na dönüşmüş daha sonra şimdiki ismi kullanılır olmuştur. Üçkuyular Meydanı da bir ara "Kennedy Meydanı" olarak anılmış, Kıbrıs nedeniyle ABD ilişkileri bozulunca ismi "Fahrettin Altay Meydanı" olarak değişmiştir. Bu değişimlerin yüzlerce örneğini bulmak olasıdır.

Gazetemizdeki daha önceki birkaç yazımda (14.05.2014, 21.12.2016) sokaklar için numaralı sistemden vazgeçilmeksizin daha rahat bir kodlama yapılabilmesini sağlayacak önerilerim olmuştu. Kentin büyüme eksenleri iyi hesaplanamadığından geçmişteki numaralı sistemde elbette bazı tıkanmalar olacaktı. 10000'ne kadarki sokak numaraları da kullanılıp bitmeye yüz tutunca bu kez taksimli/bölülü sokaklar gündeme geliyordu. Nedir onlar? Örnek mi istersiniz: Konak Maliyeciler Mahallesi'nde 52/173'ncü, Uzundere Mahallesi'nde 3962/30'ncu, 3959/39'ncu, Sarıyer Mahallesi'nde 5714/50'nci sokakları bulabilirsiniz. Bu benim yazdıklarım 1998 tarihli şehir rehberinden yaptığım belirlemelerdir. Rehberin yenisi çıkmadığına göre o tarihten bu yana belki fazlaları da oluşmuştur. İşin kolayı bulundu; ya bölüyle ya da taksimle!

Yetkilileri akıllı, izanlı olmaya davet ediyorum. Lütfen bir düşününüz, bir sokağın 173 ve belki de daha fazla bölülü/taksimli sokağı olur mu? Üstelik, bu bölülü/taksimli sokaklar bazı yerlerde insanı sarhoş edercesine şaşırtabiliyor. Gıda Çarşısı'nda belki birazını anımsayabiliyorum; 1202/3. Sokağın hemen köşesinde 1203/2. Sokak bulunmaktaydı. Bu karışıklıkla İzmir'imizin her noktasında karşılaşmamız olasıdır. Başka bir örnek mi istersiniz. Karşıyaka'da eski numarası 1742. Sokak olan Şehit Öğretmen Çevik Ersin Temel Sokağı'na deniz tarafından girerseniz Çamlık Sokağı tarafındaki çıkışında bu kere eski numarası olan 1742. Sokak tabelası ile karşılaşırsınız. Yani bu işleri yapan yönetici takımı bizleri serbest bırakmıştır; canınız isterse numarayı kullanın, canınız isterse isimle kullanın!

Kısacası demem o ki "Urbanizm" dedikleri yalnızca şehirleşme demek değildir. Hadi bakalım, hep birlikte yineleyelim; benim "Larousse" Urbanisme için ne diyordu? "Science, théorie de l'aménagement des villes". O halde Fransızca bilenler bilmeyenlere anlatsın. Anlatsınlar ki bizler de şehirleşmenin getirdiği kurallar dizisini bire bir algılayalım. Kentsel vurdum duymazlıklardan, laubaliliklerden vazgeçelim.
Esenlikle kalınız...