Yan komşunun küçük siyah bir köpeği var. Bazı sabahlar yoluma çıkıyor, selam verip otobüs durağına kadar birlikte yürüyoruz.
Siyah tüylerinin arasında kaybolan gözleri ile yüzüme, 'İrtibatı koparmayalım abi' der gibi bakıyor. Kısa yolculuğumuz boyunca halini hatrını soruyorum. Etrafına bakınıp tekrar bana bakıyor. 'İdare ediyoruz' demek sanırım bu. 'Beni sorarsan memleket gibiyim' diyorum, sabırla dinliyor.

Onunla ne zaman karşılaşsam Sadri Alışık'ın 'Sokak köpeklerine selam vermek adam olmaya çeyrek var demektir' sözü geliyor aklıma. Siyah beyaz günlerin sıcaklığını duyumsuyorum o sözlerde. Bizimkiler diye bir dizimiz vardı, o dizideki samimiyeti özlüyorum. Sen, ben, öteki diye ayrıştırılmadığımız günlere gidiyorum.

Küçük dostuma dönüp, 'Kaç bin parçaya bölündük böyle, ne ara kaybettik biz o siyah beyaz günlerin sıcaklığını?' diye soruyorum. Öylece bakıyor yüzüme. 'Dünyasından memnun olmayanlar ne kadar da benziyor birbirine...'
 
Dün, küçük dostumdan ayrıldıktan sonra sosyal medyada bir video gördüm, şöyle diyordu videodaki çok tanıdık ses...
"Söyle, derdin dünyalardan büyük mü bu ara?
İki yaka bir araya gelmedi değil mi yine?
Pek hayra alamet değil bu gidiş sanki he? Söyle...
Yorulduk artık bu hayat kavgasından, ay sonu nasıl gelecek derdinden, bitmeyen bu yoksulluktan sıkıldık be...
Uykuların kaçıyorsa söyle, benim derdim dünyalardan büyük de...
Sahi biz hangi ara bu kadar ayrıldık?
Bir türlü bitmedi bu kavgalar, ötekinden berikinden, hır gürden dillendiremediğin ne varsa söyle.
Kendine, sevdiğine, ağlara, balıkçılara...
Benim derdim dünyalardan büyük de.

De...
Güneşe söyleme sakın, kuşlara, çocuklara, şarkılara, umutlarımıza söyleme bunu.
Ya da sen en iyisi Yaşar Usta gibi söyle.
Ben büyüğüm de, bizler birbirimizi seviyoruz, biz bir aileyiz, biz güzel bir aileyiz de, önce sen de.
Bak biz de buradayız işte, biz kalabalığız, biz birbirimizi seviyoruz, biz güçlüyüz be.
Kötü bir rüyaymış gördüklerim, uyandım 'Hayır Olsun' de..."

Yarın küçük dostumu görürsem videodaki tanıdık sesin de dediği gibi ona hiçbir şey söylemeyeceğim. Ama siz söyleyin yine de; biat etmeyenler, olduğu gibi görünenler, üç kuruşluk çıkar için, mevki-makam için kimseye el açmayanlar, iyilikten, adaletten yana taraf olanlar, aydınlık yarınların düşünü kuranlar... Siz susmayın!,
"Bak biz de buradayız işte, biz kalabalığız. Kötü bir rüyaymış gördüklerimiz uyandık 'Hayır Olsun' deyin..."