Geçen hafta Las Vegas'ta, tüketiciye dönük teknolojik gelişmeleri sunan dünyanın en büyük ve saygın ticari şovu Bilgisayar Elektroniği Fuarı (Computer Electronics Show - CES) vardı. Geçen yıl olduğu gibi sağlık ve tıbbi gereçler sektörü en yoğun şekilde temsil edilmekte idi. Tabii ki bu sektör özellikle sanayileşmiş dünyanın refahı artan ve yaşlanan nüfusunun talepleri ile giderek büyüyen bir endüstri. 'Giyilebilir' teknolojiyi küçümsemek kolay: Zaten bunlara kimin ihtiyacı var ki?.. Demek mümkün...
Aslına bakarsanız giyilebilir teknoloji uzun yıllardır yaşamlarımızı kolaylaştırmakta. Örnek olarak mütevazı işitme cihazını ele alalım. Bu gereçler çok uzun yıllardır işitme sorunu olan insanların yaşam kalitelerini arttırmakta. Yaklaşık 2500 dolar civarında bir fiyata satılacak olan ReSound Linx Quatro işitme cihazlarında özellikler daha da iyileştirildi, kolaylaştırıldı.  
Apple'in sesli yardımcısı Siri teknolojisinin kullanıldığı Linx Quattro, AI (Yapay Zekâ) kullanarak zaman içerisinde sizin tercihlerinizi tespit ediyor. Böylece ortam değiştikçe ve durum gerektirdikçe işitme cihazının ayarları ile oynamak zorunda kalmıyorsunuz. Örneğin 'Sol kulağımın ses ayarını yükselt' gibi sesli bir komutunuzu yerine getirebiliyor.  
Şimdiye kadar sadece profesyonel kulaklıklarda gördüğümüz, gürültülü tren ve uçak yolculuklarında fayda sağlayan 'gürültü giderici' gibi bir özellik dijital sinyal işlemlemesi ile cihazın içine entegre edilmiş. Cihaz, gerektiği anda otomatik olarak gürültü kesici ya da rüzgâr sesi azaltıcı moda geçiyor. Kulaklıkların içinde telsiz ağ yapılandırması olduğu için televizyonunuzun, telefonunuzun veya başka bir veri ve ses akışı gerecinizin sesini kesintisiz alabiliyorsunuz. Ayrıca 30 saate kadar şarjsız çalışabilen Lithium-Ion piller sayesinde gerecinizin pillerini değiştirmek zorunda da kalmıyorsunuz. Pillerin şarjı için, Apple'ın şarj edilebilen Bluetooth telsiz kulaklık 'Airpod'ların çalışma sisteminde olduğu gibi, kulaklığı gece kulağınızdan çıkarıp şarj kutusuna koymak yetiyor. O kadar kolay.
Bu fuarda ayrıca ilgi çekici birçok kozmetik ürün vardı. Belki de en ilginci Procter and Gamble şirketi tarafından geliştirilen Opté Precision Wand (Opté Hassas Değnek).
Bu çubuk ya da değneği vücudunuzun herhangi bir bölgesindeki cilt dokusu üzerinde yuvarlıyorsunuz. Saniyede 200 kare görüntü alabilen özel entegre kamerası buraları tarıyor, veri işlem sistemi ile bu bölgelerdeki leke, sivilce, ben ya da kırışıklıkları tespit ediyor. Sonra da 120 adet püskürtmeli termal mini-yazıcı kullanarak özel bir cilt bakım ürünü- makyaj malzemesi karışımını doku üzerine püskürterek uyguluyor ve kapatıyor. Yani bir bakıma, gerçek hayatta kendi yüzünüze Photoshop uyguluyormuş gibi oluyorsunuz. Yani fotoğraf görüntünüzü değil gerçek görüntünüzü değiştiriyorsunuz. İnanılır gibi değil!
Bu ürünün özellikle ilgi çekici bulunan yönü, püskürtmeli termal yazıcı gibi oldukça eski, hatta bir bakıma artık sonu yaklaşmış bir teknolojiyi yaratıcı bir şekilde kullanması.
Yumurtaların üzerindeki son tüketim tarihi ya da montaj hattı ürünlerinin etiket bilgisi gibi birkaç özel uygulama dışında, tüketici yazıcı endüstrisi, bir zamanlar 1990'larda, ofislerimize egemen olan püskürtmeli yazıcılardan uzaklaştı. Ancak tıpkı yumurtada olduğu gibi cilt dokumuzun pürüzlü ve hassas oluşu, bu püskürtme sistemini makyaj ve cilt bakım ürünlerinin cilde uygulanmasında en mükemmel yöntem haline getirdi.

***

Bence bu alanda çok daha fazla yaratıcılık göreceğimiz açık. Örneğin, filmlerdeki makyaj konusu üzerinde duralım.
Yara ya da yara izlerinin ve yabancı yaratık görüntülerinin gerçekçi olabilmesi için çok saatler harcanır. Böyle bir teknoloji, bir makyaj sanatçısına, önce bir bilgisayar uygulaması ile aktörün 3 boyutlu yüz modelini de kullanarak offline bir görüntü yaratmasını ve bu makyajı film çekilirken stüdyoda bir kaç dakika içerisinde aktörün yüzüne yazıcı ile 'yazmasını' sağlayabilir. Procter and Gamble teknolojisi tabii ki şimdilik sadece yüz lekesi, izi, pigment farklılıkları gibi konuların üstesinden gelebiliyor. Ancak açıkça görülüyor ki böyle bir gerecin artistik makyaj uygulamasında kullanılması belki de en çok 10 yıl ötede.

***

National Geographic Society Yönetim Kurulu Başkanı Jean Case, daha birkaç gün önce yayımlanan yazısında şöyle diyor: Buluşlar, yenilikler kamuoyu talebi ile kısıtlı değildir. Henry Ford, otomobil üretimine nasıl karar verdiği sorulduğunda şöyle der:

Sokaktaki insanlara 'Ne istiyorsunuz?' diye sorsaydım, 'Daha hızlı at istiyoruz' derlerdi. Ben onlara otomobili verdim.
Yaratıcılıkta düz değil eğri düşünmelisiniz, köşenin ardındaki görmelisiniz.  
Bir bilgisayar yazıcısı ile makyaj ve kozmetiği birleştirmek vizyon yani öngörü ister. Vizyonerlerin yer aldığı şirketler ise risk alırlar. Ya kazanırlar, ya kaybederler. Kaybettiklerinde etkilenmiyoruz. Kazandıklarında ise kazançlarını çok görebiliyoruz. Bunun yerine onları daha da yaratıcı olmaya teşvik etmeli ve meyvelerinden insanlık olarak yararlanmalıyız.