Gökbilimciler güneş sistemimizde ortaya çıkan yıldızlararası bir cismi izliyorlar. Peki, bu cisim nereden geldi?
Bugüne dek görülen tüm asteroitler ve kuyrukluyıldızlar kendi güneş sistemimizden kaynaklanmıştır. Fakat geçenlerde gökbilimciler, dış uzaydan ilk ziyaretçimizi belirlediler.
İlk gözlemlere göre bu cisim, güneş sistemimizdeki diğer kuyrukluyıldızlar gibi Güneş'in çekimine kapılmaktan çok, yakındaki bir yıldızdan dışarı fırlatıldığını gösteren bir hıza sahiptir. Sonraki incelemeler daha da kafa karıştırıcı olmuştur.

İlk gözlemsel kayıtlar 18 Ekim'de Uluslararası Astronomi Birliği'nin Küçük Gezegen Merkezi'nin (MPC)  Hawaii'deki Pan-STARRS 1 Teleskobuyla alındı. Gökbilimciler yörüngesine bakarak, bunun daha önce görmediğimiz bir kuyrukluyıldız olabileceği sonucuna vardılar. MPC'nin yardımcı yöneticisi Gareth Williams, "Eğer daha sonraki gözlemler bu cismin yörüngesinin olağandışılığını doğrularsa, bu cisim ilk yıldızlararası kuyrukluyıldız olabilir" demiştir.
Cismin yörüngesi hiperboliktir. Bu da Güneş'e düşmeyecek kadar hızlı gittiği anlamına gelir.
Bunun bir kuyrukluyıldız olduğunu varsayarak, gökbilimciler ona C/2017 U1 adını verdi ancak 25 Ekim'de Şili'deki Çok Büyük Teleskop'la elde edilen yeni görüntüler, cismin kuyrukluyıldız karakterinde olmadığını ortaya çıkardı.


Cismin adı şimdi bu durumu yansıtacak biçimde A/2017 U1 olarak değiştirildi (Buradaki A harfi, "asteroid" anlamına geliyor). İlk kez potansiyel bir kuyrukluyıldız bir asteroit olarak değiştirilmiş oldu. Cisim halen son derece ilginç.
9 Eylül'de güneşimizin yaklaşık 37,6 milyon kilometre yakınından geçen cisim, aslında Güneş tarafından yakılmalıydı ancak bunun olmamasına neden, çok hızlı ilerliyor olmasıdır. İlk ortaya çıktığında, ölçümler cismin saniyede yaklaşık 26 kilometre hızla ilerlediğini gösteriyordu.
Tahmin edilebileceği gibi bu gizemli asteroid, yıldız avcıları için çok heyecan verici. Güneş sisteminden ayrılmadan önce A/2017 U1 hakkında daha fazla bilgi elde edebilmek için yarış başladı bile. 14 Ekim'de, Dünya'nın yaklaşık 24 milyon kilometre uzağından geçti.

Uzmanlar, cismin yaklaşık 160 metre boyutunda olduğunu tahmin etmektedir. Başta nereden geldiği olmak üzere, bu cisimle ilgili bilinmeyen pek çok şey var.
Hem Güneş Sistemi'nden geçen 1,19'luk aşırı basık hiperbolik dışmerkezliliği hem de Dünya'nın yörüngesine kıyasla 122°'lik eğime sahip yörüngesi nedeniyle gökbilimciler bunun bir ziyaretçi olduğunu düşünüyorlar.

Başka bir deyişle, güneş sistemimizdeki gezegenlerin yörüngelerinin bir disk biçiminde düzenlenmiş olduğu düşünülürse, A/2017 U1 neredeyse bu disk düzlemine dik olarak tepeden gelmiş ve şimdi yeniden görüş alanından çıkmaktadır. Cismin Vega adlı yıldızdan gelebileceğini öne süren bazı tartışmalar da var.
Daha önce de 96P/Machholz adlı olan gibi muhtemelen Güneş dışı olduğu düşünülen birtakım kuyrukluyıldızlar belirlenmiştir, ancak bunlardan herhangi birinin Güneş Sistemi dışından kaynaklandığı onaylanamamıştır.

Cisim şu anda  gezegenlerin yörünge düzlem diski üzerinden dönüyor ve saniyede 44 kilometre hızla yolculuk ederek Pegasus takımyıldızına doğru yöneliyor.
Bu tür cisimlerin gözlemleri oldukça önemli. Çünkü gezegen oluşumu sırasında önemli miktarda materyalin gezegen sisteminden atılmış olacağı düşünülüyor. İlginç olan, bu yaklaşıma karşın böyle bir cismin daha önce görülmemiş olması.


Bu tür cisimlerin gözlenmesi için çok uzun zamandır beklenmekteydi. Çünkü kuramsal olarak varlıkları öngörülmüştü. Yani, yıldızlar arasında dolaşan bu tür asteroid ve kuyrukluyıldızların kimi zaman güneş sistemimizden geçmesi beklenmekteydi.  A/2017 U1 böyle gözlenen ilk cisim oldu. Bu gözlem aynı zamanda otomatik gökyüzü tarama gözlemlerinin önemini bir kez daha vurgulamış oldu.

Cisim parabolik yörüngeye sahip olduğundan, bir daha güneş sistemimize ziyaret etmeyecek. Parabolik yörüngeler, elips yörüngeler gibi kapalı değildir. Bu nedenle de yörünge yinelenmez. Belki de gelecekte bu tür başka cisimler de bulunacak ve bu konudaki bilgilerimiz çok daha iyileştirilecek. Hatta belki de böyle cisimler yeterince önceden belirlenebilirse, onlara uzay sondası gönderip incelemeler yaparak, bileşimleri ve kaynaklandıkları yıldız sistemi ile ilgili pek çok değerli bilgi elde edilebilecektir. Umuyoruz kii bu tür çalışmalara, diğer pek çok konuda olduğu gibi ülkemiz gökbilimcileri de katkıda bulunma olanağı bulabilir.

Kaynaklar: sciencealert.com, nasa.gov