Bizim halkımız gariptir. Plastik market torbalarının 25 kuruş ücretle satılması için koparılan tepkileri anımsayın. Benzin ya da mazota neredeyse 10-15 günde bir zam gelir de ses çıkarmazlar. Yalnız; benzin ya da mazot mu elektrik ve doğal gaza sektirmeden yapılan yüzde oranları bayağı fazla zamları da unutmayalım. Onlara yeterli tepki yok, iş market torbasına gelince ortalık birbirine giriyor.

Şimdilerde seçim ortamı var ya; bu söylediğim zamlar için belki "Time Out" aralığı verilmiş olmalı. Ne dersiniz? Martın sonuna kadar bekleme hakkımızı kullanabilecek miyiz? Ama, hepimiz biliyoruz Nisan başında, ertelenmiş tüm zamlar arka arkaya sıralanacak. Olsun, bu ortamlara alışıktır bizim halkımız.

Unutmayalım, siyaset biliminin en bilgiçleri arasında sayılabilecek ölçüde ilgili olan ülkemiz insanları seçim ertesi belki de 15-20 gün sonuçlarını değerlendirme uğraşı içinde olurlar. Bu arada yeni zamlar gelmiş kimin umurunda? Varsa yoksa büyük bir bilgiçlikle seçim sonuçları değerlendirilmektedir.

Kesinlikle ülkemiz insanlarını küçümsemek amacında değilim. Hani küçümseme olarak tanınmasın Aysun Kayacı'nın seçmenler için yaptığı ayrımcılık kokan konuşmaları da onaylamıyorum. Neylersiniz, bazı gerçeklerden pek uzak da kalamayız.

Öte yandan bütün bunlar nereden aklıma geldi, asıl söylemek istediklerime neden bu kadar uzak kaldım dersiniz? Elbette onların nedenlerini yazmam gerekir ve yazacağım. Öylesine uzak kalmışız ki gerçeklerden. Batı toplumlarının ya da bizlere dışarıdan bakanların bizim ülkemizde olanları, yaşananları yeterince değerlendirebileceklerini sanmıyorum.
Nasıl değerlendirilsin? Bakınız; galiba 2018'in Kasım ayıydı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aracılığı ile iktidarımız tarafından TBMM'den naylon poşet tüketilmesinin azaltılmasını amaçlayan bir yasa çıkarıldı. Kısaca açıklayayım, bu yasaya göre; süper/hipermarketlerden yapılacak alışverişler için kullanılan poşetler için 25 kuruşluk ek ödeme yapılacaktı. Bu arada Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum plastik poşetler hakkında geniş açıklamalarda bulunmaktaydı. Bakana göre plastik poşetlerin doğadaki çözülme süreleri 400 yıla kadar uzayabilmekteydi. Şimdi iyice düşünmek gerekir çevre korumasına verdiğiniz bakış açısına göre 400 yıllık uzun dönemin getirdiği karamsar düşüncelere bağlı kalarak bu yasaya olumsuz bakabilir misiniz? Son derece masumane düşüncelere bağlı kalırsak en ufak olumsuz bir tavır alabilir miydiniz?
Elbette çevre korumacı düşüncelere sahip olan kesimler bu masumane düşüncelere olumlu destek vereceklerdir. Ancak bu yeni uygulamanın kendi içinde bazı sorunları da getirmiş olduğunu düşünmemiz gerekmektedir.

Her şeyden önce düşünmememiz gerekir; bu ücretli poşet uygulaması, çevre kirliliğini önlemek için yeterli olacak mıdır? Yani poşetler ücretli olunca çevre kirliliğine bir engel oluşacak mıdır? 25 kuruşluk ücret farklılığı çevre kirlenmesini ne ölçüde engelleyebilecektir? Bu 25 kuruşluk poşet uygulamasının dışında kalan plastik/naylon objeler çevre kirlenmesi konusunda masum mudurlar?

Örneğin; pet şişelerde satılan sular ya da meşrubat için bir düzenleme yapılabildi mi? Körfez gemileriyle yaptığınız yolculuklara dikkat ediniz. İskeleler çevresinde deniz üstünde yüzüp duran nice pet şişeler hangi ölçüde masumdurlar? Ben yanıtını vereyim: bir pet şişede belki 2 tane market poşetinden fazla plastik tüketilmektedir bana kalırsa. Buna göre her plastik pet su şişesi için en az 50 kuruşluk ek fiyat alınması gerekecektir.

Önemli olan plastik tüketimini frenleyici önlemlerin alınmasıdır. Eskilerde geçmişimizde kaynar sularda yıkanıp yeniden kullanılabilen çocuk bezleri, günümüzde bu kere süslü ambalajlarla tek kullanımlı plastiklere dönüşmektedir. Sonuçta neler mi oluyor derseniz? Bakınız; piknik alanlarının çevreleri özellikle pazartesi günü sabahları işin kolayı atık naylon/plastik çocuk bezleri ile kaplanmaktadır. Sormak gerekir; acaba bu türlü tüketimler için bir önlem alınabilecek midir? Velhasıl, gerçek anlamda bir çevre kirliliği önleme çalışması ancak doğru kararlarla gerçekleşebilecektir.

İşyerleri; beyanname vererek torba başına aldıkları 25 kuruşun 15 kuruşunu devlete devredecekler, tüketiciler de torbalar 25 kuruş olduğu için kullanımdan vazgeçecekler bu şekilde bir yanda devlet tüketim başına gelir elde edecek, tüketim de azalacak. Ne diyorsunuz, olur mu dersiniz?
Hayaller güzel değil mi? Hani, Nasrettin Hoca'nın bilenler bilir bir fıkrası vardır koyunlar çitlere sürünüp yünlerini bırakacaklar o yünler değerlendirilecek borçlar ödenecek (!)
Bana kalırsa plastik kullanımı azaltma çabaları buna benziyor galiba.
Esenlikle kalınız...