Tek ilkesi gazetecilik olan; duruşu ile fark yaratan gazetemiz Haberekspres rüştünü ispat etti.
Daha dün gibi... Haberekspres'te ilk yazımın tarihi 4 Şubat 2006... Yılları devirmişiz. En uzun yazdığım yayın organı. Çizgisi değişenin dışladığı olmaktan yüksünmedim hiç!... Ama çizgisini değiştirmeyenin parçası olmak, hele değişmeyene, biat etmeyene tahammülü olmayan günümüz sürecinde paha biçilmez değerde.
Ne büyük gurur; on iki yıl böyle bir çatıda yeriniz olması.
Değişen Türkiye'nin çarkına uymak yerine, kendisi olarak kalmanın çabası içinde olmayı seçmek büyük özveri gerektiriyor. Kolay değil, giderek daha fazla örtülürken üzeri gerçeklerin, doğrunun peşinde olmak!.. En önemlisi de Atatürk'çü çizginin dışına hiç çıkmamak. Ülkenin kurucusuna, varlık sebebimize saldırıların olduğu süreçlerde hiç yalpalamadan vefa duygusu ile daha sıkı sarılmak ve hakkını teslim etmek. Belki de çok zorlu süreçlerimizde bile yazmaktan vazgeçemeyişimizdeki  en önemli itici güç oldu, zikzakların çok yoğun yaşandığı zeminde çizgisinden ödün vermeyen bir çatı altında olmak.
11. yıl vesilesi ile yazdığım teşekkür yazımdan farklı düşünmüyorum. Özgürlüğü soluduğum tek ortam diye yazmıştım. Noktasına virgülüne dokunmadan yayımlanan yazılarım nedeniyle.  "Kesinti, kırpıntı, çekince yok..." demiştim...  18 yaşında hala aynı çizgideyiz... "Yazarken özgür değilseniz, yazmanızın da bir önemi yok demektir"... "Medya özgür değilse, yurttaşlar özgür olamazlar"... o günkü yazımdan alıntılar.
Yaşamımızın belli süreçlerinde daha fazla motivasyona gereksinim duyarız. Kendi merkezli yazılar yazıp, kendisini anlatan olmayı sevmediğimden özel açıklamalara girmeden altını çizmek istiyorum bu motivasyonun.  Özgürlük, soluduğumuz havada giderek azalırken, onu bulabildiğimiz bir zemin varsa, onu güçlendirerek güçlenmeyi seçmeliyiz.
Başta kurucusu ve imtiyaz sahibi Aydın Bilgin, emek deyince aklımıza gelen gazeteci dostumuz, büyüğümüz Yaşar Eyice'yi  vefa ile anmadan olmaz. Gazetemizin var edilip yaşatılmasında emekçisi ve okuru ile katkısı olanlara böylesi günler vefayı dile getirmek  için vesile oluyor. Bir de gazeteciliğin giderek nasıl zorlaştığını... Medyanın demokrasinin, dolayısı ile özgürlüklerin en önemli ölçütlerinden biri; yerel gazeteciliğin zorlu ama yaşatılmasının elzem olduğunu dillendirmenin...
Sınır Tanımayan Gazeteciler'in son raporunda, basın özgürlüğünün demokrasilerde de gerilediği tespiti yer alıyor. Endekste son 12 yılda  Türkiye'nin 57 basamak gerilediği ve 180 ülke arasından 155'inci sıraya düştüğü belirtiliyor. 2002 yılında 99. sırada olduğumuzu belirtirsek aradaki makas daha iyi anlaşılır.
Zorlu bir yolda rüştünü ispat etmek gurur verici.  Böylesi bir çatı altında toplaşmamıza vesile olanlar ile emeği geçen/geçmekte olan herkese; gazetemizi yaşatan vefalı okurlarımıza saygı ve teşekkürlerimle kutluyorum yeni yaşımızı.
Nice başarılı yıllar dileyerek...