Lütfü Dağtaş- Ve  bir gün

Telaşsız bir günümde, 6 Temmuz 2008 perşembe sabahı erken saatte mahalle bakkalımızdan satın aldığım Cumhuriyet gazetesi kitap ekinin birinci sayfasındaki 'Çınarlı Köyün Muhtarı' başlıklı, Attila Aşut imzalı kitap tanıtım yazısı bana adeta göz kırpıyordu. Yazıyı okumaya koyuldum. Jandarma işkencesinden eli ayağı tutmaz durumda çıkmış, Onat Kutlar ile Halil Ergün'ün yatağında ziyaret ettikleri Nâzım'ın mapusane öğrencisi İsmail Başaran, yaşama gözlerini yummuştu ancak onun yetiştirmesi, efsane muhtar, köylü önderi Fevzi Kavuk yaşıyordu, 77 yaşındaydı ve yazar Hasan Öztürk, onun yaşam öyküsünü biyografik roman olarak kaleme almıştı.

İki saat sonra bir kitabevinden aldığım 'Çınarlı Köyün Muhtarı' elimdeydi ve ben İzmir Alsancak'tan Karşıyaka Deniz Bostanlısı'na giden vapurun esintili güvertesinde ilk sayfalarından itibaren okumaya koyulmuştum. Güverteden hiç kalkmasam 15'er dakikalık yolculuklar süresinde, dört beş gidiş gelişte kitabı devirmem işten bile değildi ama Bostanlı İskelesi'nde indim, sessizliğin ağır bastığı bir kıyı kahvesinde okumamı sürdürmeyi yeğledim.  
  
Kitapta anlatıldığı üzere Fevzi Kavuk, 1931'in sert kışında 2 km uzaklıktaki İznik Gölü'nü karşıdan gören yamaçtaki Müşküle Köyü'nde doğar. Baba tarafı Türk, anne tarafı Çerkez'dir. Ailece geçim sıkıntısı olmayan Fevzi'nin babası Kavukların Rıza; değirmeni, davarı, zeytinlikleri olan bir adamdır. Çok çalışkandır. Cinayetleriyle ünlü Müşküle'de genç Fevzi; olgun tavırları, zekâsı ve liderlik nitelikleriyle kısa zamanda sivrilir, sevilir. O güne değin birçok cinayetin işlendiği, erkeklerinin çoğunun belinde, ağzına mermi sürülmüş, ateş etmeye hazır tabanca taşıdığı Müşküle Köyü'nün sevgiye ve dostluğa gerçekten çok büyük gereksinmesi vardır.
    
Fevzi'nin yakın dostlarından birisi, adam öldürdüğü için hapis yatmış, yatarken de Bursa Hapishanesi'nde Nâzım Hikmet ile birlikte kalmış, onu öğretmeni bilip bellemiş köylüsü İsmail Başaran'dır. İsmail Başaran; babasını, öküzlerini zeytinliğine soktuğu için köy meydanında döven iri yarı, kavga sever, içki içip ulu orta silah atan Ömer Sarı'yı öldürmekten hüküm giydiği için dama düşmüş, Nâzım'dan toplumculuğun ilk derslerini almış, içerden bambaşka bir kimlikle çıkmıştır. İsmail Başaran, köyüne bu kimlikle döndüğünde günler aylar boyu Nâzım'ı anlatır, zeytinlerin gölgesinde ezberden koro olarak Nâzım şiirlerinin okunmasına önderlik eder. Böylelikle köylüsüne Nâzım sevgisini aşılar.
    
Harbiyelileri ve deniz astsubaylarını isyana teşvikten 1938 yılında 28 yıl 4 ay toplam ceza alarak tutuklanan, tutuklandığının 13. yılında, 2 Mayıs günü haksız cezasının kaldırılması için açlık grevine başlayan Nâzım'ın; dostlarının ricası üzerine 19 Mayıs'ta grevden vazgeçmesine en çok sevinenlerden biri de Nâzım sevgisini içselleştirmiş Müşküle köylüleri olur. İki ay kadar sonra Nâzım'ın salıverilmesi ise bu sevinçlerini ikiye katlar: Asıl sevinçleri ise iki ay kadar sonra Nâzım'ın salıverilmesi oldu. O günden sonra Nâzım ölünceye dek ondan haber almaya çalıştılar. Sosyalizm, komünizm dendiğinde akıllarına hemen Nâzım geliyordu. Müşküle'de de bu iki sözcük çok sık kullanılırdı...
    
Müşkülelilerin bir başka gururları ise hemşehrileri olarak kabullendikleri Şeyh Bedreddin'dir. Nâzım'ın, 'İznik gölünde akşam oldu./Bedreddin eğildi suya/ Avuçlayıp doğruldu' dizeleri Müşküle'nin toplumcu dünya görüşüne sahip köylülerinin ezberindedir.
    
Süreç içersinde Müşküleli Fevzi Kavuk'un, Türk şiirinde iz bırakmış Hasan Hüseyin Korkmazgil'den, yine Nâzım'ın cezaevinde ressam olarak yetiştirdiği Balaban'a, İnce Memed'in unutulmaz yazarı Yaşar Kemal'a pek çok dostu olacaktır.

Ve Fevzi Kavuk, muhtar oluyor

27 Mayıs 1960 tarihinde, ordunun Cemal Gürsel'in liderliğinde yönetime el koyması üzerine, yaşanan değişim sürecinde DP'lilerin tüm ülkede olduğu gibi Müşküle'de de iktidardan düşmesi sonucu öğretmen Seyfi Alp muhtar olarak atanır. İvedi olarak köyün okulunun yenilenmesi gündeme geldiğinde Muhtar Alp, bu işin organizasyonunun altından kalkamayacağını söyler. Binbaşı kaymakam, liderlik niteliklerini öğrendiği 29 yaşındaki Fevzi'yi 1960'ın Ağustos ayında Müşküle'ye muhtar olarak atar. Fevzi Kavuk, sert ve dik başlı Müşkülelilerin muhtarı olmak istemezse de binbaşı kaymakam önerisinden geri adım atmadığı için görevi kabullenmek zorunda kalır. O artık; hep iktidar karşıtı partilere oy verdiği için hiçbir zaman doğru dürüst devlet yardımı alamayan Müşküle Köyü'nün muhtarıdır. Yönetim anlayışı ve dürüstlüğüyle kısa sürede sevilen sayılan bir muhtar olur. Öyle ki köy okulunun kendilerine ait arazide yapıldığını söyleyen, bu nedenle köy aleyhine dava açan mirasçılara karşı, mirasçıların; küçük kardeşi Nurettin'e kızlarını nişanlamalarını fırsat bilerek ne koparsak kârdır anlayışları üzerine ailece nişanı bozacak denli dirayetlidir.

Yine Türk Siyaset yaşamında onurlu yeri bulunan Mehmet Ali Aybar'ın, Türkiye İşçi Partisi genel başkanı olmasıyla birlikte Müşküleli sosyalistlerin öncüleri İsmail Başaran ve Hasan Çakır ile birlikte, eskisi gibi çevrelerindeki az sayıda gence Nâzım'ın Partisi olan TKP'nin gizli propagandasını yapmayı bırakıp, yeni kurulan yasal sosyalist partinin propagandasını yapmaya başlarlar. Ancak Nâzım ile partisinin sevgisi yüreklerinin en derinindedir. TİP kadrosunda o yıllar daha güzel, yaşanası bir dünya için yola çıkanların adları şöyledir:  İsmail Başaran, Hasan Çakır, Ali Algun, Fevzi Kavuk, Emin Alper, İsmail Kaymaz (Dede), Rıfat Talan, İsmail Güney (Çoban İsmail), Hüseyin Çavdar, İsmail Çalışkan, Kemal Tosun, Emin Çakır, Ahmet Köse, Mehmet Başaran, Faik Aşkın, Durmuş Kalan, Nihat Targan, Mehmet Sabuncu.
    
Yine kitaptan öğrendiğim kadarıyla, Müşküle Muhtarı Fevzi Kavuk, 1965 genel seçimlerinde, ön seçimle TİP'in 1. sıra milletvekili adayı olur. (TİP Genel Merkezi, kontenjana Adnan Cemgil'i yerleştirdiği için Muhtar, seçimlere 2. sıradan aday olarak girecek, TİP'in 15 milletvekili çıkardığı bu seçimlerde oy yetersizliği nedeniyle Meclis'e gidemeyecektir). Ayrıca Müşküle, aynı 1965 genel seçimlerinde, Türkiye genelinde, TİP'in en yüksek oranda oy aldığı köy unvanını elde edecektir. 
    
Müşküle, tüm bu gelişme sürecinde TİP'in Bursa örgütlenmesinde kendini tüm ağırlığıyla hissettirir; İznik, Orhangazi, Yenişehir ilçe başkanları hep Müşküleliler arasından seçilir. Müşküle ayrıca Gemlik ve Mustafakemalpaşa İlçe Yönetim Kurulu üyeliklerine de birer temsilci gönderir.