Lütfü Dağtaş-Bu Kurultay, sandalyeler havada uçuşmadığı, jandarmanın güvenlik çemberi içersinde yapılmadığı için yüreklere su serpti. Kazanan ile kaybedenin katılımcıları el ele selamlamaları da aynı şekilde serpilen suyun uzun süreli olmasını sağladı. Kimlerin yüreğine mi su serpti? 'Parti sağa kaydı', 'Partinin ideolojisi kalmadı', 'Parti kimlik bunalımı yaşıyor' vb. biçimde eleştiriler yöneltenlerin dışındakilerin yüreklerine. Partiyi yönetenler bir süredir neler geveliyorlar, anımsamakta yarar var: 'Yeni CHP', 'Yeni Atatürkçülük' vb. Bir 'İleri demokrasi' demedikleri kaldı. Onu da gün gelir söylerler.
    
Üzücü olan Cumhuriyet'in kuruluşunda, Atatürk Devrimlerinin temelinde harcı olan CHP'nin, ideolojiden soyutlanarak un ufak edilmesi.
    
Oysa bu ülkenin tarihinde; ideolojisi olan, ideolojisi uğruna kavgaya atılan, can veren birçok insanın varlığı söz konusu. Onların anılarının, yağma ve talanı amaç edinmiş bir diktatör bozuntusunun devri iktidarında yaşam olanağı bulan karşıdevrimcilere karşı korunması ise boynumuzun borcu.
Burada, o güzel insanlardan birisini, Öğretim Üyesi-Yazar Cemalettin Aykın'ı bölüm içerisinde anmak, anlatmak istiyorum. Anısına saygıyla.
    
*

Cemalettin Aykın
    
Fransa Provence Üniversitesi (Marsilya) Öğretim Üyesi-Yazar Cemalettin Aykın ile Mordoğan'da, Folklor Araştırmacısı-Yazar Sabiha Tansuğ'un yazlık evinde tanıştım. İki kez bir arada bulunduk ve Sabiha Hanımın evinin bahçesindeki nar ağaçları altında; Manal Koyu'nun dolunayla aydınlanmış dingin suyuna bakarak rakı kadehlerimizi usulca tokuşturduk. (CHP Genel Başkanı, rakı masasındakilere öfkeli olduğunu olağanüstü kurultayda ağzından kaçırdı, değil mi? Olsun, ben korkmadım.) Cemalettin Bey ile ilgili ilk izlenimimi, düşünceli görüntüsüne karşın güleryüzlü ama çok az konuşan bir kişi olarak özetleyebilirim. Sabiha Tansuğ, masada, 'Cemalettin Beyin, Zor Zamanlar adlı romanını mutlaka okumalısın!' diye bir ara sıkı sıkıya tembihlemişti. Kitabı okumadan önce yaptığım araştırmada, 'Zor Zamanlar'ın konusu; XIX. yüzyılda Osmanlı egemenliği altındaki Bulgaristan'da bir kasabanın (Plevne Kasabası'nın) yaşamıdır. Bu çerçeve içinde egemenlik ve bağımlılık koşulları, etnik köken, din, dil ve kültür farklılıkları, kuşaklar boyu, sorunların ana kaynağı olarak yönelimleri belirler.' değerlendirmesi ve 'göç eden ve göçe zorlanan Balkan halklarının tarihsel/sosyal/kültürel evrimini daha iyi anlatan bir eser henüz üretilmedi.' yorumuyla karşılaştım.
    
Her yaz mevsimi eşi Türkan Hanımla gelirlermiş Mordoğan'a çünkü yazlık evleri varmış. 'Her yaz...' sözcükleri beni nedense rehavete sürüklemişti, 'Nasılsa görüşeceğimiz daha çok zaman vardı!' O rehavet içersinde hesap etmediğim gerçek, tüm katılığıyla gelip beni buldu: Cemalettin Beyi, tanışmamızın üzerinden kısa süre geçmesinin ardından, 18 Ocak 2012 günü 84 yaşında yitirdiğimizin haberini aldım. Yaşamın en çarpıcı sürprizi ölüm işte bir kez daha karşımdaydı. Haberi aldıktan sonra Cemalettin Aykın ile ilgili bilgilere ulaşıp, derlemeye çalıştım. İşte biriktirdiklerimden bir demet:
    
Cemalettin Beyi yakından tanıyan hemşehrisi, eğitimci Hami Karslı, onu, 'Niksarlı, yoksulluk içerisinde geçen çocukluk yıllarına karşın durmadan kendini geliştiren bir yapıya sahiptir. Bunda, onun okumaya karşı olan büyük tutkusu rol oynar. Arkadaşları onu ya elinde bir kitap okurken ya da son derece efendice, herhangi bir konuda fikir yürütürken anımsıyorlar' biçiminde anlatıyor.

    
Okuma tutkusu, Cemalettin Aykın'ı (d.1928), daha ortaokul sıralarındayken bilimsel bilgi edinme, dolayısıyla bilinçlenme sürecine sokar. 1950'li yıllarda, 20'li yaşlarda TKP ile tanışır. Tokat Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin Fransız Filolojisi bölümünde okur. Bu süreçte yaşamını Türkan Hanım ile birleştirir. Ülkede komünizm düşmanlığı ortalığı kasıp kavurmaktadır. Ankara'da kütüphane memurluğu yaparken baskılara dayanamaz ve 1970'te Fransa'ya gider. Aykın'ı, bu tarihten sonra Fransa'nın Provence Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nde okutmanlık görevinde görürüz.  
    
Okutmanlıkla yetinmeyen Cemalettin Aykın, aynı üniversitede akademik kariyer çalışmalarına başlar, 1972'de modern edebiyat dalında Maîtrise diploması alır. 1975'te, 'Çağdaş Türk Şiirine Fransız Etkilerinin Toplumsal ve Kültürel Görünümleri' başlıklı doktora teziyle edebiyat doktoru olur. Daha sonraki çalışmalarıyla da Fransa Eğitim Bakanlığı'nın bilimsel değerlendirme üst kurulu 'Jury National'den geçerek aynı üniversiteye 'Maître de conferences' titriyle öğretim üyesi olarak atanır. Dil ve edebiyat dersleri okutmaktadır. Emekli olduktan sonra da yaşamını yine Marsilya'da sürdürür.
    
Aykın'ın özgeçmişinde, 'Zor Zamanlar' adlı bir romanının dışında 'Uzaklara Yolculuk' ve 'Gecenin Bekçileri' adlı öykü kitapları bulunduğunun bilgisi var. Cemalettin Aykın'ın, romanları öncesi; Varlık ve Türk Dili dergilerindeki yazılarıyla tanınmaya başladığını aynı şekilde araştırmalarım sırasında öğreniyorum. Cemalettin Aykın, sonraki süreçte, Adam Öykü dergisinde de, 'Uzaklara Yolculuk' adlı öyküsünü yayımlar. Öykü, inceleme yazıları ve eleştirilerinin ise Varlık, Pazar Postası, Dönem, Dost, Türk Dili, Güzel Yazılar dergilerinde yer aldığını görürüz. Yazar Hami Karslı, 1999'da Türk Dili'ndeki 'Yoksulların Tanrısı' adlı öyküsünden son derece etkilendiğini, belirtiyor, 'Yoksulluğu, umutsuzluğu ve umudu o kadar etkili anlatan başka bir öykü okumamıştım.' diye yazıyor. Hami Karslı'nın, Cemalettin Aykın'ı anlattığı yazısından ayrıca şu satırları da buraya aktarmakta yarar görüyorum: Genelde yurdumuzda iki dünya savaşı arasında doğan bu 1930'lu kuşağın çocuklukları, Atatürk Devrimleri'nin ülkemizde yarattığı aydınlık bir dönemde geçmişti. O yıllara ait görseller incelendiğinde, bugünkünden çok daha uygar, mutlu ve hatta romantik bir yaşamın izleri görülür. O yılların kadınları, bugünkü kadınlardan daha özgürdür.
*
    
Komünist ilan edilmesi

    
1950'li yıllar McCarthy'in korku imparatorluğunu ilan ettiği, komünist avı başlattığı yıllardır. Aykın da, okuyarak elde ettiği bilgi birikimi, eleştirel aklı rehber edindiği için 'komünist' damgasını hemen yer. 1970'e geldiğimizde Cemalettin Beyi, yukarıda değindiğim şekilde Fransa'da görürüz. Uzun yıllar yurda gelmez Cemalettin Aykın. İşte kendisiyle karşı karşıya gelmem de o uzun yıllar sonrasına rastladı. Kendisinden, ideolojik tavrını siyasal yaşamında rehber edinmiş olmasından dolayı çok şey öğreneceğimi umuyordum, olmadı. Dedim ya, ölüm, yaşamın en çarpıcı sürprizidir.
   
İşin beni sevindiren bir yanı, yazar Mehmet Güler'in, 'Edebiyat dünyasında sessizce kozasını ören' diye tanımladığı Cemalettin Aykın'ın, 800 sayfalık 'Zor Zamanlar' romanının 2. cildini de yazıp bitirdiğini öğrenmiş olmam.
    
Cemalettin Beyin anısına saygılarımla...

*
Fransa'da da Fransız Komünist Partisi (FKP)'ne üye olduğunu ve mücadele içersinde yer aldığını yine sonradan öğrendiğim Cemalettin Aykın'ın üyesi olduğu FKP'nin Marksizm-Leninizm dışı "Avrupa Komünizmi" çizgisini ise onaylamıdığının da bilgisini edindim.
Şimdi ne zaman Sabiha Tansuğ'un manal'daki evinde yine dolunaylı uzun söyleşi masalarında otursak, ayın denize vuran ışığında diğer dostlar gibi Cemalettin Aykın'ın da gülümseyen yüzünü görür gibi olurum.