Ali Budak - 'Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında' konulu Başbakanlık Genelgesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun imzasıyla 24 Şubat 2016'da yayınlanmıştı. Genelgeye göre, terörle ilişiği olan memurların görevine son verilecekti. Yayınlanan genelgeye ucu çok açık olduğu ve muhalif sesleri susturma amaçlı yapıldığı konusunda da eleştiriler getirilmişti. Özellikle genelge sonrası eğitim alanındaki muhalif sendikalardan, hükümete yakın sendikalara doğru geçiş arttı. 

Eğitim Bir-Sen'e kayma oldu

Eğitim Bir-Sen'in, norm fazlası olan ve tayin isteyen öğretmenlere verdikleri vaatlerin dışında öğretmenlerin çocuklarının ve eşlerinin işlerini de halletmek için vaatte bulunduğunu ileri süren Eğitim-Sen İzmir 4 Nolu Şube Başkanı Cevat Düzci, 'Kamusal alandaki sorunlara yönelik çözüm önerileri yerine direkt kişilerin sorunlarına hitap eden vaatlerden söz ediyorum. Bunu sürekli yapıyorlar. Hatta en son stajyer öğretmenlerin adaylıklarının kalkması için hepsine tehdit uygulandı. Eğitim Bir-Sen'e üye olmazsanız, stajyerliğiniz kalkmaz diyerek Türkiye genelinde ve İzmir'de bin öğretmenin üzerinde üye kaydı yaptılar. Hatta İzmir'de bizden yetkiyi de bu şekilde aldılar. Durum bundan ibarettir. Muhalif ses istemeyen hükümet bunun için elinden geleni yapıyor. İnsanın kendi celladına aşık olmaması gerekir. Küçük çıkarlar için Eğitim-Sen'den ve diğer sendikalardan hükümete yakın olan özellikle Eğitim Bir-Sen'e kayma yaşandı. Bugünü kurtarmak için yapılanların yarınları tehlikeye attığı görülmek istenmiyor. Kişisel yarar, toplumsal yararın üstüne çıkamaz diyoruz' diye konuştu.

'Yarınlarımız için mücadele etmeliyiz'

Başbakanlığın çıkardığı genelge sonrasında eğitim emekçilerinin üzerinde özellikle son 4 ayda büyük bir baskı oluşturulduğunu belirten Düzci, sözlerini şöyle sürdürdü: Bu baskıyı yaparken de öğretmenlere Eğitim Bir-Sen'i adres gösteriyorlar. Buralara gelirseniz sorunlarınız çözülür, diyerek ilerleniyor. Bu çabaların hepsi toplumu yeniden tasarlamak için yapılıyor. Bugününü kurtaranların yarınlarında ne yapacaklarını düşünmesi gerekiyor. Yarınlarımızı kurtarmak için daha çok birlik olmalıyız. Eğitim Bir-Sen'in başkanı '402 bin üyemizle, Cumhurbaşkanı'nın başkan olması için her şeyimizle çalışacağız. Erdoğan'ı başkan yaptıracağız' dedi. Bu sendikanın konusu değildir. Eğitimde bu kadar sorun varken, en büyük sorunumuz başkanlık mı? Bu anlamda Eğitim Bir-Sen'e üye olanların bunları da görmesi gerekiyor. Biz bütün emekçileri yarınlarımız için mücadeleye çağırıyoruz. 

'Hormonlu büyüyen sendika'

Hükümete yakın olduğu söylenen Eğitim Bir-Sen'in koltuk, norm sorununun çözüleceği, rahat okullara tayin vaatleriyle devşirme yaptığını ifade eden Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Bülent Turan, 'Müdür ve müdür yardımcılarının odalarında, öğretmenlere mobbinge varan tarzlarda sendika değiştirme baskısı yaptıkları bilgisini alıyoruz. Kendisini kendisi temsil etmesi gereken eğitimciler, baskı ve sindirmenin yanı sıra iktidarın gücüne dayanan küçük çıkarları doğrultusunda sendikaya üye oluyor. Öğretmen odalarında sendikalar sadece öğretmenlerin hakları için çalışarak üye yapabilir. Hiçbir sendika baskı yaparak üye sayısını arttıramaz. Burada öğretmenlere de çok iş düşüyor. Korkuya ve sindirmeye direnmesi gerekiyor. Kimse kimseyi zorla üye yapamaz. Ancak adı geçen sendika da İzmir ve Türkiye genelinde siyasi iktidarın gücünü kullanarak hormonlu büyüyor.' dedi. 

'Emekçiler, dik ve onurlu olmalı'

Ortaya konan öğretmenlerin değerlendirme kriterleri taslağının çok yeni bir gelişme olduğunu kaydeden Turan, sözlerini şöyle tamamladı: Bu taslak çok yeni olduğu için değerlendirme yapamıyorum. Ancak her zaman bu işlerin objektif ve nesnellik ilkesiyle yapılması gerektiğini belirttik. Yeni taslakta, müdürün de çok etkili olduğu bölümler var. Bunlar ilerisi için ciddi sorunlara yol açabilir. Bunun yanı sıra 657 sayılı yasa yavaş yavaş değiştiriliyor. Güvencesizleştirilen öğretmenlerin geleceği, amirinin iki dudağı arasına bırakılacak bir sistem oturtulmaya çalışılıyor. İktidar, eğitim sisteminde yapmak istediği dönüşümleri adım adım gerçekleştiriyor. Bütün bu süreçlerde, sendikaların sendikal faaliyetlerini sürdürmelerini ve çalışanların da dik ve onurlu olmasını istiyoruz.