Lütfü Dağtaş- Numune'den öğrencileri daha önceden haberli kıldıklarından; Halim Öğretmenimizi, artık yerleşik olduğu Urla'daki Darüşşafa Rezidans'ta bizi bekler bulduk. Karşılama sırasında, 'Çocuklar, çok heyecanlıyım,' demeden yapamadı. Öğrencilerinin gelirken yanlarında getirdikleri, içinde bulunduğumuz nisan ayının coşkusuyla daha bir güzel açmış saksı çiçekleri kendisine sunuldu. Ardından hayli geniş bir salondaki koltuklara öğretmenimizi tam karşımıza alacak biçimde yarım daire olarak oturduk. Hepsinin gözlerinin içine sevgiyle bakarak, 'Affedersiniz; yaş biraz geçti, o nedenle teker teker kendinizi tanıtır mısınız lütfen,' dedi. Öğrencileri kendilerini tanıtırlarken Numune Kız Koleji mezuniyeti sonrasında ne eğitim aldıklarını, nerelerde çalıştıklarını söylediler, torun sahibi olmuşlar torunlarının adlarını verdiler. Bir ikisi dayanamayıp Halim Öğretmenin, derslerini zamanında çalışmadıkları için kendilerini nasıl cezalandırdığını tatlı bir anı olarak aktardı. Ben sıranın en sonundaydım, Numune mezunu bayanların arasında ne arıyordum, kendimi tanıtmam sırasında bunu aktarmam gerekiyordu:
    
-Değerli Öğretmenim. Ben de Numune'ye komşu Karşıyaka Erkek Lisesi'ndenim. Bundan beş altı yıl önce Sevdal ile tanıştığımızda, onun Numuneli olduğunu öğrenince, 'Şu sizin Numune'nin ünlü taş duvarlarını bir türlü aşamazdık,' dediğimde beni hoş bir sürprizle taçlandırmış, eski mezunlar olarak bir buluşmalarına konuk etmiş, böylelikle taş duvarları aşmamı sağlamıştı. Bugün Sevdal ve arkadaşları yine hoş sürprizlerini sürdürdüler, işte şu an taş duvarları aşmanın ötesinde Numune'nin Ünlü Müdürü Halim Beyin makamına değin ulaştım!  
    
Bu içinde nükte barındıran kendimi tanıtma faslından sonra toplu fotoğraflar çekildik, anılar birbirini kovaladı. Ardından yemek salonunda bizler için ayrılan köşede hepsi birbirinden lezzetli zeytinyağlı yemeklerimizi, ardından da kazandibi tatlılarımızı yedik. Halim Erker Öğretmenimiz, halen kalmakta olduğu Darüşşafaka Rezidans adını taşıyan Huzurevi ile Sev Vakfı tarafından çalıştırılan bitişiğindeki diğer huzurevinin kuruluş sürecini bizlere özetledi. Her iki huzurevi de deniz görmeyen ancak çok yakındaki Ege Denizi'nin iyot kokulu esintisini alan, ağacı hayli bol bir yamaçta kurulmuştu. Sev Vakfı'nın kuruluşu da Halim Öğretmenimizin eseriydi. Yıllar önce çocukların eğitimlerine ilişkin çağdaş kurumları kurup yaşama geçiren Halim Öğretmenimiz, insanların yaşlılık dönemlerinin de bakımlı ve huzur içinde geçmesi hedefinden hareketle Sev Vakfı'nı kurmuş, uzun yıllar başkanlığını üstlenmiş, bu iki huzurevinin kurulmasına öncülük etmişti. Urla'dan çıkıldığında Çeşme yönüne giderken Özbek Köyü yolunu geçip sağa kıvrıldığımızda hemen karşımıza çıkan cennet içindeki bu iki huzurevinde, Halim Öğretmenimizin bıraktığı izler hemen göze çarpıyordu. Bunlardan birisi de onun adını taşıyan kütüphaneydi ve Halim Öğretmenimiz, Numuneli öğrencilerinin bu kütüphaneyi görmelerini özellikle arzu etti. Ardından kaldığı 30 metrekarelik odasına davetliydik. Odasında, Karşıyaka Belediyesi'nin 1751/1 Sokağa adını vermesi dolayısıyla 3 Şubat 2012 günü düzenlenen törende çekilen fotoğrafları bize izlettirdi. Eşi Fatma Hanımı birkaç yıl önce yitirmişti. Kızı İnci, oğlu Kamil, torunları Emin, Semlin, Sevgin, Candan, torun evlatları Zeynep, Dalya, Ekin adlarını dilinden düşürmediği en yakınlarıydılar. Duvarlar aile bireylerinin fotoğraflarıyla renklendirilmişti. Odasında televizyon dışında mükemmel olarak kullandığı bir bilgisayarı (Başında çok zaman geçiriyorum, interneti biliyorum, açıklamasını yaptığında yine yaşı doruklara ulaşmış olan eposta arkadaşlarım Sinema Yönetmenimiz Lütfi Akad'ı, 3 dönem İzmir Milletvekilliği, bir dönem Cumhuriyet Senatosu üyeliği yapmış olan, İsmet İnönü'nün CHP Genel Başkanlığı sırasında en son Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş Sayın Şeref Bakşık'ı, Folklor Araştırmacısı Yazar Sayın Sabiha Tansuğ'u, Yazar Yüksel Pazarkaya ile bisiklete, fotoğraf makinalarına olduğu gibi bilgisayara da düşkünlüğünü kısa sürede ortaya koyan annem Merdiye Dağtaş'ı sevgiyle anımsadım), raflarda düzenli biçimde dizili Viyana Senfoni Orkestrası'na ait klasik müzik cd'leri vardı. 'Klasik müzik hemen her gün dinlemeden yapamadığım bir müzik türüdür. Viyana Senfoni'nin bütün yeni yıl konser kayıtları bende mevcuttur' diye kısa bir açıklama yaptı.
    
Numuneli mezunlar gibi diğer eski öğrencilerinin de sıklıkla ziyaretlerinden son derece memnun olduğunu bildirdi. Dahası yine eski öğrencilerinden Gönül Akdağ, Zuhal Atar hanımefendiler de kendisi gibi Residans'ta kalıyorlardı. 'Huzurlu bir ortamdayız. Hepimiz çok mutluyuz' dedi.
    
Kendisi gibi Karşıyaka'dan eğitimciler Zühal -Yücel İzmirli çiftinin kaleme alarak yayımladıkları, yaşamını aktardıkları, 'Bir Manastır Çınarı' adlı kitap ise Halim Öğretmenimizi bir başka taçlandırmıştı.
    
Halim Öğretmenimizin yanından ayrılırken eski mezunlardan Numuneli bir öğrencisinin yüksek sesle söylediği, 'Değerli öğretmenimiz, bizleri hep kendi çocuklarınız gibi sevdiniz, size çok teşekkür ederiz' tümcesi ağaçların arasında, kuş sesleri içinde adeta heykele dönüştü.
     *
    
Gerçekten çok mutluydum, Karşıyaka Çarşısı'nın İskele'yi hemen karşıdan gören girişinde, 1970'lerde var olan ünlü Hergele Meydanı'nın gençlerinden birisi olarak yıllar sonra Numune'nin o aşılamaz taş duvarlarını aşmış, aşmanın ötesinde Müdür Halim Erker'in odasına bile ulaşmıştım. Bu, mutluluk değil midir sizce?