Girişimcilerden sık sık söz ediyoruz. Teşviklerden de...
Hatta sürekli, sıkıntıdan kurtulmamız için, 'Yerli müteşebbise teşvik ve destek arttırılmalıdır' diyoruz.
Ama bu arada önemli bir konuya da değinmek istiyorum, ülkemizde 56 bin yabancı firmanın 6790'ı Suriyeli!
Ve ülkemizdeki yabancı firma sayısı ve Suriyeli firma sayısındaki artış devam ediyor...
Söz konusu firmalar faaliyet alanlarına göre sınıflandırıldığında, ilk on sırada, Toptan ve Perakende Ticaret, Gayrimenkul, Kiralama ve İş Faaliyetleri, İnşaat, Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri, İmalat Sanayii, Oteller ve Lokantalar, Diğer Hizmet Faaliyetleri, Eğitim Hizmetleri, Sağlık İşleri ve Sosyal Hizmetler, Tarım, Avcılık ve Ormancılık sektörleri yer alıyor.

Artık geri dönmezler

Suriye'de yaşanan sürecin ülkemizde  beş milyona yakın bir göçün oluşumuna neden olduğunu biliyoruz. Suriyelilerin önemli bölümü kaçak yani kayıt dışı çalışan durumunda bulunuyor. Kayıtlara göre 6790  firmanın hiçbiri İzmir'de değil...
Her ne kadar, 'geri döneceğiz!' demelerine rağmen, yaşanacak sürecin Suriyelilerin geri dönüşlerini değil yerleşik düzene geçeceklerini gösteriyor. Kayıt dışı ile bu rakam ciddi boyutta bulunuyor. Önemli olan ve bizim de savunduğumuz nokta şu:
Yabancı yatırımcıya sağlanan olanakların yerli olanlara da sağlanması...

Yerlilerin eli taşın altında

İncelersek, ilk sırada yer alan, toptan perakende ve ticaret gayrimenkul işleri yabancıların ilgi alanı olduğunu görüyoruz.
Nedense; maddi ve manevi külfeti yüksek olan  sektörlere yabancılar çok yaklaşmadıklarını, günlük kolay getiri sağlayan işleri benimsediklerini anlıyoruz. İmalat sanayi ve ağır sanayi yükü yine yerli müteşebbisimizde. Bu bağlamda da düşünürsek, yerli müteşebbise teşvik ve destekler kesinlikle artırılmalı.

Emek kolay ödenmez!

Unutmamak gerekir; 'Emek en yüce değerdir!'
Ülkemizde çalışma hayatında yaşanan sorunlar, talepler ve yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz. Stajyer öğrenci ve çırakların sigortalılık sorunu, geçici işçilerin İşsizlik Fonu'yla ilgili talepleri, çocuk işçi sayısı, 4/C'li ve taşeronların kadro beklentileri, iş cinayetleri, 2000 yılından sonra emekli olanların intibak yasasıyla ilgili mağduriyetleri, ilaçta katkı payı, sendikal örgütlenme sorunu ve mevsimlik işçilerin yaşadığı dram!
Bu yazdıklarımı; örnekler ve rakamsal boyutlarıyla anlatabiliriz. Konuştuğumuz stajyer öğrencilerin, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından yararlandıklarını, malullük, yaşlılık sigortası hükümlerinden yararlanmadıklarını öğrendim.
Zaten bunu işverenler ve müşavirler çok daha iyi biliyor. Üstelik bu yazdıklarımdan çıraklar da yararlanmıyor!
Acaba onları istihdam içinde göstererek önümüzdeki süreçte bunların yararlanması için olumlu bir gelişme olabilir mi?
Ümit kesilmez değil mi?
Stajyer öğrenci ve çırakların sigortalarının çalışmaya başladıkları gün itibarıyla başlamasını umarım yaşama geçirilir.
Güzel haberi İzmir Milletvekili, Başbakan Binali Yıldırım'dan bekliyoruz.

Kesinti yapılıyor ama...

Geçici işçilerden da İşsizlik Fonu'na para kesintisi yapılıyor. 2002 yılı Mart ayından 2017 yılı Ekim ayı sonuna kadarki rakamları incelersek;  yaklaşık 8 milyon 962 bin kişinin başvurduğunu, bunlardan 5 milyon 706 bin kişinin yararlandığını görüyoruz. İşçi temsilcileri; İşsizlik Fonu'na para kesildiğine göre neden bu geçici işçilere işten ayrıldıkları sürede kısmi de olsa bir yardım yapılacak düzenleme gerçekleştirilmiyor?
Hem para alınıyor, hem de para verilmiyor, deniliyor.

Çocuk işçiler ne olacak?

Bu arada önemli bir sorunu da dile getirelim:
Çocuk işçi sayısının giderek arttığı bakanlık tarafından belirlendi. Hatta hafta içinde tarlaları bile dolaşan bakan, çocuklara 'Siz okula gidin, boş zamanınızda spor yapın' önerisinde bulundu. Acı gerçek şu:
Bu çocuk işçilerin bir kısmı okullarda okuması gerektiği hâlde ailelerinin mağduriyetleri nedeniyle çalışmak durumunda kalıyor. Çocuk işçilerin hem çalışması hem de okullarıyla ilişkilerinin kesilmemesi için de bir çalışma ihtiyaç var.
İş cinayetlerinde ise Türkiye'nin Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü!
Bunun giderilmesi gerekirken bu yıl çıkan 2 ayrı torba yasada iş güvenliğiyle ilgili kanunda öteleme gerçekleştirildi.
10 kişiden 50 kişiye doktor ve iş uzmanının olması gibi bir zorunluluk getirildi, oysa çoğu kaza 10 kişilik iş yerlerinde oluyordu. Bu anlamda da uygulamada yapılanların söylenenle örtüşmediği görülüyor.

DİP EKSPRES

Mermer devri başladı


Travertenin Avrupa ve Amerika pazarlarında gerilediğine dikkat çeken Mustafa Selçuk Çevik, yeni pazarlar bulunması için İhracatçı Birlikleri'ne çağrıda bulundu. Mermerin de aynı akıbeti yaşamaması için mutlaka markalaşmaya gidilmesi gerektiğini belirtti. Çevik, maden sektörü ihracatının ilk 10 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 arttığını kaydetti. Porselen ile traverten arasında fiyat farkı kalmayınca Amerika ve Avrupalı müşteriler porselen döşemeye yöneldi. Son 3 senedir Amerika ve Avrupa'da piyasaların mermere yöneldiğini kaydeden Çevik, 'Bunun için traverten satabileceğimiz yeni gelişmekte olan pazarlar bulmamız lazım. Çünkü traverten mermerin bir alt kategorisi. Yani artık Amerika'da traverten devri bitti, mermer devri başladı. Traverten için Venezuela, Peru, Meksika, Arjantin gibi yeni pazarlar bulmamız gerekiyor. İhracatçı Birlikleri'nin sektöre yön vermesi lazım' şeklinde konuştu.