Cuma günü oynanan Gençlerbirliği-Galatasaray maçı öncesinde iki kulüple ilgili son dakika haberleri spor sayfaları yerine siyaset sayfalarında yer aldı. Önce siyaset sayfaları mansetlerinde Gençlerbirliğinin medyatik baskanı İlhan Cavcav'ın açıklamaları yer buldu. Cavcav son dönemlerde oynanılan spor müsabakaları öncesinde çalınan İstiklal Marşının ıslıklandığını belirterek artık spor musabakaları öncesinde İstiklal Marşının okunmamasını ve sadece milli mücadeleler öncesinde söylenmesi gerektiğini belirtti. Milli marşımızın gerekli gereksiz her yerde çalınmasını doğru bulmamakla birlikte uygulamanın kaldırılması önerisine sebep gösterilen ıslıklamayı önleme duşüncesinin dikkatle analiz edilmesi gerektiğini düsünüyorum.

2005-2006 yıllarında askerlik görevimi gerceklestirmek için Şırnak'ta bulundum. O dönemlerde günlük hayatta futbol takımı forması giymek giderek artan bir moda halindeydi. Ben de haftasonları sivil olarak çarsıya cıktığımda bazen Altay bazen Milli takım formamı giyerek bu modaya ayak uyduruyordum. Bazen arkadaşlarım milli takım forması giymemin sakıncalı olabileceğini belirterek beni uyarıyorlardı. Benim onlara cevabım kendi ülkemde kendi milli takımımın formasını giyemeyeceksem buraya kendi ülkemiz diyemeyeceğimiz ve burada işimizin olmayacağı cevabıydı. Bugün gelinen noktada devletin resmi organizasyonu olan spor müsabakalarında İstiklal Marşı okunamaz hale geliyorsa o şehirlerde bulunan Vali-Emniyet Müdürü ve diğer devlet görevlilerinin orada ne işi olduklarını sorgulamalıdırlar. Eger devlet bir şehirde İstiklal Marşının bile okunmasını saglayamıyorsa oradan pılını pırtısını toplayıp ayrılmalıdır.

Yeni yıl oncesi 'Yeni Turkiye' söylemiyle her yerde karşılaşıyoruz. Sanırım yeni yılda yeni Türkiye'de yöneticiler ülkenin hem fiziksel hem de psikolojik sınırlarını belirleyecekler. Yine 2005-2006 yılında hepimizin haykırdığı bir slogan vardı: 'Sehitler Ölmez Vatan Bölünmez'. 2015'e 3 gün kala şimdi ne düsünüyorsunuz acaba. Acaba aynı sloganı aynı inançla ve kararlılıkla haykırabiliyor musunuz? Bu on yılda ülkeyi yönetenler çözüm süreci söylemi altında teslimiyetçiliği kabullenenler bu durumun tek sorumlusu degil midir?

Cuma gününün siyaset sayfalarında yer alan ikinci spor kulübü haberi Galatasaray Futbol takımının Cumhurbaskanı Recep Tayyip Erdogan tarafından makamında kabuluydu. Basına yansıyan detaylardan bunun planlı bir gorüsme olmadığı ve anlık bir karar olduğunu anlıyoruz. Futbolla cok az içiçe olan biri bilir ki maç günü sporcuların maça konsantrasyonları cok önemlidir. Adete dıs dünyayla tüm kapılar kapanarak futbolcular sadece oynayacakları maça odaklanırlar. Maç günü tüm kafileyi siyasi bir ziyarete alet etmek tamamen spor dısı bir tutumdur. Galatasaray yöneticisi Abdurrahim Albayrak'ın bu gorüşmeden çok şeyler kazandık açıklamasının derinliğini de merak ediyorum. Bizler İzmir'de evimiz hatta mabedimiz Alsancak Stadından kapı dışarı atılırken bu ziyaret Galatasaray'a ne kazandırmıştır? Bu ziyaret karsılığında neler vaad edilmiştir?

Gorülen odur ki yeni yılda yeni Turkiye'de yine kişilere makamlara yakın olmak hak kazanmanın yolu olacaktır. Spora siyasetin giderek daha da yogun bir şekilde sokulacağı aşikardır. Belki bugün Abdurrahim Albayraklar kazanacaktır ama tarih her zaman onları Abdurrahim Albayrak olarak anımsayacaktır.

Yeni yıl kutlamak helal mi haram mı sorularına en iyi cevabı Hurriyet Gazetesindeki kosesinde Ahmet Hakan verdi.  Seksenbin işçinin maaşına bedel saat takmak helal *Yolsuzlugu hırsızlıktan daha az günah saymak helal *Onca iddiaya ragmen yargılanmamak icin binbir takla atmak helal *İşçi ölümlerine duyarsız kalmak helal *Sosyal medyada ayet sallamak helal *Şaibeli yolsuzluk paralarını faiziyle iade etmek helal *Haber yapan muhabirin eşini ekmeginden etmek helalken yılbası kutlamak haramsa... We have a problem Houston.
Herkese yeni yılda sevdikleriyle birlikte sağlık ve mutluluk dilerim.