Tüm tüketicilerin, kaliteli ve yeterli enerjiye, sürekli şekilde ve ödenebilir koşullarda ulaşabilmesi şarttır.
Yerli kaynaklara öncelik veren, insan odaklı ve sürdürülebilir enerji üretimi önceliğimiz olmalıdır.
Çevre ve toplumla uyumsuz, yerel paydaşların karşı çıktığı projeler umut ettiğimiz gibi uygulama alanı bulmamalı.
Yine hepimizin bildiği gibi, giderek artan enerji ithalatı ekonomimiz üzerinde büyük bir yük oluşturduğu gibi yüksek cari açık vermemize neden oluyor.
Enerjide dışa bağımlılığımız, ayrıca dış politika ve güvenlik sorunlarına da yol açıyor.
Bu yüzden dışa bağımlı fosil yakıtların enerji tüketiminde ve elektrik üretimindeki payının düşürülmesi bir gereklilik oldu.
Uzmanların belirttiği gibi doğal gaz ve kömüre dayalı elektrik üretimine kısıtlamaların getirilmesi ve üretimdeki paylarının düşürülmesi gerekiyor.
Her zaman belirttiğimiz gibi; mevcut elektrik tüketimimizin üç katından fazlasına karşılık geldiğini bildiğimiz yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretimindeki payının artırılması için gerekli çalışmalar zaman yitirilmeksizin yapılmalı.
Yenilenebilir kaynaklarımızı harekete geçirmekte enerji kooperatifleri bir seçenek oluşturuyor.
Yine belirtildiği gibi tamamen yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızı rant odaklı yaklaşımdan uzak olarak enerji kooperatifleri kanalıyla devreye aldığımızda hem enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak, hem de çevreyle uyumlu bir enerji üretimi gerçekleştirmiş olacağız.
Bunları Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden esinlenerek aldım.
Çünkü ülke olarak son yıllarda enerjide dışa bağımlılığımız hızla artarak yüzde 75'e çıktı.
İthalatta en büyük kalemi enerji oluşturduğu için cari açığın artmasında da etkili oluyor.
Uygulanan ve uygulanması planlanan enerji politikaları geleneksel enerji kaynaklarına yönelik olup, çok zengin bir potansiyele sahip olduğumuz yenilenebilir enerji kaynaklarımızın yüksek miktarlarda devreye alınmasıyla ilgili etkili kararlar hayata geçirilmiyor.

Dünya kabul ediyor

Paris İklim Anlaşması'nın fosil yakıt döneminden temiz enerji teknolojilerine geçişi işaret ettiği kabul ediliyor.
Günümüzde yenilenebilir enerji artık gerçek bir alternatif haline geldi.
Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre 2015 yılında dünyada devreye giren elektrik santrallerinin yüzde 90'ı yenilenebilir enerjiden oluşuyor.
Şunu da unutmamamız gerekiyor:
Enerji yatırımları ağırlıklı olarak büyük sermaye tarafından kontrol ediliyor...
Büyük ölçekli enerji santralleri büyük sermaye sahipleri tarafından kuruluyor.
Ve bütün dünyada yenilenebilir enerji ile birlikte katılımcı bir enerji sektörü oluşması için girişimlerde bulunuluyor.
Bu nedenle bizim de bu konuya gerekli hassasiyeti gösterip, desteği devlet olarak sağlamamız gerekiyor.
Ülkemiz, bilindiği gibi, enerjide yüksek oranlı olarak dışa bağımlı durumda.
2000 yılında dışa bağımlılık oranımız yüzde 67 iken, 2015 yılında yüzde 75'e ulaştığı hesaplandı.
Hükümetlerin enerji politikaları bu şekilde devam ettiğinde bu oranın daha yukarılara çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Ülkemiz zengin olarak kabul edilen yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip olduğuna göre artık bu konu sanayicimiz kadar, tüketici olarak bizleri de yakından ilgilendiriyor.
Işıl ışıl kentler, ucuz enerji istiyorsak buna dikkat etmemiz gerekiyor.

Alım gücü eriyor

Bu arada ekonomideki gelişmelere de bir göz atarsak; asgari ücretlinin alım gücünün ise 82 gıda ürünü karşısında adeta eridi.
Şu anda gördüğümüz şu:
Hayat kolaylaşmadı, sadece borçlanma kolaylaştırıldı.
Bugün Türkiye'de 31 milyon kişi bankalara borçlu.
Yani çocukları, yaşlıları saymazsak neredeyse herkes borçlu!
İnsanların 10-20 yıl borç ödeyerek ev almasını bile kendi başarıları gibi yansıtıyorlar.
Türk halkı bu borç sarmalından da bir an önce kurtarılmalı, buna çözüm bulunmalı.
Yani artık makam için değil vatan için, insanlarımız için çalışma zamanınız geldi.
Dolaylı olarak yüzde 72 vergi alınan, dolaysız olarak direkt bazılarına verilen bir vergi düzeninde olan ülkeyiz.
Bakanlıkların bütçelerini vergiden düşersek acaba yük azalır mı?
İşte bunlara biraz kafa yormamız gerekiyor...
Bu arada sizi biraz güldüreyim:
Atanamayan öğretmenler hepsi iş buldu.
Nasıl mı?
Taşeron oldu, simitçi oldu.
Onlar işini halletti.
Zaten teknik olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir yetkisi yok ki. Akşamdan sabaha TEOG falan değişebiliyor. Yani Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesini vergiden düşersek bir miktar işe yarar.

***
DİP EKSPRES

Hayırlı bir iş!


Türkiye'nin ihracat şampiyonu sektörlerinden züccaciye sektörünü tek çatı altında toplayan Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER), Uluslararası Down Sendromu Federasyonu (UDF) ile 'ZÜCDOWN Mesleki Eğitim ve İstihdam Projesi"ni başlatarak down sendromlu 8 gencin ZÜCDER üyesi Karaca, Schafer, Korkmaz, Bernardo, Hisar, Hürsultan ve Akyüz Plastik'te istihdam edilmesine olanak sağlıyor.
25 Aralık'taki toplantıya; ZÜCDER Başkanı Uğur Kaymak, UDF Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Abdullah Tuncay, Karaca Yönetim Kurulu Başkanı Arif Karaca, Schafer Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Aslan, Korkmaz Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Korkmaz, Bernardo Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Sözen, Hisar Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Erdoğan, Hürsultan Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yazıcı, Akyüz Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz katılıyor.