Ülkemizde, spora son yıllara borçlar damgasını vuruyor. Ödenmesi gereken paralar, silinen puanlar, transfer yasakları ve daha neler neler var spor kulüplerimizin başında.

Buca'dan bir haber geldi. Eski futbolcusu Dady'e ödemesi gereken 5 milyon 700 bin liralık borcu ödenemezse, küme düşme cezası alabilirmiş. Bu nedenle kampanya yapıldı. Ama gel gör ki toplanan para sadece ve sadece 7 bin liraymış. O kadar yüksek meblağdaki borcun yanında, toplanan bu paraya, para bile denmez. Dolar ve euro nefes almadan tırmanıyor, paramız gittikçe pul oluyor. Zam üstüne zam geliyor, birçok kişi evine ekmek götürmekte bile zorlanıyor. Bu şartlar altında para toplamak da çok çok zor.

Belediyelerin görevi değil
 
Para bulunmayınca gözler belediyelere çevriliyor. Kulübün bulunduğu semtin belediye başkanlarından kulübe maddi destek yapılması isteniyor. Bir zamanlar belediyelerin, profesyonel sporları desteklemesinin yasaklanacağı konuşuluyordu. Bu, konuşmalarda kaldı, destekler tam gaz devam etti. Hatta Belediyespor adıyla kulüpler türedi, bu kulüplere büyük paralar yatırıldı.
Belediyelerin görevi, kendi bölgesinde yaşayanlara hizmet etmektir. Spora katkısı da o bölgede yaşayan kişilere olabilir ancak. Başka yerden getirtilen insanlara para vermek görevi değildir, asla da olamaz.
Belediyelerin spor adına yapacağı şey, spor alanları inşa etmek ve insanların spor yapmasını sağlamak. Bunları yaparken de yetenekli olanları, profesyonel kulüplere göndermektir; profesyonel kulüp kurmak veya desteklemek değildir. Belediyelerin gücü, profesyonel kulüplere yetmez, yetse de halka hizmet etmek için verilen paralar, bu kulüplere harcanamaz.

Halk sessiz kalıyor

Birçok belediye başkanı, seçimlerde tekrar seçilmek için özellikle futbola para akıtıyor ama halk hiç bir şekilde bunun hesabını sormuyor. Diğer bir taraftan da sporda eşitsizlik doğuyor. Kendi yağıyla kavrulmaya çalışan kulüple, sırtını belediyeye dayamış kulüp asla bir olmaz.
Belediyelerin alt yapıyı bırakıp, üst yapıya para akıtmasıyla da bu ülkede futbolcu kesinlikle yetişmez.  
Bir acı tarafı da var bu durumun. Belediyeler değişik dallarda spor okulları açıyor ve buralara küçük çocukları alıyor. Ancak açılan okulların hemen hemen hepsi ücretli. Buraya kayıt olanlar için para ödemek gerekiyor. Milyon liralara top oynayan futbolculara para akıtan belediyeler, karnını doyurmakta bile zorlanan vatandaştan para alıyor. Parası olmayanların çocukları spordan uzak kalıyor. Acınası bir durum ama gerçek.
Belediyeler profesyonel kulüplere 1 kuruş bile para aktarmamalı, amatörlere sahip çıkmalı, bedava spor okulları açarak buralarda yetenekli olan sporcuları yetiştirmeli. Bu sayede de ülkemizde spor kulüplerinde olmayan altyapıyı, bir nevi gidermiş olurlar.

Formula 1 heyecan verdi

Formula 1 yaz arasına girmeden, izleyenlerine heyecan dolu bir hafta sonu yaşattı.
Macaristan Grand Prix'inde Hungaroring Pisti'nde yapılan antrenman turlarına Ferrari takımı damga vurdu. Rakiplerine nazaran çok iyilerdi ve de favoriydiler.
Cumartesi akşamüstü sıralama turlarına geçildiğinde yağan yağmur tüm hesapları değiştirdi. Yağmur önce pistin bir kısmını ıslattı. Takımlar yağmur lastiğine geçiş yaptı. Yağmur pek etkili olmayınca normal zemin lastikleri takıldı. Bu şartlara ne kadar çabuk uyum sağlanırsa, o kadar kazançlı çıkılır. Lastik seçiminde geç kalındığında en hızlı pilot, en kötü dereceyi bile alabilir. Yağmurlu zeminde atılan turla, kuru zeminde atılan tur arasında yaklaşık 20 saniye fark oluyordu. Hava şartlarına zamanında uyum sağlayamayan Red Bull takımının kendisinden çok şey beklenen pilotu Daniel Ricciardo, 12. oldu.
Sonradan yağmur şiddetli yağmaya başladı. Bu yağmur, Mercedes takımının ekmeğine yağ sürdü. Çünkü Mercedes'in araçları, lastikleri sıcak ve kuru pistte çok çabuk ufalıyor ve performans kaybına neden oluyordu. Yağan yağmur ve düşük sıcaklık sayesinde sıralama turlarının ilk 2 sırasını ele geçirdiler. Birinci Lewis Hamilton, ikinci Valtteri Bottas, üçüncü Kimi Raikkonen ve dördüncü Sebastian Vettel oldu.

Yarış günü günlük güneşlikti

Pazar gelip çattı. Yağmur yoktu ve yağma olasılığı da çok azdı. Bu da 3 ve 4. sıradaki Ferrari pilotları için umut verici bir durumdu. Yarışa Sebastian Vettel yumuşak lastiklerle başladı. Plan, aracı daha hızlı yapan ultra yumuşak lastikle yarışa başlayan lider Hamilton'la farkı korumak, Hamilton yumuşağa, Vettel de ultra yumuşağa geçtiğinde, son turlara doğru yaklaşıp geçmekti.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Raikkonen'in pit stopta yaşadığı sorunun bir benzerini, Vettel de yaşadı ve çok kıymetli saniyelerden oldu. Her ikisi de Bottas'ı geçebilecekken, bu sorun yüzünden gerisine düştüler, farklı turlarda. Ama özellikle Vettel'in sonu hazin oldu. Önünde çıkabilse, hızla Hamilton'a yetişip geçme şansını yakalayacaktı. Bottas'tan çok daha fazla hızlıydı ama bu pistin yapısı gereği geçiş yapmak çok ama çok zordu. Bottas 2 pit stop yapacakken, sırf Vettel'in hızını kesip, takım arkadaşı Hamilton'a yaklaşmaması için tek pit stopla yola devam etti. Lastikleri çok aşınsa da görevini başarıyla icra etti. Bu arada 2 pit stop yapan Raikkonen, tek pit stop yapan bu ikiliye yetişti. Yarışın sonlarına doğru Bottas her iki pilot tarafından geçildi. Yarışa 12. sıradan başlayan Daniel Ricciardo'da lastikleri bitmiş olan Bottas'ı geçmeyi başardı.
Bottas, Hamilton'ı 1. yaptı, kendi 5. bitirdi. Oysa 3. bitirme şansı yüksekti, kendini feda etmiş oldu. 2. Vettel, 3. Raikkonen ve 4. de Ricciardo oldu.