Alaattin Yüksel'in 12 oy fark İl Başkanı seçildiği CHP İzmir İl Kongresi'ni değerlendiren Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun, 'Sayın Yüksel'in başarısının ardında sayın Kocaoğlu'nun gözardı edilemeyecek desteği önemli olmakla birlikte, kendisinin kentte kurmuş olduğu ilişkiler, pozitif referansların sandığa yansıması önemli. Seçimi çok az oy farkıyla kazanması ise Kavalar'ın etrafındaki aktörlerin de gücünün azımsanamayacak yansıması olarak okunabilir' dedi.

Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun Alaattin Yüksel'in 12 oy fark İl Başkanı seçildiği CHP İzmir İl Kongresi'ni değerlendirdi. Prof. Dr. Tosun Alaattin Yüksel'in kentin ekonomik-sosyal dinamiklerini daha fazla kapsayıcı bir aktör olduğunu, Nevzat Kavalar'ın ise parti içinde yerelde, tabanda politik uğraşılarıyla CHP'nin politika emekçisi olarak adlandırılabileceğini söyledi.


*Tanju Hocam öncelikle kongre yarışan Alaattin Yüksel ve Nevzat Kavalar CHP'de neyi temsil ediyor? Destek verenleri gruplandırmak gerekirse kimler hangi adaya destek verdi?

Sayın Yüksel ve Kavalar'ın il başkan adayı olarak İzmir'in sosyolojik yapısı içinde temsil ettiği anlam ve her ikisinin ideolojik bagajlarının aynı olmadığı bir gerçek ise de, çok keskin biçimde farklılaşan politik-sosyolojik temsiliyetlerden bahsetmek mümkün değil. Yüksel kentte politikaya yerelden başlayıp, harcadığı emekle süreç içinde CHP'nin ulusal politikasında yöneticilik konumuna yükselmiş bir aktör. Kavalar ise parti içinde yerelde, tabanda politik uğraşılarıyla CHP'nin politika emekçisi olarak adlandırılabilir. Yüksel'in sınıfsal-ekonomik statüsünü, İzmir'de yerleşik farklı ölçeklerdeki burjuvaziyle ilişkisini veri aldığımızda, kentin ekonomik-sosyal dinamiklerini daha fazla kapsayıcı bir aktör olduğu anlaşılıyor. Ayrıca, Yüksel'in politik yaşamındaki serüveni ve iddiaları veri alındığında, karşımızda CHP'yi özgürlükçü sol ideolojik çizgiye taşıma adına mücadele veren bir aktör görüyoruz. Nevzat Kavalar'ın ise Bornova özelinde yürüttüğü yerel politika uğraşısı nedeniyle kendisinin iddiaları, hakkında pek fazla bilgi sahibi olmadığımı belirtmek isterim. İki adayı destekleyen grupların sosyolojik karakterlerine bakıldığında, Yüksel'in daha ziyade İzmir yerel siyasetinde belediyeler ağırlıklı yönetsel yapıların temsilcileri ve bunlarla ilişkileri güçlü olan kesimler, Kavalar'ın destekçilerinin ise birkaç belediye yönetsel yapısı dışında herhangi bir sosyolojik, politik önerme tahayyülü içselleştirmeden ziyade, salt sayın Yüksel ve Kocaoğlu karşıtlığı temelindeki ittifaklara dayandığını gözlemliyoruz. Bu karşıtlık örgüt referansıyla açıklanmaya çalışılsa da, Türkiye'de parti örgütlerinin iç yapılarındaki primordial (ilksel) ağ ve bağları hatırladığımızda, örgütleri "özgür delege iradesi" mitleriyle de fetişleştirmenin çok fazla anlamı yok.

*Alaattin Yüksel'in başarısını nasıl yorumlamak gerekir? 12 oy farkla seçimi ucu ucuna kazanmasının anlamı nedir? Bu durum gelecek ile ilgili bir ipucu veriyor mu?

Sayın Yüksel'in başarısının ardında sayın Kocaoğlu'nun gözardı edilemeyecek desteği önemli olmakla birlikte, kendisinin bu kentte neredeyse çeyrek asırdır kurmuş olduğu ilişkiler, bundan kaynaklanan pozitif referansların sandığa yansıması önemlidir. Seçimi çok az oy farkıyla kazanması Kavalar'ın etrafındaki toplumsal grupların, profesyonel politik aktörlerin de gücünün azımsanamayacak yansıması olarak okunabilir. Sayısal anlamda neredeyse örgütün ortadan ikiye bölünmesi şeklinde açığa çıkan bu durum kanımca geçici olarak iç yapıda bir takım gerilimlere yol açsa da, orta vadede parti örgütü için bir sinerji yaratabilir diye düşünülebilir. Kaybedenler kazanmanın ne kadar yakın olduğunu gördükleri için daha fazla mesai harcayacaklardır diye düşünüyorum. Fakat bu mesai kazanan tarafı yıpratmak için değil de CHP'nin kazanması için kurgulandığı takdirde, bu mesaiden son tahlilde kazanan CHP olabilir.


Kocaoğlu'nun örgütü şekillendirmeye ihtiyacı yok

*Kongre öncesi ve kongrede Aziz Kocaoğlu'nun rolü neydi? Ne yapılmak istendi?

Benim dışarıdan sade bir yurttaş olarak izleyebildiğim kadarıyla, bizzat sayın Kocaoğlu'nun da ifade ettiği şekliyle sürecin son aşamasına kadar müdahil olmadığını gördüğüm seçilmiş bir politik aktördür Kocaoğlu. Doğru olan da budur. Fakat, sürece kimi milletvekillerinin dahil olmasıyla, seçim, adayların taraftarlarınca "toplamı sıfır olan" (kazananın her şeyi kazandığı, kaybedenin her şeyi kaybettiği) bir oyun şeklinde algılanınca, anladığım kadarıyla sayın Kocaoğlu da bu mutlakçı yarışa katılma ihtiyacı duymuştur. Kocaoğlu'nun İzmir CHP'yi kendine göre şekillendirmek istemesi gibi bir durum sözkonusu olamaz. Buna da ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Girdiği yerel seçimlerde iki seçmenden birinin oyunu alan bir siyasi oyun kurucudur Kocaoğlu. Üstelik seçimlerde seçmenlerden almış olduğu oyun, önseçimlerde bir milletvekili aday adayının alabileceği oyun neredeyse 9-10 katı olduğunu da düşündüğümüzde, kendisinin önseçime hiç girmediğine ilişkin ifadelerin reel politik karşılığı olmadığını düşünüyorum. Kocaoğlu'nun yegane amacı anladığım kadarıyla CHP'nin kentte daha başarılı olmasıdır. Yerel parti siyasetine, kırgınlıkların oluşması pahasına istemeden müdahil olmasının ardında bu yatıyor olabilir.


*CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun kongredeki rolü neydi? Amacını gerçekleştirebildi mi?

İzleyebildiğim kadarıyla Kılıçdaroğlu'nun kongrede doğrudan ya da dolaylı bir rolü olmamıştır. Kılıçdaroğlu'nun siyaset tarzı, demokrasi anlayışı partinin yerel örgütlerinin iç işleyişlerine, karar alma süreçlerine müdahale etmeye uygun değil. Ancak bir kriz ortaya çıktığında, dolaylı olarak ve krizi çözeceğine inandığı politik aktörleri devreye sokarak kriz yönetmeye yatkın bir liderdir sayın Kılıçdaroğlu. Amacı CHP'yi İzmir'de en iyi temsil edecek, başarıya taşıyacak bir başkanın seçilmesiydi kanımca. Örgütün özgür iradesinin tecellisi karşısında, ortaya çıkan tabloyu saygıyla karşıladığını düşünüyorum.


Seçmenle organik ilişki kurma konusunda sıkıntı var

*CHP Alaattin Yüksel'in başkanlığında aradığı enerji ve devinimi yakalayabilecek mi? Evet ya da hayırsa neden?

CHP'nin izmir'de mevcut sosyolojik dokusunu genişleterek başarıya ulaşması sayın Yüksel'in politik kimliği, donanımı, niteliklerinin ötesinde politik çabaları gerektiren bir durum. CHP Türkiye genelinde 1 Kasım'da yüzde 25'lere takılıp kalarak yaşadığı politik kilitlenmeyi İzmir kırsalında ya da çevre ilçelerinde yaşamakta. AKP İzmir'de çevreyi muhasara etme, çevreden merkeze doğru büyüme konusunda bir hayli mesafe katetmiş durumda. Sayın Yüksel ve ekibi CHP'nin çevredeki politik kilitlenmesini aşmaya yönelik önlemler aldığı takdirde, aradığı enerji ve devinimi önemli ölçüde yakalayabilir.

*CHP'yi bundan sonra nasıl bir süreç bekliyor? Gelecekte İzmir'deki CHP'nin görünümü nasıl?


CHP yukarıda da ifade ettiğim gibi, Türkiye genelinde yaşadığı yüzde 25'lik politik kilitlenmeyi İzmir'de yaşıyor. Yüzde 45'lik oy gücünü arttırma konusunda sıkıntı mevcut. Özellikle merkezden çevreye doğru gidildikçe seçmenle organik ilişki kurma konusunda sıkıntılarını aşamıyor. Bu noktada hem merkezdeki seçmeni tutacak, hem de çevrede yeni seçmenler kazanmaya odaklı stratejiler üretmesi zorunlu. Bunu başaramadığı takdirde, ilde seçim kaybetmesi kolay olmasa da, büyümesi de zor görünüyor.