Yunan'da güzel şeyler oluyor.
Ağızlarından zehirli neoliberal salyalar akan, global güçteki vahşi kapitalist hayvanlarının dişleri arasında ezilen Yunanistan'da seçimleri "radikal" sol bir ittifak kazandı. Kutlamak ne ki! Gözlerinden öpüyoruz Yunanlı kardeşlerimizi, dileriz 21. Yüzyılda ezilenlerin sırtlarını dayayabilecekleri güçlü bir pratik koyarlar ortaya da tüm ezilenlerin başlarını çevirdikleri güneş olurlar.
Ama!
Burnunun direği sızlıyor insanın. Eski plaktan cızırtılar içinde dinlenen acıklı bir müziğin gözyaşlarımıza refakat etmemesi imkânsız halimize bakınca.
Yunan milletinden bin kat daha fazla ezilen, öldürülen, dövülen, sövülen, SOYULAN Türk milletinde böylesine derin bir umursamazlık nasıl mümkün olur?
Bir ölü bile daha çok ses çıkarır oldu bizim milletten.

*
Son bir haftadır hemen hemen herkesin dilinde Yunanistan'daki seçimlerin Türkiye'yi nasıl etkileyeceğine dair kelimeler dolaşıyor.
Memleketteki pek çok "solcuyus kominyus" pek çok Yunanlıdan daha çok sevindi, "bizde de böyle olacak" diye. Ayakları yere bassa da kafası uzayda olup oksijen alamayan vücutlar...
İki saksı düşünün. Güneşin altında biri; su görmüyor, kuruyor günden güne: ölecek. Diğeri de aynı durumda bile olsa, su almaya başlamış gölgelenmiş... Yaşama şansı var. Saksının biri Yunan biri Türk. Ölen saksı sevinse diğer saksının artık yaşama şansı olacağını anlayacağım. Ben de kurtulacağım diye seviniyor, ne kadar istesem de anlayamıyorum.
Elbette etkileyecek Yunanistan'da yaşananlar diğer toplumları. Ama önce ortak kültürlerde olanları: İtalya'yı, İspanya'yı, Portekiz'i yani Avrupa Birliği'nin üvey çocuklarını.
*
Bekir Coşkun ve Yılmaz Özdil iki yazı kaleme aldı bu hafta içinde, yazılar ders niteliğinde.
Bekir Coşkun şöyle özetledi, bizde seçime girenler: "Peygamber efendimiz, dört halife, evliyalar, melekler, din, iman, kitap, cami, kubbe, minare..."
Yılmaz Özdil "Yassu vre" dedi. Anlattı CHP'nin aynı Çipras gibi nasıl adım adım SOL İKTİDARA yürüdüğünü, uzun uzun yazmayalım...
Bu iki tespiti dikkate almazsan değil yüz, binyüz yıl uğraşsan yine iktidar olamazsın çünkü. Hırsızına "soyuyorsa beni soyuyor" diyerek sahip çıkan milletten başka bir tane daha bulamazsın çünkü.
*
Çipras yeni bir toplum hayal ettiği için başarılı oldu, yeni bir toplumu nasıl organize edeceğini anlattı.
Bizdeki solcuların rüyalarında bile yok yeni toplum düşüncesi.
Bıkkınlık denizinin içinde yüzüyoruz; herkes kilometrelerce ötedeki mum ışığından ısınma hayalleri peşinde.
AKP ise her hafta yeni bir paket açıklıyor, eskiler derler ya "yağmasa da gürlüyor" diye o misal, yapacakları yok. Ama önemli olan bu devirde zaten bu! Gürlemek. Bu hafta konut alımında teşvikler, önceki hafta kreş yardımı, yok şöyle yok böyle... Sanırsın muhalefet, adım adım politikalarla her hafta her gün iktidarı kuşatıyor. O kadar çok politika geliştiriyor, o kadar çok politika geliştiriyor ki çaresiz kalan iktidar sonunda pes edip çekip gidecek...
Seçime 4 ay kaldı, muhalefet denilen grupta milleti heyecanlandıracak bir politika bile yok.
Doğru dürüst anketlere bakınca toplumun sadece %6'sı Kılıçdaroğlu'nu ülke sorunlarını çözebilecek lider olarak görüyor. %2,8'i Bahçeli'yi...

*
Yazık oluyoruz.