AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Zeybekci'nin, Hürriyet Gazetesi'nden Ertuğrul Özkök'e yaptığı açıklamaları okudunuz mu? Özetlersem; İzmir'in zaman kaybettiğini öne sürüyor, İzmirlilerin yaşam kalitesinin düşük olduğunu savunuyor, ilginç bir de vaatte bulunuyor: İzmirli bir AK Parti!

İzmir, insanı içine katar. Buraya başka şehirlerden gelen de çok geçmeden "İzmirliyim" demeye başlar. İzmirlilerin hoşgörüsünün, özgür bakışının, sıcakkanlılığının eseri bu. Nihat Zeybekci'nin de başka bir şehirden gelir gelmez kendini İzmirli hissetmesi normal, buna itirazımız yok. Şaşırtan, Zeybekci'nin İzmirli bir AK Parti oluşturma iddiası... Bu ütopik kavramı gerçekleştirme yolunda kendisine üstün başarılar dilerim. Samimiyetimin göstergesi olarak da, Sayın Zeybekci ve partisi için hazırladığım İzmirli olma rehberini de paylaşmak isterim...

1 - Seviyeli olmak gerek

İzmirli hissedenler güleryüzlüdür, selamlaşmayı, muhabbet etmeyi severler. Acısı olana saygı gösterirler. Meselâ; 301 madencinin hayatını kaybetmesinin üzüntüsüyle kavrulan komşu Soma'da, madenci yakınına protesto ettiği için tekme atılmasını hoş karşılamazlar. Hele bir Başbakan'ın ağzından, cenaze evinde "Ne kaçıyorsun ulan İsrail dölü?" gibi cümleler çıkmasını hiç doğru bulmazlar. Oy tercihlerini değiştirebilirler ama oy verebilecekleri bir partiye "Çöptür, tezektir" gibi hakaretler edilirse savunmaya geçerler. Belki "kanalizasyon hizmetlerini daha iyi alma" arzusuyla yanıp tutuşurlarsa hepsini bir kenara koyabilirler ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman arkadaşları hakkında ileri geri konuşanları hiç affetmezler.

2 - Özgür olmak gerek

İzmirli hissedenler baskıya gelemezler, kendilerine karışılmasını sevmezler, dönüştürülemezler. Fikirleri ve vicdanları hürdür. Meselâ; yanlışını görürlerse Belediye Başkanı'na da karşı çıkarlar, muhalefet liderine de, iktidar partisine de... "Reis ne derse o" gibi laflar edenleri hoş karşılamazlar. Bir kişinin peşine takılıp, o Barzani'yle kucaklaşırsa "Oleeeeey!", sonra dönüp Bahçeli ile sarılırsa "Yaşaaaa!", "Bu fakir bu görevde oldukça papazı vermem" derse "Arkandayııız!", "Verdim gitti" derse "Helâl olsuuuun!" diyenleri garipserler. Belki "caddelere battı çıktı yapılarak trafiğin rahatılmasını" arzularlar ama memleketlerinin iradesini, karşı çıkma kültürü olmayan birine teslim etmezler.

3 - Kolay kandırılmamak gerek

İzmirli hissedenler açıkgözlüdür, gözyaşına hemen inanmazlar, karşısındakinin niyetini sorgularlar. Meselâ; din tüccarı tarikatların sözde liderlerinin elini eteğini öpmüş olanları hoş karşılamazlar. Kendisini uyaran kimseyi takmayıp, din tüccarı alçağı palazlandıranları, sonra da "Alnı secdeye değiyordu, beni kandırdı" diyenleri bir türlü ciddiye alamazlar. Belki "çılgın projelere" yönelik ilgileri vardır ama soytarıların elinde oyuncak olanları baştacı etmezler.

4 - Ayrıştırmamak gerek

İzmirli hissedenler hoşgörülüdür, farklılıklara saygı gösterirler, kendinden olmayana da eşit mesafede dururlar. Meselâ; "Başı açık kadın, perdesiz eve benzer" gibi hadsiz benzetmeler yapanlardan tiksinirler. Birlik ve beraberliğe düşkünlerdir. Belki "Karaburun'da yapılması planlanan teknoloji yatırımları" onları heyecanlandırır ama kendinden olmayandan "Çok afedersiniz Ermeni" diye söz edenleri o koltuğa oturtmazlar.

5 - Dik durmak gerek

İzmirli hissedenler, eğilip bükülmezler. Gururlarının ayaklar altına alınmasına izin vermezler. Meselâ; askerlerinin başına çuval geçirilirse, yetkiyi elinde tutanlardan hareket beklerler, nota vermekten bile ürküp "Müzik notası mı bu?" diye garip sorular soranlara sıcak bakmazlar. Belki "Balçova'dan Çiğli'ye 5 dakikada geçmeyi" önemsiyorlardır ama uyduruk bir terör örgütünden çekinip de ecdadının türbesini diyar diyar gezdirenleri 'şehremini' olarak anmazlar.

6 - Kadını eşit görmek gerek

İzmirli hissedenler, kadınların hayatın her alanında aktif rol almasından huzursuz olmazlar. Meselâ, "Kadın mıdır, kız mıdır bilemem", "Bir kadın olarak sus", "Kadın evde oturmalı, anne olmalı" gibi geri fikirler barındıran sözler duyunca gerilirler. Belki "suyu daha ucuza" içme arzusu bir durup düşündürebilir ama çağ dışı düşüncelere sahip olanlara kolay kolay yetki vermezler.

7 - Çocukları korumak gerek

İzmirli hissedenler, çocuklara gülümserler, onları sever, korur, iyi insanlar olarak yetişmeleri için çaba gösterirler. Meselâ, "Çocuk Belediyesi" kurarlar, çocukların daha ilköğretim çağındayken sorumluluk almasını sağlarlar. Üniversite okumak için şehre gelenlere "Öğrenciye ev yok" demezler, yardımcı olurlar. Belki "İzmir, Milano ya da Barcelona'dan daha parıltılı" olsun isterler ama yandaş derneğin yurdunda onlarca çocuğa sistematik olarak tecavüz edilmesinin nedenlerini ortadan kaldırmayanlara güvenemezler. Hele bir Bakan'ın "Bir kereden bir şey olmaz" gibi ahlâksızca lâflar etmesini asla içlerine sindiremezler.

8 - Torpilden uzak durmak gerek

İzmirli hissedenler, işin ehline verilmesini savunurlar. Meselâ; başkaları yıllarca beklerken Danıştay Başkanı'nın kızının 1 günde terfi etmesine şahit olmak istemezler. Tek marifeti "ülkeyi yöneten kişiye 'baba' demek" olan birinin bir anda zenginleşmesinden haz almazlar. Belki "İzmir'e daha çok turist gelme olasılığı" "Acaba?" dedirtir ama sınav sorularını çalanlar hakkında göz göre göre hiçbir işlem yapmayanların yaşadıkları yeri dizayn etmesine müsaade etmezler.

9 - İsraf etmemek gerek

İzmirli hissedenler, paylaşmayı severler, "Ben malı götüreyim de, gerisi sefil olsun" düşüncesini akıllarına getirmezler. Meselâ; kooperatif kurup çiftçiyi destekleyen Büyükşehir Belediyesi'ni takdir ederler. Ancak çiftçiyi aç bırakıp karneyle meyve sebze dağıtanlara madalya takmazlar. Belki "otoparkların ilk 15 dakikasını ücretsiz kullanmak" isterler ama bin odalı sarayda yaşayıp halkçılık taslayanlara saygı duymazlar.

10 - Korkmamak gerek

İzmirli hissedenler, şehirlerinde rahattır. Meselâ; burada belediye başkanları çarşıda, pazarda rahatça gezerler, peşlerine 50 tane koruma, 100 tane otomobil takmazlar. İzmirliler, belki "şehirdeki 4 ve 5 yıldızlı otel sayısının artmasını" önemseyebilirler ama yanlarına korumasız gelmekten korkanları bir yere getirmezler.

Sayın Zeybekci, partisinin yukarıdaki '10 numara' rehbere uyduğunu düşünüyorsa işi kolay. Başarılar...