Seksen bilir, ...    ...   ...   istersen YÜZONSEKİZSEKSEN. Boşluk alanları istediğiniz gibi doldurabilirsiniz. Epey zamandır  11880'in yaşamımızda nasıl da yer ettiğini göz önüne getiriniz. Eskilerde; o canım PTT'mizin Telefon Diliminde Bilinmeyen Numaralar hizmeti vardı. Ülkemizin neresinde olursa olsun herhangi bir telefon numarasını öğrenmek amacıyla ararsanız 118 servisi isteğinizi ücretsiz karşılardı. Şimdi öyle değil, hele bir arayın da görün. Meğer bizler geçmişte bedava yaşıyormuşuz. 

***

Cumhuriyetin kuruluş aşamasında ülkenin çok ciddi ekonomik sorunlarının varlığı her kesim tarafından bilinmektedir.
O günlerde kurucular  ve devleti yönetenler bir taraftan Lozan Barışı ile yükümlendikleri bazı ekonomik yaptırımları gerçekleştirmek için uzun uğraşlar vermekteydiler. Üstelik Lozan Barış anlaşmasında gümrükler konusunda ciddi bir takım sıkıntıların varlığı cumhuriyetin ekonomik tarihinde her zaman incele gelmiştir. İngiltere'nin liberal ekonomi uygulamalardaki  ısrarı genç cumhuriyeti her zaman rahatsız ve meşgul etmiştir. Üstelik genç cumhuriyet Osmanlı'nın borçlarını da ödemekteydi.

Ardından gelen 1929 yılı dünya ekonomik krizi tüm ülkelerde olduğu gibi cumhuriyet hükümetlerini ve vatandaşlarımızı da birebir etkilemiştir. Öylesine ki geleneksel ihraç ürünlerimiz olan üzüm, incir, pamuk ve tütünün fiyatları üçte bir seviyesine kadar düşmüştür. Devletin bu alanda sübvansiyon yapabilme gücünün olmadığını söylemek bir anlamda gereksizdir. Neden mi gereksizdir? O günlerde devlet; zaten savaşın getirdiği yaraları sarmakta bile çok ciddi güçlükler içindedir.

Dolayısıyla 1923-1933 yılları arasında akıp giden on yılın son derece zorluklar içinde geçtiğini söyleyebiliriz. Eklemek gerekir ki bu zaman diliminde devlet sıkı para politikası uygulayarak hem Türk Lirası'nın değerini korumuş hem de dışa karşı devlet itibarını sarsmaksızın kendi kabuğuyla kavrulabilmeyi başarmıştır. Ülke vatandaşları sıkıntı çekmemiş midir? Çekmez olurlar mı hem de fazlasıyla çekmişlerdir. Yakın zamanda Sn. Cumhurbaşkanımız da söylemedi mi? Yurttaşlarımız sıkıntılara katlanabilme konusunda beceriklidirler.
1933 yılında yarı sosyalizm diyebileceğimiz planlı ekonomiye geçişle birlikte birinci Beş Yıllık Planın yürürlüğe girmesi ülkeye bambaşka bir heyecan getirmiş özellikle sanayi ve ulaşım alanında ciddi bir kalkınma hamlesi gerçekleştirilmiştir. Evet kaynaklar kıttır ama, ciddi bir planlama ve heyecanla bazı olumlu sonuçlar elde edilebilecektir. Nitekim bu sonuçlar elde edilmiştir de.
Şimdi şu kısacık yazımızda ülkemizin o günlerdeki  kalkınma hikayesini anlatmamıza elbette olanak yoktur. O halde; kısaca sıralayalım, neler mi yapılmıştır? Bir kere; o güne kadarki demiryolları yabancılardan satın alınıp millileştirilmiştir. Ardından; Ankara-Zonguldak, Ankara-Samsun, Ankara-Erzurum, Ankara-Elazığ, Ankara-Diyarbakır, Adana-Sivas demiryolları hizmete açılmışlardır. İzmit Kağıt Sanayi, Bursa Merinos Kumaş Sanayi, Şeker Fabrikaları, Çimento Fabrikaları, değişik illerdeki basma fabrikaları ve ayrıntılarını vermeye satırların yetmeyeceği  maden sanayi alanlarındaki yatırımlar hep o dönemin eserleridir. Etibank'lar, Sümerbank'lar boşa kurulmamıştır. Bitecek gibi değil; örneğin Karabük Demir-Çelik Fabrikaları o günlerdeki en önemli sanayi yatırımlarından biri olarak kalkınma hamlemizin eserleri  arasında sayılabilir.

***

Geldik şimdi globalleşme dönemine. O dönem ne zaman başladı? Rahmetli Turgut Özal, 'Devletçilik olmaz' dedi. Deyiş, o deyiş bir kere, hiç durulur mu? Mirasyedi misali; ne varsa sat. Sat da sat. Önce Tekel ile başladı. Arsalarının yarı fiyatına koca Tekel'in tüm kurumları sigara ve alkol ayrımı yapılarak yabancılara satılıverdi.
Ardından geçmişinden örneklenerek ve o günlerden kalan hızla AKP yönetimi; devlete ait ne varsa sattı. Enerji, iletişim, bankacılık, liman işletmeleri, sanayi kurumları, PTT (11880'i unutmayın), sosyal güvenlik kurumlarına ait işletme ve taşınmazlar hiçbir ayırım yapılmaksızın yani yerli ve yabancılar diyerek seçilmeksizin satıldılar da satıldılar. Elde kalan birkaç tanesi de müşteri bekliyorlar. Artık ilgililere satış komisyonları mı yeterli gelmedi bilinmez Milli Piyango gibileri önce satıldı sonra satışlar iptal edildi. Şimdi beklemedeler(!)
Vallahi de ve de Billahi de ben bu işin içinden çıkamıyorum. Neler neler oldu? Ne dersiniz, yoksa yanıt için 11880'e mi telefon etsem?
Esenlikle kalınız...

EK:
Bir çok işyerinin tanıtımında BUJİTERİ  kelimesini görüyorum. Buraları BUJİ satış noktası değil ki; sonuçta süs ve kuyum eşyalarının satış noktası. Dolayısıyla BİJUTERİ (Fransızca Bijouterie) kelimesinin kullanılması gerekir.

EK'e EK: Geçen haftaki yazımda Alüminyum kelimesindeki yanlış yazılımdan bahsetmiştim. Düzeltilmiş olduğunu gördüm. İZDENİZ Yönetimine ilgileri ve duyarlılıkları için teşekkür ediyorum.