Sevgili okuyucularım, herhalde 23 Nisan kutlamalarında geçmişte, umarım gelecekte yaşamayacağımız sıra dışı bir gün geçirdik. Tüm dünya ve Türkiye’nin bilinmeyen bir afetin pençelerinde üzücü, zorlu günler yaşarken bir günlüğüne sadece sevinçlerin ve kutlamaların yer aldığı bir gün oldu 23 Nisan 2020. Yeni yıla girdiğimizden bu yana geçirdiğimiz en mutlu gün. Hepimizin dediği gibi “her şerde, bir hayır vardır” Covid-19’un hayrı olmazsa olmazı izolasyon bizim ilk milli ve büyük bayramımız “Milli egemenlik ve çocuk bayramımızı” evlerde yumak olup teknolojinin de  yardımıyla birbirimizle ağlar kurup el ele, kalp kalbe, göz göze coşkuyla paylaştığımız bir gün oldu.

***

Yazımın devamını 23 Nisanda okuduğum İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın satırlarına bırakıyorum. Türkiyede ilan edilen ilk milli bayram olmasının yanı sıra, alt başlıklarda yazacağım pek çok ilk… Atatürk’ün 23 Nisan çocuk bayramında söylediği “Benim çocuk haftası ilan etmem, milletimin geleceğine bir saygı olarak görülmelidir” yani çocuk olduğu için sevgi, yarının büyüğü olacağı için saygı, inanç ve en önemlisi güven… İşte bu sözü 23 Nisanı çocuklara armağan etmesinin temelindeki çağdaş içeriği ne güzel ifade etmekte. Tarih bir ilerlemedir ve ilerlemenin dinamiği geleceğe yönelik olacaktır. Geleceği kuracak olanlar da bu günün çocuklarıdır. Zira O’na göre bir milletin çocuklarının bu günkü durumlarıyla taşıdıkları şifreler bir ülkenin geleceğini belirleyen en etkili ve en değerli unsurlar… İşte bu açıdan Atatürk’ün en önem verdiği, ilk olarak ele aldığı ve en çok uğraş verdiği alan “çocuk kavramı” olmuştur. Ayrıca çocukları sözleriyle olduğu kadar davranışlarıyla da önemseyerek sergilere götüren, yemek masasında ağırlayan, okul müsamerelerine katılan, yabancı misafirleriyle tanıştırarak onlarla sohbet etmelerini sağlayarak geleceğe hazırlayan bir lider.  Asıl altı çizilmesi gereken  nokta “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve milletin başında hiçbir kuvvet  ve hiçbir makam yoktur. Yalnız bir makam vardır, o da milletin vicdanı ve mevcudiyetidir” sözleriyle ifade ettiği, hürriyetin, eşitiğin ve adaletin ana dayanak noktaları olarak belirlediği “egemenlik” kavramıyla birleştirmesi. Bunun nedeni o kadar ince ayrıntılarla doludur ki.

***

23 Nisanlar Atatürk’ün çocuklara “Beni ne zaman görmek isterseniz, gidip aynaya bakın ben orada olacağım, çünkü ben sizin bir parçanızım, siz de benim” deyişi anlamlıdır. Ayrıca 23 Nisanı çocuklara armağan etmesi kurtuluş mücadelesinde boyları ve yaşlarından büyük kahramanlıklar göstermiş, büyümeden büyülemiş, hayat bilgisinden hiç sınıfta kalmamış ve hayatı mazeret raporu ile geçmemiş 12 yaşındaki Feridun’a, 9 yaşındaki Kamil’e, 10 yaşındaki İsmail’e, 14 yaşındaki Boran’a, 8 yaşında büyük kahramanlıklar gösterdiği için kendisine tuğgeneral rütbesi ve istiklal madalyası verilmesi öngörülen Nezahat kızımıza ve nice isimli, isimsiz çocuk kahramanlara bir vefa borcunun göstergesidir.

***

İlknur Güntürkün Kalıpçı araştırmacı yazar, kitapları ile bizleri aydınlatan muhteşem bir cumhuriyet kadını. Değerli kitapları ve konferansları ile biz İzmirli kadınların çok yakından tanıdığı, bu kutlu gün çin yazdıklarından köşemin alabildiği kadarını paylaştım. Diliyorum ki 100. Yılını idrak ettiğimiz “Egemenliğimiz” nice yüzyıllar yaşayacak, Atamızın emaneti, inançla nesillerden nesillere taşınacak.