Yok yok; "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" için bir şey yazmayacağım. O eskidendi, 23 Nisan eskiden bayramdı. Yüce Atatürk'ün bize armağan ettiği bu anlamlı bayram şöyle böyle on-on beş yıldır doğru dürüst kutlanmıyor bile. Çocukluğumuzun o unutulmaz heyecanları bana kalırsa çok çok gerilerde kalmış olmalı.
Tarihe dikkatinizi çekerim; ne yazmıştım? Şöyle böyle bu bayram on-on beş yıldır kutlanmıyor diye yazmışım. O halde dikkatinizi çekerim, bu tarih bize başka hangi değişimi hatırlatıyor? Benim özenli okurlarım için bu tarih eşliğini bilmek pek de zor olmasa gerek.

Bunlar nereden mi aklıma geldi derseniz onu da açıklayayım. Geçen haftanın belki de tamamında İzmir'imizin Konak Meydanı ciddi çalışma ortamına şahit oldu. Vilayet binamızın tam önünde bir platform oluşturuluyordu, belirli zamanlarda ses denemeleri yapıldı. Meydan, belki zaman zaman bu tür etkinliklere sahiplik yapmaktaydı. Hatırlayınız; özellikle 15 Temmuz kalkışmasını izleyen günlerde bizim bu Konak Meydanımız; bir ayı aşkın süreyle halkımızın içindekilerini dışa vurabilmeleri için yaratılan ortamın fırsat yatağı olmuştu. Hey gidi günler hey (!)

Öğrendim ki; benim izlediğim bu hazırlıklar 1989 yılından beri İslam cephesinde icat edilmiş bulunan "Kutlu Doğum Haftası" etkinliklerinin hazırlıklarıymış meğer. Ne kadar da çabuk unutmuşuz, oysa; benzer hazırlıklar geçen yıl da yapılmıştı. Üstelik yalnız geçen yıl değil epey zamandır Konak Meydanı bu etkinliklere mekan olmaktaydı.
Peki neydi bu "Kutlu Doğum Haftası"? Kutlu Doğum Haftası; İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in (S.S.) doğum tarihini anmak amacına yönelik olarak Fetullah Gülen yandaşlarının ve Türk Diyanet Vakfı'nın özel çabalarıyla ilk kez 1989 yılı Eylül ayında kutlanılmaya başlanmıştır.
Bu konuda çaba gösterenlere sormak gerekir. Bilindiği üzere Hz. Muhammed'in (S.S.) doğumunu kutlamayı amaçlayan Mevlid Kandili bulunmaktadır. Üstelik Mevlid Kandili tüm İslam'da olmasa bile Osmanlı ve Türk aleminde yıllardır kutlana gelmektedir. Dikkatinizi çekerim söz konusu kandilin tarihi hicri takvime göre hesaplanmakta, dolayısıyla miladi takvime göre her yıl on gün önceye çekilmektedir.

Oysa aynı amaca yönelik "Kutlu Doğum Haftası" hem hafta olarak kutlanılmakta hem de miladi takvimde yer bulunmaya çalışılmaktadır. Bakınız; bu haftanın tarihleme çalışmalarından biraz olsun bahsedelim. 1989 yılında başlayan kutlama çalışmaları 1993 yılına kadar bazen Ekim ayına kaydırılmış, değiştirilmiş bazen kendine Ağustos ayında yer bulmuş giderek önce 20-26 Nisan kutlanılmaya başlanmışken 2008 yılından bu yana 14-20 Nisan aralığı kutlamaların yeni tarihi olmuştur. Ancak benim izleyip ve gördüğüm kadarıyla kutlamaların sonu özellikle Cuma gününe rastlatılmaktadır.

O günlerde neler mi yapılmaktadır? Bir kere mübarek Cuma günü olması nedeniyle Cuma salaları, Cuma ezanları ayrı bir heyecanla okunmakta ve Cuma namazlarında camilerden neredeyse canlı yayın yapılmaktadır. Ardından cami avlularında ve cami önlerinde kurulan ikram çadırlarında artık Allah ne verdiyse bereketi artsın nohutlu, tavuklu pilavlardan, helvalara, lokmalara kadar ikram faslı gelmektedir.

Olacaktır elbet, inananların inançlarını süslemek ve pekiştirmek için girişimlerde bulunmalarından daha doğal ne olabilir ki? Ancak; benim bildiğim kadarıyla kutlamaların kesinleşen son tarih aralığı 14-20 Nisan zaman dilimi; Musevi'lerin PESAH ve Hıristiyanların PASKALYA bayramlarıyla çakışmaktadır. Üstelik gerek Pesah gerekse Paskalya bir hafta sürelidir. Bizim ki de bir haftaya çıkarılmıştır. Oysa İslam'da kutlamalar, Kandil tanımıyla tek geceliktir. Öyle değil midir? Sıralayalım o halde: Kadir Gecesi, Miraç Kandili, Mevlid Kandili, Regaip Kandili ve Berat Kandili. Her bir ayrı hikmetle doludur.
Bakınız başka bir noktaya daha değinmek istiyorum. Bir kere üst bölümde saydığım kandil günleri bildiğim kadarıyla yalnızca Osmanlı İmparatorluğu'nda  belirli bir zamandan sonra ve ülkemizde kutlanıla gelmektedir. Öyle, Suudi Arabistan'da ve benzerlerinde boş yere kandil aramayınız. Şimdi; günümüzde  bize Mevlid Kandili yetmedi bir de "Kutlu Doğum Haftası" artık bilemem bizimki ne denli doğrudur? Özellikle bu "Kutlu Doğum Haftası" için ülkemizin islami kesimlerinde de ciddi bir takım tepkiler gösterildiğini izlemekteyim. O halde izleyip görelim, başka ne diyebiliriz ki?
Esenlikle kalınız...
TÜRKÇE İÇİN NOT
Mütayit değil MÜTEAHHİT. Bana kalırsa YÜKLENİCİ (Elbette, isterseniz)
Tekrar özür diliyorum; "Ne Değişti"? yazı dizimizi gelecek hafta sürdüreceğim.