Bayram öncesi yazdım.

'Çin'in Şincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Müslüman Uygurlar'a yönelik baskıcı politikaları, ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'nda tartışıldı.' diye...

Oturumda Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerin duruşları da gündeme geldi.

Neden Arap ülkeleri 'Müslüman Türk Uygurların haklarına sahip çıkmıyorlar' tartışmanın ana konusuydu...

Dikkatimi çeken, okuyucularımla paylaştığım nokta şuydu:

'Şincan'daki kamplardan kurtulmayı başaranlardan bazılarının daha önce bu kamplarda kadınların zorla kısırlaştırıldıklarını iddia etmesiydi.'

Çin ise Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nde soykırım iddialarını reddediyor, bu bölgede yoksulluğun ortadan kaldırıldığını ve atılan bazı adımların terörle mücadele amacı taşıdığını iddia ediyor.

Hatta bazı Türk gazetecileri de, (İzmir dahil) davet ederek götürdüler, gezdirdiler, hediyelerini verdiler ve ağızlarından beyanatlar da aldılar.

Nedense bunu bizimkiler gizledi...

Çin'in atağı hemen geldi.

Nasıl mı?

POLİTİKA BÖYLE OLUR

13 Mayıs 2021 Perşembe günü Çin'den gelen ilk haber ve açıklama şöyle idi:

'Çin, Filistin'e omuz verdi: Destekliyoruz!..'

Ne alaka değil mi?

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chungying, yaptığı açıklamada başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletlinin kurulmasını desteklerken, ülkenin BM Daimi Temsilcisi Zhang Hun ise İsrail'in bir an önce zorla tahliye ve yıkımları durdurması gerektiğinin altını çizdi.

İsrail'in Kudüs'te yer alan Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki Filistinlileri zorla tahliye etme girişimleri ve Mescid-i Aksa'ya dönük provokasyonları çatışmaları beraberinde getirdi.

Filistin'den ateşlenen füzeleri İsrail'in saldırı izlerken, her iki tarafın kayıpları artmaya devam ediyor.

Süreci endişeyle izlemekle yetinmeyerek açıklama yapan ülkelerin başında ise Çin Halk Cumhuriyeti geliyor.

Çin'in hesabı belli...

Birleşmiş Milletlerde Arap ve 3. Dünya ülkelerinin desteğini sağlamak Amerika'ya karşı...

Bu ülkelerle ticaretini arttırmak...

Çünkü bu arada bir başka açıklama yaptılar:

'Biz Amerika'yı geçmek niyetinde değiliz. Ama ticarette en büyük rakibiyiz' diye...

İşte fırsatçı atılımlardan biri...

Bir yandan da Türkiye'ye 'senin gibi düşünüyoruz!' mesajını verdiler...

Aşılar da geldi...

Bir noktada bizim de sözcümüz gibi konuştular:

Çinli diplomat İsrail'in atması gereken adımları şu şekilde sıraladı:

'İsrailli yetkililer, Müslümanlara dönük şiddet, tehdit ve provokasyonları önlemek için gerekli tedbirleri almalıdır.

Kudüs'ün Eski Şehir bölümündeki kutsal yerlerin tarihi statükosu her zaman korunmalı ve ona saygı gösterilmelidir.

Çin, Doğu Kudüs'teki Şeyh Cerrah ve Silwan Mahalleleri'ndeki Filistinli ailelerin gittikçe artan bir şekilde tahliye edilmesinden derin endişe duyuyor.

Çin, İsrail'i yıkımları, tahliyeleri ve tüm yerleşim faaliyetlerini durdurmaya çağırıyor. Durumun değişkenliği ve tırmanma potansiyeli dikkate alındığında, Güvenlik Konseyi'nin iki devletli çözüme bağlılığını yinelemesi gerekiyor.'

BAK SEN ŞU ÇİNLİLERE

Amerikalılar ve Uygurlular üç gün önce ne demişlerdi?

'Uygurlu kadınlar kısırlaştırılıyor!'

Bu kez Çinliler değişik bir taktik denediler...

'Bağırıp çağırıp yok böyle bir şey!' demediler.

Nasıl hareket ettiler...

Bayram günü öğleden sonra şu açıklamayı gönderdiler:

'Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin nüfusu 4 kat arttı!'

 Gönderiyi birlikte okuyalım:

Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde nüfusun 68 yıl boyunca dört kattan fazla arttığı bildirildi.

Çin Ulusal İstatistik Bürosu tarafından yayımlanan 7. Ulusal Nüfus Sayımı Raporu'nda,  1953-2020 yıllarını kapsayan 68 yıl boyunca, Xinjiang'da nüfusun dört kattan fazla artarak, 25 milyon 850 bini aştığı kaydedildi.

Xinjiang'da yıllara göre nüfus artışı ise şu şekilde:

-1953'te 4 milyon 873 bin 608

-1964'te 7 milyon 270 bin 67

-1982'de 13 milyon 81 bin 681

-1990'da 15 milyon 155 bin 778

-2000'de 19 milyon 250 bin

-2010'da 21 milyon 813 bin 334

-2020'de 25 milyon 852 bin 345

Xinjiang'da yıllara göre nüfus artışı (milyon kişi)...

Aynen 'siyasi' ya da 'ülkeler arası satranç' gibi değil mi?

Herhalde hiç biri sonunda 'şah' ya da 'mat' diyemeyecek...

Bekleyip göreceğiz...